07

20 3 0
                                    


~

~Damien Night  

"Geleneklerimizden bir parçası olan 'Yaz'ı Karşılama ve Kamp'ın Açılış'ını Kutlama Parti'sine hoşgeldiniz. Siz, bizim değerli melezlerimiz kış boyunca geçirdiğiniz stresi ve yorgunluğu bir bakıma atmak için ve kampımızın resmi olarak yaz melezlerine açıldığını anlamak için bu partiyi hak ettiniz. Umarım bu geceki partiden ve yeniliklerden hoşnut kalırsınız. Iyi eğlenceler ve unutmayın bu gece uyuma saati kısıtlaması yoktur, partiye katılım olduğu sürece." Khiron resmi bir şekilde partiyi açtığında bir alkış tufanı koptu, ne yapacağımı bilemediğimden uyum sağlayıp bende alkışladım. Şimdi konuşma sırası Bay.D deydi.

"Eeh onun dediklerinden. Eğlenin falan filan." Diye baştan savma bir konuşma yaptı Bay.D, tabi buna konuşma denilirse.

Konuşmalar bittiğinde kurulan sahnenin yanındaki hoparlörlerden Arctic Monkeys'in 'R U Mine' parçası çalmaya başladı. Dürüst olmak gerekirse, böyle bir şarkı beklemiyordum. Etrafıma bakındığımda herkesin birileriyle konuşup gülüştüğünü, müziğin ritmine göre hareket ettiğini gördüm. Ortada heykel gibi dikilen tek bendim, malum kampa geldiğim ikinci günümdü ve neredeyse kimseyi tanımıyordum; hoş iki günde yeterince şey yaşamıştım.

Önce annem beni burada terk etmişti, esmer bir kız beni yarı at bir adam ile tanıştırmış ve sarışın bir çocuk bana yaz kampı görünümlü ama gençlerin ölmemek için eğitildiği alanı gezdirmişti. Bir çocuğu uğraşsız şekilde benzetmiş güzel ama vahşi bir kız beni cephaneliğe götürmüştü. Inanın bana, o kızın erkek arkadaşına acıyorum tabi erkek arkadaşı da öyleyse, yakınından geçmek bile istemiyordum. Ama cephanelikte yaşanan bunlardan ibaret değildi, kafamda tuhaf bir işaret belirmiş ve Hekate'nin beni sahiplendiği ortaya çıkmıştı. Khiron'a göre bu saçmaydı çünkü benim zaten bir annem vardı ve Tanrı ebeveynimin bir erkek olması bekleniyordu. Bu şeylere alışmam ne kadar sürer bilmiyordum, veya alışıp alışamayacağımı.

Şaşkın mıydım?
Evet.

Anlamış mıydım?
Hayır.

Nasıl tepki vereceğimi biliyor muydum?
Hayır.

Keşke yetenek yarışmalarındaki gibi beni de buradan 2 hayırla uğurlasaydılar, mantığımın yettiği bir evrene.

Kafamı sallayıp kendime geldiğimde etrafıma bir kez daha bakındım. Önce Chris'i saçları omuzlarının üzerinde biten minyon bir kızla cilveleşirken gördüm. Sonra Chloe'yi koca kaslı, uzun, koyu kahve saçlı, yakışıklı ve şuan ne kadar gülse de tek yan bakışla sizi feci benzetebilecek bir çocuk ile konuşurken gördüm. Çocuk'un hafif sarkıntılı küpesi her ne kadar sert havasını gevşetse de hâlâ bayağı sert duruyordu. Çocuk gülerek bir şeyler konuşurken Chloe dikkatlice dinliyordu. Buradan çıkaracağımız sonuç: Çocuk Chloe'ye asılıyordu. Gerçi etrafımda buna benzer daha çok görüntü vardı.

Hâlâ ayakta dikildiğimi fark ettiğimde adımlarımı açık büfeye yönelttim. En azından bu katıldığım son partiden daha iyiydi. Bir süre öylece durduktan sonra yanıma yaklaşan Chris ve arkadaşını fark ettim. Bakışlarımı onlara yöneltip yöneltmemek arasında kaldığım tuhaf anlardan biriydi. En son bakışlarımı atıştırmalıklara çevirdiğimde böğürtlenli cupcakelerin bittiğini gördüm. Son iki günü saymazsak, hayatımın en büyük dramıydı. BEN BÖĞÜRTLENE BAYILIRIM.

Kendi içimdeki isyanımı Chris'in seslenmesi böldü.

"Heyy Damien naber dostum?"

"Sadece öylece dikiliyordum, kampta bu tarz müziklerin çaldığını bilmiyordum." Dedim ona.

ElixirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin