~Damien Night
Yatağımın yanında çalan alarmı sözün gerçek anlamıyla yumruklayarak susturduğumda sonunda uyanmıştım. Yüz üstü yatışımdan sırt üstü döndüğümde anlamsızca tavanı izlemeye başladım. Saat 4 buçuk falandı, Khiron niye bu kadar erken gitmemizi istemişti ki? Hoş, uyanabilecek kadar uyuduğumu bile düşünmüyorum.
Yatakta doğrulup bu sefer karşımdaki duvarı incelemeye başladım. Kamptaki 1 buçuk aydan sonra, ilk görevime gidiyorum. Yanımda çok az tanıdığım 4 melez. Kafamda sürekli yardım isteyen "annem" ve nereden başlayacağımı bilmediğim bir bilinmezlik. Tabi birde hiçbir ipucu vermeyen kehanet... Her gencin yaşadığı sıradan yaz tatili değil mi?
Khiron'un sıkı emri üzerine birazdan yola çıkmamız gerekiyordu ve ben gecikmek istemiyordum. Yataktan kalkıp biraz gerinip yerimde biraz ısınma hareketi yaptıktan sonra duşa girdim. Duştan çıkıp Chris'in benim için hazırladığı -ezik duyulabilir ama bu tür şeylerde acemi olduğum için sadece yardımcı olmak amaçlı basit unutulmaması gerekenlerden oluşan bir çantadan bahsediyorum- çantaya bir göz attım. Revirde kaldığım gün Chloe'nin bana yedirdiği kurabiyeler ve çok yoğun antremanlardan sonra biraz içirdiği meyve suyu gibi olan sıvıdan vardı. Bunlar dışında su, yolluk için bir sandwich ve adının drahmi olduğunu ögrendiğim paralardan vardı. Bunların yanına yedek şort ve tişört koydum, ne olur ne olmaz. Chris ve Chloe Apollo melezi oldukları için zaten yanlarına bir adet ilk yardım kiti alacaklarını bildirdiklerinden öyle bir şey koymadım. Ekstra olarak yanıma iki el feneri, yedek pil, dedorant, el jeli ve peçete gibi şeyler aldım. Hijyen önemli. Yanıma ekstradan biraz para ve kredi kartımı da aldım. Bir süre kafamda yanıma güneş kremi ve böcek ilacı gibi şeyler almanın mantıklı olup olmadığını tarttıkdan sonra vazgeçip çantamı kapadım.
Üzerime rahat kot bir şort ve koyu gri bir tişört giydim. Siyah kapişonlu ceketimi ve spor ayakkabılarımıda giydikten sonra beyzbol kepimi kafama geçirdim ve çantamı sırtıma alıp kulübemden çıktım. Buluşma noktamıza - altında dev bir ejderha yatan büyük ağaç- giderken saat 5 e geliyordu. Ağaca varırken sadece Lea ve Alex'i görmüştüm. Yüzlerine onları seçme utancımdan bakamadığımdan kafamı eğerek başka tarafa çevirdim. Bakışlarımı çevirdiğim tarafta Devin ile konuşan Chloe'yi gördüm. Sanırım tek eksiğimiz Chris di.
"Hey, Damien?" Alex'in bana seslenmesiyle kafamı kaldırıp ona döndüm.
"Teşekkür ederim."
Onu tehlikeli bir göreve çağırdığım için bana teşekkür mü ediyordu?
"Aslında teşekkür ederiz." Diye ekledi Lea.
"Neden bana teşekkür ediyorsunuz? Bu şeylerin çok tehlikeli olduğunu sanıyordum."
"Teşekkür etmemiz sana tuhaf gelebilir ama bak, Chloe ve Chris benim kardeşim gibiler. Kamp araları hariç birbirimizden ayrılmış sayılmayız. Eğer bu göreve bensiz gitmiş olsalardı, burada kafayı yerdim. Ayrıca tasarladığım aracı senin sayende ilk defa deneyebiliyoruz!"
"Benim Alex gibi mantıklı nedenlerim yok ama kamptan bir süre uzaklaşmak bana iyi gelecektir. Ayrıca uzun süredir bir göreve gitmiyorum, saol."
Kafamla onları hafifçe onaylarken Chris'in yanımıza geldiğini fark ettim. Her zamanki gibi gülümsüyordu, bu durumda bile. Üzerine giydiği kırmızı tişört adeta ben buradayım diye bağırıyordu. Bu çocuğun içi dışı birdi, resmen etrafına pozitiflik saçıyordu. Annesinin polyanna olup olmama ihtimallerini yanımıza gelen Chloe ile silip attım. Chloe ve Polyanna siyah ve beyaz gibiydi.
"Gidiyor muyuz?"
"Khiron ile konuştum, her şey tamam. Yola çıka-" Chris, Chloe'nin sorduğu soruya cevap verirken konuşması kampın dışından gelen tiz bir kız çığlığı tarafından bölünmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elixir
FantasyKaranlık, zifiri karanlık ve ıssız. Usulca ve yavasça yaklaşan birinin, bir şeyin ayak sesleri. Yaklaşıyor. Gördüğüm tek şey bir pelerin, yüzünü gölgeler örtmüş bir kimse, karanlığın içinde duruyor. Kafasının duruşundan anladığım kadarıyla bana bakı...