BÖLÜM ŞARKISI -NECV FRUK, MEVCU GALB~KISA HATIRLATMA~
Maalesef ki ben ne yapacağımı bilmiyordum. Beynim ve kalbim arasında sürekli ritmik bir şekilde gidip geliyorum. Ama tek bir şey biliyordum.
BUNDAN SONRA SEVGİ OLSUN, ÖZLEM OLSUN, NE OLURSA OLSUN. BİR DAHA PİŞMAN OLMAYACAĞIM ŞEYLERİ YAPMAYACAĞIM.
Eğer zaten o da seviyorsa benim peşimden koşar, beni kaybetmemek için savaşırdı. Haydi görelim bakalım Akın bey seni. Beni kazanmakta kaybetmekte senin elinde.
Benim için savaşmaya var mısın Akın SEÇKİN..
Yoksa benden kaçmaya mı hazırsın?
~●~●~●~●~●~●~♤~●~●~●~●~●~●~
Hastaneden taburcu olmamın üzerinden tam tamına bir hafta geçmişti. Her şey aynıydı, değişen hiç bir şey yoktu. Akın da ne benimle konuşmuş, ne de hastaneden çıktıktan sonra yanıma uğramıştı.
Pardon! Neden gelsin ki yanıma, neyim olarak, kimim olarak? Öğretmenim olarak mı? Fazlası abartıya kaçardı zaten. En iyisi de buydu. Hem onun için hem de benim için.
Pişmandım bu durumdan, durunumuzdan hem de çok ama çok. Keşkelerim eksik olmuyordu her cümlemde. Çünkü cümlelerim hep 'keşke' ile başlıyor, sonunda da 'keşke' ile bitiyordu. Onu, onu dinleseydim eğer şuan burada olmayacak, onunla beraber tatil yapacaktık, ama yapacaktık işte. Belki kendiyle ilgili haklı cümleleri vardı. Ama ben ona savunma şansı vermemiştim. Of offf!
Ablam ve Barbaros abi bu durumdan sonra daha çok üstüme titremişler, hatta geri dönüş yapmak için zorlamışlardı beni. Ama ben inadımla daha da inat yaparak reddettim ve burada tatil sonuna kadar kalmayı sürekli bir şekilde hatırlatarak ısrar ettim. Barbaros abim başta reddetmişti, çünkü şirketinde çok acil halletmesi gereken işler çıkmıştı. Ama daha sonra kabul etmişti. Sabaha karşı arabasıyla yola çıkarak bize okullar açılmadan bir gün öncesinin sabahına biletler almıştı.
Akın gelivermişti bir anda aklıma. Tüm kalbimle bu koca adamı çok seviyordum. Ne kadar akıl almazdı bu sevgim. Kendimden on yaş büyük bir insana, pardon öğretmenime, şu küçücük kalbimle meftun olmuştum. Sen kim... aşık olmak kimdi Mira?
Bir anda kolumdan dürtülmemle sağıma dönüp, sağımda oturan Hakan'a bakış attım.
+Kızım sen bakıyorum bu hasteneden çıktığından beri çok hülyalara dalıyorsun. Bir kendine gel artık.
Bıkkınlıkla;
-Ay ne var Hakan noldu?
Diyerek ona soruyu yönelttim.
+Telefonun çalıyordu, ona bak diyecektim. Gerçi sen bakana kadar...
-Kim aradı ablam mı?
Diye umursamaz bir tavırla, karışımdaki duvara bakışlarımı tekrardan yönelltim.
+Dur bakıyım... yok ne ablası, Akın diye biri... aha gene arıyor, aç şunu Mira, şimdi k-
-Akın mı?
Heyecanla bağırarak, telefonu Hakan'ın elinden aldım ve yataktan çıkıp, ayakta dikildim. Bakışlarım heyecanla ekrana kaydığında tereddüt kaplamıştı bir içimi. Gidip gelmiştim açıp açmamak arasında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimya Öğretmenim
ChickLit©Tüm hakları saklıdır. Biz o yasak elmanın, iki yarısından bir tam yapan elmaydık. İşte o yasak elma bizdik...🍎 Her zorluğu, komediyi, aksiyonu, heyecanı, mutluluğu ve en önemlisi özellikle de tutkuyu görebileceğiniz bir kitaba başlıyorsunuz önceli...