~Damien Night
Kafamı parçalayabilecek derecede üzerime gelen hamleyi son anda yana kayarak savuşturdum.
"Yavaşsın."
Kafamı kaldırıp Chloe'ye baktığımda gayet ciddi olduğunu anladım. Şu an Chloe ile ilk antremanımı yapıyordum, silahımı da onunla seçtiğim için Khiron böyle uygun görmüştü ama Chloe hançerimi kullanmama izin vermiyordu, henüz. Ona göre önce bir silahın genel olarak nasıl kullanılacağını öğrenmem gerekiyordu, o yüzden kılıç ile başlamıştık. Önce ısınmış sonra da nasıl hareket edip nasıl silahı kavramam gerektiği hakkında konuşmuştuk. Konuşmalar bitince biraz el hareketlerim üzerinde durmuştuk, şu an ise ufak bir düello deniyorduk. Anlattıklarımdan yaklaşık 2 saattir çalıştığımızı anlayabilirsiniz ama garip olan şey, Chloe'nin yüzünde en ufak ter damlası veya yorgunluk belirtisi yoktu. Ilk günüme göre üstüme geldiğini düşünsem de herkese böyle davranıp davranmadığını bilmiyordum.
"Sence de biraz ağır başlamadın mı?" Diye sorduğumda hâlâ bütün ciddiyetiyle bana bakıyordu.
"Dışarıda kendini savaşarak savunman gerek. Eğer fazla geldiyse Afrodit kulübesinden birkaç melez çağırabilirim, ama tütünün pembe olması gerek." Deyip kollarını göğsünde birleştirip ağırlığını bir ayağına verdi.
Pes edercesine nefesimi verip hafifçe tebessüm ettim. Sonra kendimi toparlayarak ayağa kalktım. Hayır yani boyum onunkundan uzun, güçlüyüm nasıl yeniyor bu kız beni şu vücutla? Ne kadardır burada ki? Derken aklıma Lilith'in anlattığı boncuklu kolye geldi. Chloe'ye baktığımda boynunda cephaneliği açtığı anahtarın ipi vardı, tahminimce anahtar tişörtünün içindeydi. Onun dışında boynunda ince metal bir zincir vardı ama ucundaki görünmüyordu. Son olarak Lilith'inkine benzeyen boncuklu kolye vardı. Lilith'inkinin aksine Chloe'de 7 boncuk vardı.
Boncukların üzerinde farklı şeyler vardı; güneş, yay, anahtar, kulübe, ok, miğfer ve bir arp. Neyin ne anlama geldiğini bilmiyordum ama sabah Athena kulübesinden Simon adlı bir melezle konuştuğuma -Yunan mitolojisi hakkında bilgi dolu 3 saatlik bir konuşma- göre çoğu sembol Apollo kulübesini anlatıyordu.
"Bugün kalkacak mısın kızıl kafa?"
Ayağa kalkıp karşısına dikildiğimde hazır pozisyonuna geçmeden:
"Daha hızlı, çevik ve planlı olman gerek Damien. Daha adapte olamadın ama bu işi ciddiye alman gerekiyor. 3 ay sonra seni koruyacak bir bariyer ya da buradaki insanlar olmayacak. Dışarıda sisin gizlediği çok kötülük var, hazır olman gerek. Senin şu an en belirgin hatan, savaşmaya çalışırken düşmanının sana gelmesini bekliyor ve düşmanının yüzüne bakıyor olman. Düşmanının bakışlarına kapılabilirsin ve dikkatin dağılabilir. Etrafından ne geleceği belli değil, her zaman düşmanının hareketlerine odaklanman gerek. Unutma." Dedi.
Chloe'yi hafifçe onayladıktan sonra hazır pozisyonunu aldık. Bu zırhlar benim için bile ağırken o nasıl kaldırıyordu? Sanırım bu işleri çok ciddiye alıyorlar, antremanlarda bile kolluklardan dizliklere, zırhlardan miğferlere her şeyi takmak zorundaydık.
Yine daldığımı fark edip önüme döndüğümde Chloe parmaklarıyla geri sayıyordu. 1 i gösterdiğinde bu sefer ilk hamleyi yapmak için ben ileri atıldım ve koşmaya başladım. Kılıcımı kaldırıp ona üstten bir hamle yapmaya karar verdiğimde karnıma attığı dirsekle sendeledim. Bakın düşmedim, sendeledim; bence 3.günüme göre gelişme var hıh?
Chloe bu sefer omzuma bir hamle vurduğunda düşmeden -e bırakın da o kadarı olsun yahu- bacaklarını tuttum ve onuda benimle beraber düşürdüm. Tam Chloe'nin üstüne düştüğümde kılıcımı göğsüne yaslayıp zafer gülüşümü taktım. Chloe buna rağmen keyiflice kaşlarıyla arkamdaki bir noktayı işaret ediyordu. Kafamı biraz geri çevirdiğimde enseme dayadığı kılıcı gördüm. Tekrar ona döndüğümde bilmiş bir şekilde bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elixir
FantasyKaranlık, zifiri karanlık ve ıssız. Usulca ve yavasça yaklaşan birinin, bir şeyin ayak sesleri. Yaklaşıyor. Gördüğüm tek şey bir pelerin, yüzünü gölgeler örtmüş bir kimse, karanlığın içinde duruyor. Kafasının duruşundan anladığım kadarıyla bana bakı...