~Damien Night
Tam tamına 26 gündür henüz alışıp alışamadığımı anlamadığım bir kamptaydım. Bu süre içerisinde bir sürü yeni insanlar ile tanışmış, mükemmel dövüşen güzel bir kızdan yaratık öldürmeyi öğrenmiş, annemin aslında bir tanrıça olduğunu öğrenmiş, kolumu çatlatmış ve benzeri birçok şey yaşamıştım. Kabul ediyorum ilk geldiğimde annesini markette kaybetmiş 3 yaşındaki bir çocuk kadar korkuyordum. Hala korkuyorum ama artık 6 yaşındayken annesini markette kaybetmiş bir çocuk kadar, ilerleme ilerlemedir. Henüz bir aydır tanıdığım 4 melezle hayatımda daha önce hiç görmediğim annemi kurtarmaya gidiyordum ve onlara hayatımı emanet etmiştim. Dürüst olmak gerekirse yanımda bu kadar zeki, güçlü ve becerikli insanlar varken başıma bir şey geleceğini düşünmüyorum ama kamptan çıkarken başımıza gelen olay beni bu kadar germişken bu yolculukta bizi neler beklediğini hayal bile edemiyordum.
Yaklaşık 3-4 saattir yoldaydık ve şehire varmış sayılırdık. Arabayı Alex kullanıyordu, Chloe ise onun yanında ayaklarını torpidoya uzatmış şekilde kulaklıkları kulağında, ok ve yayı kucağında gayet rahat bir şekilde oturuyordu. Bu kız vücudunda bu kadar silah taşırken nasıl bu kadar rahat oturuyordu? Arkada Chris solumda Lea sağımda ben ise ortanca çocuk misali ortada oturuyor ve yolu izliyordum. Nereye varacağını bilmediğim yolu. Cidden biz nereye gidiyorduk? Alex gayet mutlu bir şekilde arabada çalan Harry Styles şarkılarına eşlik ederken -sesi berbattı- nereye gittiğini biliyor gibiydi. Sonra karışımıza ejderha kafalı, hipopotam vücutlu, kaplan bacaklı ve kelebek kanatlı bir yaratık çıktı. Alex son sürat üzerine sürerken, Lea Arapça bir şeyler fısıldıyor, Chris ise zeka küpü çözmeye çalışıyordu. Bir an Chris elindeki zeka küpünü camdan dışarı fırlattı ve bana dönüp adımı bağırmaya başladı.
"DAMİEN" Ama ona cevap veremiyordum.
"Damien lütfen uyanır mısın?" Bu sefer Lea bana seslenirken kendime gelmeye başlamıştım.
Titreyerek kendime geldiğimde Chloe dahil hepsi bana bakıyordu.
"Hıh?Geldik mi?" diye sorduğumda Chloe hariç - şaşırtıcı değil- herkes sırıttı.
"Evet, hatta sen uyuduğun için biz görevi bitirdik ve şimdi geri dönüyoruz. Markette durduk da bir şeye ihtiyacın var mı diye sormak için uyandırmıştık." Diyen Chloe'ye karşılık camdan dışarıya baktığımda bu sefer diğerleri gülmeye başladı.
"Uyuyakalmışsın Damien." Nazik açıklaması karşısında Lea'ya dönerken Chris lafa girdi.
"Cidden uyuyakalmışsın Damien ve rüyanda yeni hayvanlar keşfediyorsun ama ufak bir sorunumuz var."
Yeni olan ben değil miyim?Sorunu niye bana söylüyorsun siz şey etsenize deneyimlerinizle. Kafamı bu sefer Chris'e döndürdüğümde tekrar konuşmaya başladı.
"Nereye gidiyoruz?" Ben de bilmiyorum.
"Aynı şeyi size soracaktım."
"Hekate'yi nerede bulabiliriz" diye lafa karışan Alex hepimizin üzerinde gözlerini gezdirdi.
"Annen?"
"Evet, Hekate annem ama bu onu şıp diye bulabileceğim anlamına gelmiyor. Yoksa bulabilmem mi gerek?" Diyerek Chris'e döndüm.
"Hayır şapşal. Ölümlü annen. Hekate ile bir çeşit bağlantısı olmalı." Bu kız çok mantıklı.
"Saat henüz erken." Dedim kol-saatime bakarken.
"Onu işe gitmeden yakalayabiliriz." Dedim.
"Ah hayır yakalayamayız." Chloe sözlerinden sonra arabadan inerken herkesin yüzünde biraz da olsa şaşırma ifadesi vardı. Birkaç saniye sonra Alex'in kapısı açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elixir
FantasyKaranlık, zifiri karanlık ve ıssız. Usulca ve yavasça yaklaşan birinin, bir şeyin ayak sesleri. Yaklaşıyor. Gördüğüm tek şey bir pelerin, yüzünü gölgeler örtmüş bir kimse, karanlığın içinde duruyor. Kafasının duruşundan anladığım kadarıyla bana bakı...