bölüm üç-hayatta bazen sihirli dokunuşlara ihtiyacınız olur
Büyük, üzerinde 'hello october' yazan, gri tişörtünü giydi ve saçını oldukça sıkı, yuvarlak bir topuz yaptı. Kitabı ile aşağı indi ve onu bekleyen kırmızı alarmı ancak o zaman fark edebildi. Salona girince. Tek istediği odası dışında bir yerde kitap çevirmekti ama bu düşüncesi ona pahalıya mal olacaktı.
"İşte kızım da geldi. Ceren komşularımız ile tanış," dedi annesi Meliha hanım gülerek ve sesinde oldukça tehditkar bir ton sezdi genç kadın. Gelenler altı aydır komşuları olan insanlardı. Evet Ceren daha önce onları görmüştü ama hiç konuşmamıştı. Konuşma gereği duymamışta olabilirdi tabi.
Ceren isteksiz bir halde "Hoşgeldiniz," dedi ve gözleri istemsizce ufak, zayıf ve solgun tenli kıza kaydı.
"Ecem seninle yaşıt kızım," dedi annesi ve genç kadının yutkunmasına neden oldu. Çok güzel bir kızdı. Komşu kızları neden hep güzeldi acaba?! Zeki ve güzel komşu çocuklarına ölüm! "Seninle tanışmayı çok istiyordum Ceren. Apartmanda kimseyi tanımıyorum da," dedi kız utana sıkıla ve gülümseyerek. Gözleri masmavi olan biri neden utanırdı ki?
"Ne güzel! Yani kimseyi tanımaman güzel değil! Beni tanımak istemen güzel. Evet. " Oluşan sessizlik durumu batırdığının kanıtı gibiydi. "Kızım neden arkadaşına odanı göstermiyorsun?"
Neredeyse bağıracaktı.
Yirmi beş yaşındaydı ve annesi hala bu şekilde arkadaş edineceğini umuyordu.
"Tabi," dedi sakince ve arkasını döndü. Tabi Ecem zayıf ve ufak bir kız olunca, sessizce ve hızlıca Cereni takip etti. Öyle ki genç kadın onu, ancak odasının kapısını açarken fark edebildi. "İşte odam. Sanki içinde atomu parçalıyorum ya da nükleer enerji oluşturuyorum gibi düşün. Annem için öyle sanırım herkese göstermemiz istiyor da," dedi homurdanır gibi. Ecem tebessüm etti ve içeri girdi.
Aslında odası gerçekten güzel ve düzenliydi. Mavi, beyaz ve gri ile döşeli, büyük bir kütüphane köşesi olan sıcak bir yerdi. İnsanın çıkası gelmiyordu. En azından Ceren'in çıkası gelmiyordu. Kitaplar ve bu odada ömrü geçip gidiyordu.
"Bu kitaplar çok güzel. Ah ne kadar da çok!" dedi Ecem hayran hayran kitaplara bakıp dokunarak. Ceren kitaplarına izinsiz dokunan kişileri sevmezdi. Bu yüzden kıza kötü kötü bakmaya başladı.
"Ben çevirmenim. Sanırım hakkımda düzgün olan tek şey bu."
"Çevirmen misin? Çok havalı!"
Uzun zaman sonra biri tarafından havalı bulunuyordu. Hem de güzel bir kız tarafından. Hayır göğsüm kabarma daha da kilolu görüneceksin. "Odan çok güzel, sende çok güzelsin. Arkadaş olmayı çok isterim."
"Ben mi güzelim?"
Kız Ceren'i süzdü ve normal bir tavırla, "Evet. Yüzün çok güzel, biraz kilon var ama o bile güzelliğini yok edemiyor," dedi. Kesinlikle şu an kibarlık yapıyordu. Çünkü Ceren uzun zamandır kendisini güzel bulmuyordu. "Teşekkür ederim, sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marka
General FictionCeren yirmi beş yaşında, hayatını çevirmenlik yaparak geçiren kilolu bir kadındır. Geçmişte yaptığı sayısız hata ve fazla kiloları yüzünden insanlarla iletişimini sıfıra indiren Ceren'in hayatı, çevirdiği yirmi dördüncü kitap olan 'Düşlerin Ötesi...