Bölüm 10: Farklı Yaşamlar

1.3K 42 2
                                    

2.340 okunma, 100 vote ve 24 yorum, hepinizi çok seviyorum!

Multimedya: Kayra :)

"Günaydın"la gelen tarçın kokusu daha bilincim açılmadan güvende hissetmemi sağlamıştı. 

"Günaydın" dedim gülümseyerek. Gözlerimi açtığımda çoktan uyandığını anladığım Kayra oturduğumuz yerde şeklini hiç bozmamış şekilde duruyordu. Uyandığı halde ben rahatsız olmayayım diye kalkmamış mıydı yani? 

Gülümsedim. "Üzgünüm, boyle uyumaya alışmışım, elimde değil" omuz silktim. "Belki inanmayacaksın ama uyuduğum en huzurlu uykuydu. Biriyle uyumak insanı rahatlatıyormuş" dedi. 

"Daha önce birisiyle uyumadın mı hiç?" 

"Hiç uyumadım. Sevgilim de olmadı hiç" yalan söylüyordu. Boyle birinin yerine atlayacak milyonlarca kız tanıyordum. 

"Biliyor musun Kayra, en sevmediğim şey bana yalan söylenmesidir" dedim omuzundan kafamı kaldırıp oturur pozisyona geçerken. 

"Yalan söylemeyi sevmem" dedi. Garanti vermek ister gibi gözlerini gözlerime dikti. Bal rengi gözleri ona inanmamamı zorlaştırıyordu. 

"Neden peki?" dedim yüzüne baktığımda. 

"Kadınlar hep bir şeyler bekliyorlar. Beni tanıdıklarında ya kaçıyorlar, ya da farklı beklentilere bürünüyorlar. Annem bile beni sadece ben olduğum için sevmedi ki" kafasını masumca yana eğdi "Başkası neden sevsin?" 

"Gozlerin gayet sevilmeye layık" dedim ama hemen konuyu değiştirdim "Bak ayaklarımı oynatabiliyorum" ayaklarımı aşağı yukarı salladım ve gülümsedim. 

"Desene gitme vaktim geldi" nedenini bilmiyorum ama gitmesini istemiyordum. Bana iyi gelmişti. Yanında iyi hissediyordum. Güvendeydim. Dizi yaralandığı için ağlayan bir çocuğa sarılır gibi sarıldım. "Sen harika bir adamsın. Bir gün bile olsa beni tüm sorunlarımdan arındırdın. Teşekkür ederim" ilk başta şaşkınlıktan kıpırdamayan kolları yavaşça ve temkinli bir şekilde belimi sardı. "Tüm iş telaşından arındırıp samimi kadınların varlığına tekrar inanmamı sağladığın için, asıl ben teşekkür ederim"

- Melisa Akal -

Gözümü aniden açtım. Kırmızı, siyah ve beyazın her tonunu barındıran yatak odasını şaşkınlıkla süzdüm. Kafamı sağ tarafa çevirdiğimde yüz üstü uyuyan adamı gördüm. Adı neydi? Faruk. Belki de Furkan. Ne önemi vardı ki? Onunla işim çoktan bitmişti. Ben böyleydim işte. Zavallının tekiydim. 3 yıllık nişanlısından ayrıldıktan sonra aldığı her nefesi her gun başka bir adamla paylaşan, yine de eski hayatı peşini bırakmayan bir zavallı. Parmak ucunda yürüyerek tüm kıyafetlerimi topladım, giyindim ve kendimi dışarıya attım. Hangi semtte olduğumu anlamak için etrafa gözümü kısarak dikkatlice baktım ama bir ipucu bulamadım. Şimdi ne yapacağım diye düşünürken telefonumun titrediğini fark ettim. Arayan Umay'dı. Dünden beri telefonlarıma cevap vermemişti ve onun için endişelenmeme sebep olmuştu. Umarım iyi bir haberdir diyerek telefonu açtım, "Nerdesin sen lanet olası?" dedim bir nefeste. 

"Melisa'ydı değil mi?" dedi daha önce hiç duymadığım erkeksi bir ses. 

"Evet ama sen kimsin ve Umay nerde?" bu işte bir terslik vardı. 

"Ben Umay'ın arkadaşıyım, dün tanıştık. Bir terslik oldu ve yanında kalmam gerekti. Ama şimdi gitmem gerekiyor. Seni aramamı istedi. Gelebilir misin?" Tahminim şu yöndeydi; Deniz ve Umay görüşmekten vazgeçmişti. Umay da benim düştüğüm hataya düşüp, başkasıyla olmuştu. Ama Umay boyle bir hataya düşmezdi. O hep planlıydı, oyle değil mi? Bir cadde tabelası gördüm koşar adımlarla ona yaklaşırken "Yarım saate kadar ordayım" dedim. 

Ana yola çıktığımda bir taksi çevirdim ve Umay'a doğru yol almaya başladım.

- Umay Usman -

"Teşekkür ederim tekrar" dedim mısır gevreğinden bir kaşık daha alırken. 

"Çok şaşırdı tanımadığı birinin sesini duyunca" dedi ve kocaman güldü. 

"Ahh, kim bilir görünce neler diyecek" dedim ona eşlik ederken. Aynı anda kapı çaldı ve 'eyvah yandık' bakışı attım ona. Kahkaha atarak kapıyı açtı. Aynı anda koşarak içeriye Melisa'nın girmesi bir oldu. "Neler dönüyor burda?" 

"Anlatayım" dedim derin bir nefes aldım ve olayları baştan sona tüm 'çıplaklığıyla' ona anlattım. "Ne onunla yattınız mı?" diye gürledi bir anda. Sonra elini ağızına bastırıp fısıldayarak tekrarladı "Seviştiniz mi?" kafamı yere eğdim. "Şu içerdeki afette seni kurtaran Zeus oluyor" dedi konuyu değiştirmek adına, televizyona bakan Kayra'yı süzerken. "İyi parça" 

Gülümseyerek koluna vurdum. "Her son bir başlangıçtır" 

"Peki Deniz'e haber verdin mi?" dedi ciddiye binerek. 

"Mesaj attım iyi olduğumu söyledim. Tekrar dönmedi" umursamıyormuş gibi elimi salladım. "Sabah yalnız uyandığımda kafamda bitti bu benim için" 

"Tam anlamıyla bittiğine emin misin?" dedi gözlerini gözlerime dikti, içimi görmeye çalışıyor gibiydi. Kahvemden düşünceli bir yudum aldım. Cevap vermeyeceğimi sanıp kafasını eğdiğinde cevap verdim "Bu benim hassas noktam Mel, sen de iyi biliyorsun. Ben sabah onu nasıl uyandıracağımı düşünürken o benden erken davranıp çıkıp gitmiş." 

"Belki de yalan söylemiyordur. Sen yakın arkadaşını kaybettiysen o da kaybetti canım" diye elimi okşadı. 

"Şu adamı görüyor musun?" dedim çenemle Kayra'yı işaret ederek, "Sabah uyandığımda çoktan uyanmış olmasına rağmen ben rahatsız olmayım diye kalkmamış bile" gözlerimi yere diktim. "Bana değerli hissettirdi" 

Melisa gülümsedi ve elimi avcuna aldı "Seni seviyorum ve seçimin ne olursa olsun yanındayım"

- Su Demirel -

"Ne bokun varsa ye Tolga" diye haykırdım kapıdan çıktığında. Bir insan evlendiğinde ancak bu kadar değişebilirdi. Telefonun çalışıyla kendime geldim. Telefonu aldım. Arayan Melisa'ydı. 

"Su hemen Umay'a gelmelisin. Hem iyi hem kötü şeyler olmuş. Yine haklı çıktığın için ikimiz de sana lanet ediyoruz. Öptüm hadi" 

Hiçbir şey söylememe gerek kalmadan kapatmaları işime gelmişti. Sinirli sesimi duyduklarında hemen endişeleniyorlardı. Bu hoşuma gitmiyordu. Kızlar zaten kendi dertleriyle uğraşıyorlardı, kendi entrikalı evlilik hayatımla onları iyice sıkmak istememiştim. Şimdiyse anlatamayacak kadar içime kapanmıştım. Üzerime rahat bir şeyler geçirdim ve arabama atlayıp Umay'ın evine doğru yola çıktım.

- Umay Usman -

"Hoş geldin" dedim kapıyı açtığımda. 

"Neler oluyor kızlar?" diyerek içeri girdi, kaşları çatıktı ve neler olacağını tahmin bile edemediği apaçıktı. 

Bana laf kalmadan tüm olayı Melisa tüm açıklığıyla anlattı. 

"Aynı zamanda giderken ona numarasını bıraktı ve görüşüp görüşmeyeceklerini sordu" diye tamamladı sözlerini gülümseyerek 

Su onun aksine çok ciddi yüzümü süzüyordu. Bu kadar iyi olmam onu endişelendirmiş gibiydi. 

"İyiyim ben" dedim teskin eder bir tonla. "Tam anlamıyla olmasam bile iyiyim" 

"Üzgünüm ama bu olay beni mutlu etti." dedi üzgün bir şekilde omuz silkerek. "Her gün öleceğine bir süre öl, sonra hazır olduğunu hissettiğinde karşılaştığın mucizeyle kendine yeni bir yol çiz. Mutluluğu artık hak ediyorsun" 

Gülümsemekle yetindim. "Keşke en başta seni dinleseydim" dedim dolu gözlerimin altından.

Keşke onu hiç öpmeseydim.

"Keşke o gün serginin organizatörlüğünü almasaydın" diye devam etti Mel.

"Keşke hiç haklı olmasaydım" diye ekledi Su.

Ardından sıkıca birbirimize sarıldık ve varlıklarımızda huzur bulduk. Tam olduğumuz anladık, hissettik, kabullendik.

Tek Kaçacak YerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin