bölüm on altı-aslında çok nankör varlıklarız değil mi Berat?
Bir keşfedilmemiş yazar, hayat ağacına ne kadar az kişi alırsan o kadar az dalın olur, yaprak dökerken o kadar az acı çekersin demiş. Çünkü az kişi az değer az emek demekmiş.
Ceren elinden düşen telefonunun farkında dahi değildi. Hemen karşısında duran Berat ise endişe kaplı yüzü ile genç kadına bakıyordu. "Ceren? Ne olmuş? Ceren?!" sesleri buğulu ve dalgalı geliyordu kulağına. Genç kadın titreyen eli ile sağındaki beton duvara zor tutundu ve gözleri Berat'ı aradı. En sonunda adamın güçlü grilerine kavuşan mavileri, normale dönen seslerle karşılaştı birden.
"Berat... Ecem," dedi ve sesi titreyince yeniden sustu. Genç adam endişeyle yere düşen telefonu aldı ve Ceren'in elini tuttu. "Neredeymiş? Sakin ol ve bana yeri söyle."
"Berat o..." Genç kadın burnunu öyle sert çekti ki boğazı acıdı. Kırmızı olan tombul yanaklarından yaşlar süzülmeye devam etti. Berat onun böyle delice ağlamasına neden olan şeyin ne olduğunu tahmin etti. "Ölmüş," dediğinde genç adam üzüntü dolu yüzüyle genç kadına bakmaya devam etti. Doğru duyduğundan emin değilmiş gibi bakıyordu.
Ancak Ceren ağlamaya devam edince doğru duyduğunu anladı ve bakışlarını başka bir yere çevirip gözlerini kocaman açtı. Ağlamamaya çalışıyordu. Ama Ceren karşısında şiddetle ağlarken bu oldukça zordu.
Beraber güçlükle arabaya bindiler ve Berat kadına yol boyunca endişeyle bazı sorular sordu. Bunun bir şaka olduğunu düşünüyordu ve söylenenleri sorguluyordu. Hastaneye varmaları kırk beş dakika sürse de onlara üç saat gibi uzun gelmişti. Genç kadın koşarak etrafta annesini aradı. Annesini görünce de daha fazla ağladı. Sarılıp ağladılar.
Berat ise onun arkasından geldi ve neler olduğunu öğrenmek için Ecem'in annesinin yanına gitti. Ancak kadın öyle harap bir haldeydi ki soru sormak istemedi ve yutkundu. Doğruydu. Koridorda bulunan beş kişi de teselli ararcasına bakıyordu Berat'ın yüzüne.
Adam dudaklarını ıslattı ve Ecem'in annesinin elini tuttu yavaşça. Bir şey diyemeden durdu öylece.
Başını sola çevirdiğinde Ceren'in sulu mavi gözleri ile karşılaştı bir süre. Akşam Ceren ona her şeyi anlatırdı. Bu ani ölüm de neyin nesiydi? Ecem bildiği kadarıyla gayet sağlıklı bir gençti. Düzgün araba sürerdi, kaza mı yapmıştı? Yoksa biri onu bıçaklamış mıydı? Ne olmuştu?!
Aynı sorular Ceren'in aklında da hızla dolanıyordu. Ancak arkadaşının morgta olduğunu öğrenince tüyleri diken diken oldu ve sorular aklından uçtu. Gerçekten ölmüştü. Saatler önce konuşmuşlardı oysa. Artık konuşamayacaklardı. Artık kime danışacaktı Ceren? Kime kızacak, kimden patatesli cips saklayacaktı?
▶▶▶▶▶
Genç kadın yatağının üstüne oturmuş, bakışlarını aynı noktaya dikmiş halde duruyordu. Bu şekilde bir buçuk saat geçirmişti. Annesinin dediklerini düşünüyordu. Nasıl anlamamıştı? Sadece kendini düşünmüştü, çok bencildi. "Ecem kanserdi kızım, son evre akciğer kanseri."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marka
Aktuelle LiteraturCeren yirmi beş yaşında, hayatını çevirmenlik yaparak geçiren kilolu bir kadındır. Geçmişte yaptığı sayısız hata ve fazla kiloları yüzünden insanlarla iletişimini sıfıra indiren Ceren'in hayatı, çevirdiği yirmi dördüncü kitap olan 'Düşlerin Ötesi...