yakınlaşma !

93 52 8
                                    

Odama geçtim hızlıca çantamı bırakıp  dolaba yöneldim giyeceklerimi yatağın üzerine çıkartıktan sonra banyoya yöneldim. 

Duşa girince çıkamayanlardanım sıcak su sanki masaj gibi rahatlatıp uyku istediğimi artırıyor
Saçımı havluyla sarıp üstümede geçirdiğim havluyla çıktım. Dolabın üzerindeki vücut losyonu duştan sonraki favorimdi.

Sandalyeyi çekip oturdum Açıp biraz avucumun içine sıkıp kollarıma sürdüm. Aynaya dikkatli baktığımda yatağımda Le min yatıyordu çığlık atıp senin burda ne işin var diye bağırdım.

Lee min 'de korkup ayağa kalkıp garip garip bakınca
sadece uyuyordum diye kekeledi.

Sonra bana bakan gözler onu istememe neden olmuştu.
Kendi kendime Güneş kendine gel diyerek kendimi tutmaya çalışıyordum , son kez yutkunup üzgünüm bir anda korkup bağırdım  çıkta giyineyim dedim.

Beni duymamış gibi bana doğru gelmeye başladı ve bana doğru yaklaştıkça olduğum yere çakıldım. Onu gelmesini bekler gibi bakıyordu gözlerim.

Ne yapsam bilemedim. Sadece bir anlık utangaçlıkla başımı yere eğdim. Yaklaşıp  Elinin tersiyle sol omzumu aşağı doğru okşadı yutkunup ne yaptığına bakmak için başımı kaldırdım. Sonra boynuma doğru eğilince kendimi istemsizce geri çektim kendine çekip sabitleyince  boynumu öpüp kokalayarak sarıldı.

Bir süre ayrılmadı. Bende kollarımı sarabildiğim kadar sıkı sarıp onun vücuduyla buluşmanın tadını çıkardım.

bir anda dudaklarının sıcaklığıyla buluşunca dudaklarım sanki bedenime hükmediyordu  ! Onunla olmam gerektiğini tamamen teslim olmamı !  Resmen haykırıyordu. kimseye bu duyguları hissetmemenin verdiği aşkla kendimi kaybetmiş sadece o andaki tatla savaşıyordum.

Durmayalım Güneş ! Durmayalım ........... o ara korece bişeyler söylemesiyle şaşırmış  anlamaya çalışmıştım
  Nefes nefese Ama duramıyorum dedim..

Gülerek bir eli saçımdaki havluyu çekip  çıkarttı.

Saçlarımın Islaklığı soğukça damla damla sırtıma ve omuzlarımı ıslatıyordu. Bir anda kucağına alıp birlikte yatağa düştük elleri bacaklarımda gezerken içimdeki  arzu ve haz bırakmıyordu beni..

Lee min 'in elleri Üzerimdeki havluya uzandığında artık havluyu tutarak şimdi değil artık duralım dedim , aslında ondan daha çok istiyordum  ama çok erkendi..

Dediğimi yaparak bıraktı ben salondayım sen giyin gel. Üzmüşmüydüm acaba diye pişmanlık başladı içimde arkasından baka kaldım.

Neyse ben içeri geçmesiyle hızlıca bir duş daha alıp salona geçtim elinde telefon , oyun oyanuyordu. Geçip yanına oturdum.
Aç mısın sormayı unuttum diye konuşmaya başladım. Oyuna mı yoğunlaşmış yoksa istemememden dolayı mı cevap vermedi anlamayıp tekrar sordum.
Evet acıktım güzel kadın !
yüzümdeki gülümse onun bana bakışıyla dahaa artıyordu.

Sakin halleri bazen çok sert bir adama bazen çok neşeli bazense korunası bir küçük çocuğa benziyordu.

Sen hazırlandın mı ? Yorulma aşağı inelim istersen demesiyle evden dışarı çıkmama isteğiyle , istemiyorum zeynep yok ama o yemek yapıp çıkmıştır. Ben bir bakayım diyip ayaklandım. Oda arkamdan telefonunu koltuğun üzerine bırakıp geldi.

Dolaptaki yemekleri çıkartıp birlikte yedikten sonra giyinme odasına geçtim. Valize eşyalarımı yerleştirip kapıya yakın yere koyduktan sonra salona geçip Lee min baktım. Beni beklerken uyya kalmış öyle tatlı uyuyordu ki aklıma bana dokunuşları geldi , bu kadar masum biri nasıl bu kadar aşkla ateşli yaklaşabilirdi.
Aklımı kaybetmeden başımı koltuğa dayayıp gözlerimi kapattım saat daha erkendi dokuza geliyordu.

Telefonun çalmasıyla olduğum yerde sıçradım. Kızarak telefona baktığımda Semih 'in aradığını gördüm saat kaç geç mi kaldım diye panikle bakınca onbir olduğunu görüp rahatladım.

-Efendim Semih ?

-Biletini aldın mı ?

-Evet bende aldım teşekkür ederim

-Sana verdiğimi unuttum bileti

-sıkıntı yok bende

Derken Lee min bana ters bir şekilde baktığını gördüm. Ne ara uyanmıştı bu çocuk..

Sonra tekrar semih'e odaklanıp

- iyi misin diyen sorusunu cevapladım sen nasılsın diye sordum.
Lee min durmayıp rahatsız ediyordu kapat artık diye..

Semih tamam havaalanında görüşüp konuşuruz biraz uyu sende diye tembihliyip kapattı.

Yine bilmiyordu ki Lee min bizimlee birlikte geliyor. Sanırım bu sefer farklı bir macera beni bekliyordu.

Lee min ya ama yapma diyerek baktım sen hala eşyalarını almak için gitmeyi düşünmüyor musun hadi kalk dedim oturur vaziyette bana sarılıp seni düşünen birini görmek gördüğümde öldüresim geliyor o insanların yaşamasını istiyorsan uzak dur dedi yüzü gergin ve kasılmıştı.

Lee min artık saçmalama desemde hiç şakam yok bunu bil ben bu kadar hoşgörülü davranmam senden başkasına !
Ve kalkıp ben evden eşyalarımı alıp geliyorum haberleşiriz dedi kalkıp kapıya geçirdikten sonra ne yapacağımı bilmeden oturup saatin dolmasını bekledim .

Saat bire gelirken telefonun çalmasıyla ben 5 dakkaya kapıdayım sende in havaalanına geçelim artık dedi bende zaten hazırdım üzerime montumu alıp valizle birlikte aşağı indim.

Lee min beklediğini görünce arabaya binmemle havaalanına doğru sürdü.

Otuz dakkanın sonunda havaalanına gelmiştik arabayı park edip dış hatlara ilerledik posaport kontrol bir kaç kontrolden sonra saatimizi beklemek için cafe bölümüne geçtik.

Semih'i aramam lazım diye telefonu çıkarttım. Semih ben aramadan önce arayıp ben geldim sen nerdesin dedi bende bestcofe diyerek uzatmadan kapattım.

İki tarafta birbirinden hoşlanmıyor , heleki aklıma Le min daha evdeyken söyledikleri geldikçe korkuyordum.

Lee min o sessizliği bozarak gelsin gelsin diyerek elimi tutup bacaklarımın üzerinde sanki ben bırakmıyormuş süsü verip sıkıca tutmaya başladı.

Semih yanımda Lee min görmesiyle yüzü düşmüş selam verip oturmuştu.

Bende hiç sorun çıkmasın diye âdeta konuşmuyordum.  Uçağa geçmemizle  birlikte biz sonradan aldığımız koltuklara geçip oturduk.  15 dakka sonra havalanmış bir saatlik yolculuğa başlamıştık.

İkimizde uyuyup zamanı değerlendirmiştik. İndiğimizde otele geçip lobiye geldiğimizde otelde boş oda yoktu benim suit odaydı bende sorun yok birlikte kalabiliriz dememle Lee min memnun olmuş ama semih sinirlenip konuşmadan gitmişti.

Lee min  asansörde kulağıma eğilip kalan yarım işimizi tamamlasak mı diyerek çapkın gülüşü hayır dememle solmuş yaramaz bi çocuk gibi odaya girmeden küsmüştü.

Nerde o ateşli ada nerde şua anki çocuk diye gülüp dalga geçmeye başladım oysa ciddileşmiş bana doğru sinsi bir gülüşle yaklaşıyordu..

Hayır hayır diyerek gülüp kaçmaya başladım biraz oynayıp güldükten  sonra yatağımıza girip sarılıp uyumuştuk yarın dinç olmam gerekiyordu..

Sizede iyi okumalar ve iyi geceler 😘❤

  🍁 GÜNEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin