BÖLÜM ŞARKISI - HALİL SEZAİ, İSYAN
Multimedya: Mira, ablası ve Mira'nın ablasının küçüklük arkadaşı Ezgi
Sınırımız çabuk geçildi bende geç kalmadan yayınlıyayım dedim sizler için iyi okumalar...☕☕☕
Multideki şarkı benden sizlere gelsin, acılarınıza iyi gelsin. Şarkıyı ya şimdi açıp okuyun ya da "Burada Açabilirsiniz" kısmında açıp okumanızı tavsiye ederim.
-BARBAROS ABİİ!! DUR YALVARIRIM!
Sırf o manzarayı o da gördü diye ona yalvarmıyordum ya da yanlış anlamasın diye peşinden gitmiyordum. Beni de buradan alsın, bu manzarayı bir saniye bile izlememek için yalvarıyordum ona. Onu görmemek için yalvarıyordum. Beni vahşice, canice katletti. Issız sokaktaki lambaydım sanki. Herkese yolunu görmesi için ışık tutan ama kendi yoluma ışık tutamamayan zavallı, çaresizin tekiyim. Gözümden yaşlarım ardı ardına firar ediyordu. İki elimle de gözyaşlarımı siliyordum ama nafile, şelale misali akıp duruyordu gözyaşlarım. Ağlamam gittikçe hıçkırıklara dönüşmüştü. Barbaros abi beni hayretle izlerken, arabaya binmem için eliyle beni çağırdı. Arabaya binip o sıcaklığı hissedince derince bir "Oh" çekmiştim. Dışarısı çok soğuktu, ama ağladığım için hiçbir şey hissetmiyordu tenim. Sıcaklığı, soğukluğu... Acı ile uyuşmuştu bedenim ve kalbim... Sessizliği bozmak adına radyoyu açıp, kanalları gezerken, bir tane frekansta durdum. Halil Sezai'nin -İsyan- şarkısı çalıyordu. Şarkının hafif sesini açtım ve kafamı cama yaslayıp, sessiz bir şekilde şarkıya eşlik ettim.
(Burada Açabilirsiniz.)
Benim bu derdim.
Ne yağan yağmurda
Ne yalancı sonbaharda
Ne bomboş sokaklarda
Kırılmış her yanım.
Ne de güzel benim ruh halimi anlatıyordu bu şarkı. "Kırılmış her yanım" gibi her cümlesinde farklı farklı beni anlatıyordu şarkı sanki. Tıpkı bir kasırganın merkezindeki sakin, gölge gibi durgun ve bomboştum. Çevremdeki karmaşanın içinde ben de yuvarlanıp gidiyordum.
İçim yanar, içim kanar da
İsyan!
Nakarat kısmında birden ağlamam şiddetlenmişti. Elimle ağzımı kapattım, hıçkıra hıçkıra ağladım. Barbaros abi bana dönmüş, "Ne oldu" der gibi bakıyordu. Şimdi değildi anlatmanın sırası, sonra...
Geriye bir avuç yalan
Beni bu derde sen attın da,
Gittin ya kafam hep duman.
~~~
Başımı camdan kaldırıp dışarıya baktığımda, köye çıktığımızı anlamıştım. Çünkü buranın uçurumu, her şeyi kanıtlıyordu. Bu uçurumu gördüğüm anda hep köye çıktığımızı anlamamı sağlardı. Eee ne demişler uçurumun kenarına varılmadan kanatlanımaz. Başımı camdan kaldırıp arabadan indim. Sert rüzgarın esmesiyle, istek dışı refleks olarak ellerimi kollarıma sürttüm. Arkamdan şal atılmasıyla olduğum yerde irkilip arkama döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimya Öğretmenim
ChickLit©Tüm hakları saklıdır. Biz o yasak elmanın, iki yarısından bir tam yapan elmaydık. İşte o yasak elma bizdik...🍎 Her zorluğu, komediyi, aksiyonu, heyecanı, mutluluğu ve en önemlisi özellikle de tutkuyu görebileceğiniz bir kitaba başlıyorsunuz önceli...