Francisco bizimki. Yani Lachowski.
Onsuz olduğım her saniye bir hiç gibiydi. Onun kendine ait büyülü dokunuşları vardı. Yaşımın küçük olmasına rağmen gerçekten aşık olduğumu hissediyordum. Bugün el ele otelden çıkmıştık. Yaz tatilini güzelleştiren tel şey Justin olmuştu. Benim olması benim onun olmam bunlar her zaman iyi hissediriyordu. Jeff ve diğer tüm problemlerden ilk defa kaçabilmiştim. Justin'in arabasındaydık. Eve yaklaşınca ilk ben indim. İnerken sarılmayı ihmal etmedim. "Justin, her şey için teşekkür ederim." dedim. Kafasını salladı ve karşı eve doğru gitti. Ben de eve döndüm. Annem bana gülümsedi ve "Hoşgeldin." dedi. "Selam, anne." dedim güler bir yüzle. Gülümsemeye devam etti. "Noldu, anne? Güzel bir şey mi oldu?" dedim. O da "Şirketin sahibinin oğlu, çok doğru bir seçim kızım." dedi ve kıkırdadı. "Ah, anne. Sadece arkadaşız. Benim o tiplerle ilgilenmediğimi biliyorsun." Kafasını kesin öyledir der gibi salladı. İç çektim ve odama çıktım. Aslında Justin'le yakışıyorduk. Ama o bana uygun değildi. Böyle düşündüğümü bilmesini istemezdim ama genelde başkalarına önem vermeyen, duygularını inciten insanları sevmiyordum. Bu sadece aşk konusundaydı. Çünkü ben de duygularımı içten yaşardım.Justin
Ariana buraya taşındığından beri ben eski arkadaşlarımla takılmıyordum. Tatil öncesinde ona seni seviyorum dedirtmem konusunda iddiaya girmiştik. Şimdi telefonuma kaydettiğim sesini dinliyordum. Sana aşığım kesinlikle seni seviyorumdan iyiydi. Böylelikle arkadaşlarımdan da kurtulmuş olacaktım. Tek isteğim Ariana'nın bunları duymamasıydı. Duyarsa büyük ihtimalle büyük bir tepki verirdi ve ben ona karşı da Kötü Justin olmak zorunda kalırdım. Bizimkiler kapıyı çalınca girmeleri için izin verdim. Onlara kötücül bir gülümseme attım ve "Zor olmadı." dedim. Gülüştüler ve Robbie "Biz de zor olacağını zannetmemiştik." dedi. Sonra telefondan bunu duymalarına gerek olmadığını söylediler. Jeff'in Beatrice'le olması konusunu araştırmalarını söyledim. Biraz da eğlendik. En sonunda gittiler ve tek başıma kaldım. Bu akşam bara gideceğim için biraz uyudum.(Ah justin :/)
Ariana
Saat 12'ydi. Bahçeye çıktım. O sırada Justin'i arabaya binerken gördüm. Beni fark etmişti. Bara gittiğini biliyordum çünkü o tarz birinin mekanı gerçekten böyle bir yer olabilirdi. Yukarı çıktım ve bir aşk romanı alıp okumaya başladım.
7 saat sonra
Kitap sonunda bitmişti. Yeterince güzeldi ama benim uykumu çalmıştı. Odanın gerçekten sıcak olduğunu anlayıp pencereyi açmaya kalktım. Donakaldım. Ve bir kez daha Justin'in hayatının bana ait olmadığını anladım. Uyuşmuyorduk. Dağılmış saçları ve onları çekiştiren bir kız. Ayrıca ÖPÜŞÜYORLARDI! Ooops dedim ve hemen perdeyi kapattım. Her gün bunu yaşamak istemiyordum. Alışveriş yapmaya karar verdim. Kırmızı tonlarda bir ruj sürdüm. Saçımı at kuyruğu yaptım. Kirpiklerime yeterince rimel sürdüm. Biraz da aydınlatıcı sürdüm. Sonra üzerime OLDUKÇA KISA bir şort ve askılı giydim. Justin umarım bunu sevmezdi. Sonra anneme kafa sallayıp çıktım. Annemin arabasına bindim ve pahalı bir alışveriş merkezine girdim. Sinirli olduğum için önce kitapçıya gittim ve 15 tane roman aldım. Sonra MAC'e girdim. Elime geçen her şeyi aldım. Güneş gözlüğü için bir mağazaya girdim ve 6 tane güneş gözlüğü aldım. En son elbise almaya girdim. Beyaz, toz pembe ve siyah 3 tane elbise beğendim. Gündelik elbiselerdi. Hepsini denedim ve aralarında karar veremeyince hepsini aldım. Bu kadar yeter diye düşündüm ve tüm poşetleri arabaya koydum. (Mutluluk +8 :)) Eve gittim. Aldıklarımı eve taşıdım ve odama çıktım. Üstümü değiştirmeden bir kitabı aldım ve okumaya başladım. Sıkılınca bıraktım ve elbiseleri denedim. Altalarına ayakkabı almam gerektiğini düşündüm ama şu anlık beyaz bir topukluyla hepsi giderdi. Genelde elbiseden nefret ederdim ama akşam bara gidecektim. Beyaz olanı giymeyecektim. Siyah olanı giyip bol siyahlı bir makyaj yaptım. Gece 10'a kadar oyalandım ve arabama bindim. Yakınlarda bir bar buldum ve oraya girdim. Alkol almayı planlamıyor olsam da biliyorsunuz, biraya karşı direncim olduğunu test etmiştim. Ayrıca DJ'lik yaptığımı da pek kimse bilmese de şu an yapacaktım. Normalde orda olan DJ'yden izim aldım. İsmimi DJ Cat diye söylemiştim. Oldukça hareketli ve yeni şarkıları çalıyordum. Hareketsiz yerlerle oynayıp hareketli hale getirdim. Herkes bu şarkılarla daha çok coşmuştu. O sırada Justin'in içeri girdiğini gördüm. Umursamadan devam ettim. Şu an beni fark etmişti ve cidden yüz ifadesi sinirli bir boğadan farksızdı. Yüzümde gülümseme oluştu ve devam ettim. En son sıkılınca DJ'ye gelmesi için işaret ettim. Gerçekten çok yakışıklıydı ve nasıl fark edemediğimi düşündüm. Kendimi topladım. "Gerçekten çok iyiydin." dedi. Gülümsedim ve "İstersen bunu beraber yapabiliriz."dedim. Yanıma geçti. Justin'e baktım. Gözlerini benden ayırmıyordu. Yanında da bir kız vardı. Kız ilgisini çekmeye çalışsa da bana bakıyordu. Ben de adını şimdi öğrendiğim Fransico ile birlikte DJ'lik yapıyordum. İsminin DJCo olduğunu öğrendim. İsminin son iki harfi olduğu için böyle olduğunu tahmin ediyordum. O güzel bir şarkıya geçtim. Sonra "Biliyor musun?" dedi. Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Gördüğüm en güzel DJ'sin." dedi. Elini belime sardı. Ben de kolumu omzuna koydum. Şimdi iki el tek insan gibi şarkıları çalacaktık. Ah öldürün beni! Bu ne böyle, aşırı romantiklikten ölsem mi acaba? Tabi ki Justin beni bu durumdan kurtarmak için buraya geliyordu.