TD.Bölüm 14

1 1 0
                                    

Bekledigin beklediğini vermiyorsa beklentilerini beklemediklerine yönlendir.

Eve gittiğimde direk duşa attım kendimi.günün yorgunluğundan arindiktan sorna telefonumu alıp Kuzey e ait herşeyi sildim. Hiçbir resmimiz yoktu artik onunla.ders çalışıp kafamı dağıtmak için çalışma masama geçtiğimde masadaki çiçek ilgimi çekti. Kuzey almıştı bu çiçeği bana.ilgimi çeken yanı ise her gün suladığım mis gibi kokan çiçeğin ne eski kokusu kalmıştı ne de canlılığı. Resmen ölmüştü.odama birinin girip girmediğini düşündüm. Benim odama genelde kimse girmezdi.bazen ben yokken ojeler için Miray girer bütün takı cekmecemi dagitirdi.ama takı çekmecem çok düzenli ve etrafta en ufak dağınıklık yoktu. Yani odama biri girmiş olamazdı.Kuzey ın başkası ile olduğunu öğrendikten sonra böyle olmuştu bu çiçek.tuhaftı.derslerime çalıştıktan sonra yatıp uyudum. Günler zor geçiyordu.her gün biraz daha ofkem diniyor kırgınlığı m biraz daha artıyordu Kuzey e.birkaç gün sonra Hazal dan Şükrü ile çıkmaya başladıklarını öğrendim. Ikisi de karşılıklı birbirlerinden aşırı  hoslanmislardi.umarım sonları  bizim gibi olmazdı.
Bir hafta sonra psikolog için kontröl günüm gelmişti. Annemle hastaneye gidince sıra alır almaz doktorun kapısının önüne gittik.bir kişi vardı önümüzde.hasta beklerken bir önceki gelisim aklıma geldi. Kuzey in beni bir kere bile merak edip aramayisi aklıma geldi. O günkü sinirim aklıma geldi. Üzülmüştüm. Ona inanıp yürüdüğü m bu yolda sonumuz çok kötü olmuştu.sıra bize geldiğinde doktor daha önce verdiği hapı ard arda iki kere atamamı ve kendimi dusunmemi geçici duygulara kanmamaı söyledi.bir ay sonra kontrole gelmemi söyleyip bizi uğurladı.

Günler hizlica geçiyordu. Ikinci sınavlar başlamış ve havalar daha da soğumuş tu.kış kendini iyice belli ediyordu. Yılbaşına sayılı günlerin kaldığı bu süreçte biriyle tanışmıştım. Ahmet..Instagramda rastgele gezerken tanışmış ve ikimiz de sevdiği uğruna canı yanan kişilerden biriydik. Ilk başta guvenemedim ama sonradan oydu buydu derken kısa zamanda yakın olduk.Ahmet ile konuşurken Kuzey aklıma geldiğinde hiç üzülmez olmuştum. Öyle iyi hissettiriyordu ki bana kendimi keşke daha önce tanissaydik demeden edemiyordum.sürekli içinden gelerek attığı uzun mesajlar olsun beni güldüren konuşma tarzı olsun üniversite hayalleri için verdiği çaba olsun daha birçok şeyi ile beni etkilemeyi başarmıştı.ama bazen onun sevdiği kız aklına geliyor aralarındaki imkansızlık uzuyor ben onu teselii ediyordum.Kuzey yüzünden üzüldüğüm günlerde ise o beni teselii ediyor gram üzüntüm kalmıyordu. Bu süreçte bszen gittiğim yerlerde Kuzey i de görüyordum. Benim yanımda bir arkadaşı olunca ben varım diye selam vermiyor beni gördüğü yerde ya benden kaçıyor ya da benim canımı acitacak şeyler yapıyordu. Hatta bir keresinde Hazal ve Şükrü nun yanidnayken onların yanına eski sevgilisi ile bile geldiği oluyordu. Bazen gerçekten ne kadar onsuzluğa alissam bile beni çıldırtıyordu.yılbaşı gecesinin olduğu gün sabahı daha uyanmadan aklıma birkaç sözler geldi.benim aklıma hep uyuma anında gelir zaten güzel şiirler sözler falan.gene öyle olmuştu. Hemen kalktım ve odama gidip kalem ve birkaç â4 kağıdı aldım.birde masamın üstündeki ışıklı gözlüğü aldım.daha hava karanlık olduğu için yazı yazacağım yer aydinlanmamisti. Annem yer yatağında uyurken uyanmamasi için bu gözlüğü de alıp odadan çıktım.fakat tam kendimi yazmaya hazırladım ki ne yazacağımı unuttum.sinir olurdum yazacağım sırada unuttuğum sözlere. Biraz düşündükten sonra aklima başka bir şey geldi.ve yazmaya başladım:

Bir vazo ve onu kıran kişiye benzetiyorum ben ayrılan birçok çiftin arasını.
Burda giden vazoyu kıran kişi oluyor,kalan vazo oluyor. Vazoyu kıran kişi vazoyu kırdıktan sonra hiç yapmaya çalışmadan kimse onun kırdığını görmesin diye gizlice ordan kaçıyor.
Burası da bana gidenin,kalanı istemeden kırıp hiçbir uğraş vermeden ordan kaçıp gitmesini hatırlatıyor.
Aradan aylar geçiyor. Vazoyu kıran kişi bi şekilde ortaya çıkıyor. Kıran kişi buna karşı itiraz etmiyor,aksine kendisinin  kırdığını onaylıyor ve artık kaçmıyor hiçbir şeyden. Kırdığı için verilen cezası neyse çekiyor.
Tıpkı gidenin yanlışlıkla kırıp kaçtığı kalbin artık birçok kişi tarafından bilinip gidene,bir Yaratıcı tarafından verilen cezayı çekmesi gibi.
Sonra bir gün oluyor kıran kişi pişman oluyor ve vazoyu eskisi gibi olmasa da o parçaları birleştirip eskisi gibi yapmasa da o parçaları birleştirmek için vazonun yanına gidiyor.Fakat bir de ne görsün?! Vazonun parçaları artık hiçbir şey tutmuyor.Parçalar çürümüş olduğu için ve aynı parçadan hiçbir yerde satılmadığı için bir geç kalınmışlık yüzünden vazo kırık kalıyor.
(Size de tanıdık geldi mi burası? Bir geç kalınmışlık yüzünden vazo bile kırık kalıyor.Bakın şimdi tam olarak anlayacaksınız ne demek istediğimi..)
Aradan geçen uzun bir süre zarfından sonra giden kalanı kırdığı için pişman oluyor ve ard arada sürekli özür diliyor kalandan.Baktı ki kalanın kılı dahi kıpırdamıyor daha çok çabalıyor,daha çok uğraşlar veriyor kalanın kırdığı yerini onarmak için. Fakat yine bir sonuç alamıyor. Giden,kalandan onu bari affetmesini istiyor.Kalan,erdem lik yapıyor ve affediyor.Giden,kalana onca çabasına rağmen neden haala o kırığı onarmasına izin vermediğini soruyor kalana.Kalan ise sadece iki kelime ile cevap veriyor:
-GEÇ KALDIN

🔜Son Pişmanlık Fayda Vermez.Birbirinizi "Kırma"yın.

Yazıyı yazdıktan sonra aklıma watpattaki takipcilerimle paylaşmak geldi.hemen telefonundan uygulamayı açıp yazdım.Öğlene doğru Hazal ın çağrısını gördüm. Hazırlanıp dışarı çıktım ve Hazal i aradım.muhtemelen kurstaydi.acmayinca dersi bolmeyeyim diye aramayı sonlandirdim.ne yapsam diye düşünürken kültüre gittim.üstü kapalı yerin duvarlarına yaslanıp etrafı izlemeye başladım. Bu sırada aklıma bir şarkı gelmişti. Bayadir dinlemedigim bu şarkıyı yotubeden açtım ve kulaklığı da takıp dinlemeye başladım. O kadar güzeldi ki sozleri.Belki de Kuzey i özlediğim için bana öyle geliyordu. Sahi kaç zamandır gözükmüyordu ortalıklarda. Buralarda olduğunu biliyordum ama hiç denk gelmiyorduk.sadece bazen uzaktan arkadaşlarıyla görüyordum. Onun dışında hiç aynı ortamda bulunmuyorduk.ama bunu kendi istiyordu.çünkü yanımda arkadaşı olduğu zaman ben varım diye selam bile vermiyordu arkadaşına. Neydim ben?niye kaçıyordu benden?onu o kadar ozlemistim ki.bulunduğum yerde benden başka kimse yoktu. Hava koyu bulutlarla kaplı etraf ise çok sessizdi.burda yaşadığımız anılar geldi aklıma.Ah ve Kuzey.Neden yaptın bunu?!beraber olsaydık şu an yanında olurdum.fakat değiliz. Şairin de dediği gibi"aynı şehirde sen varsın ben varım biz yokuz".Elimden gelen bir şey yoktu.bitmişti.bizden olmazdı bir daha.bu kadardık.iç seslerime son verip istemsizce şarkıya eşlik etmeye başladım:

Uzun zamandır hasret kaldım yüzüne
Muhtacım inan senin bir tek sözüne
Yalvarsam ağlasam kapansam dizine
Döner miyiz yine eski günlere
Yine eskisi gibi beraber olsak
Ne olur sanki geçenleri unutsak
Hayat bitse dünya dursa
Ölüm bile olsa biz ayrılmasak
Söyle buldun mu aradığın aşkı söyle
Yoksa yalnız mısın sen yine
Benim gibi boynu bükük
Gözü yaşlı tek başına
Söyle buldun mu aradığın aşkı söyle
Yoksa yalnız mısın sen yine
Benim gibi boynu bükük
Gözü yaşlı tek başına
                   ****
Hazal geldikten sonra bize gitmeye karar verdik. Tam yolun ortasında öyle bir yağmur yağmaya başladı ki bir anda sırılsıklam olduk ikimizde. Hazal gülerek:
- olum sevgilime yaşamak istediğim şeyleri senle yaşıyorum şu an.Şu halimize bak ben ömrümde bu kadar islanmadim lan
-aşk olsun Hazal beni beğenmiyor musun?
-olum seni beğenmeyen ölsün lan
-bence artık sakalasmayi bırakıp kosmaliyiz.3 deyince ileriye koscaz hazır misin?
-hadi lan say çabuk
-1,2,3.Koş lan koş hızlı koş!
Ikimiz de eve doğru o koşmaya başladık. Yılın son yağmuruydu bu yağmur. O kadar çok islanmistik ki annemin eve alıp almayacağından bile şüphe ettim bir an.neyse ki korktuğum olmadı ve evde güzel vakit geçirdik. Hazal in gitmesine yakın benim odama geçip biraz ders çalıştık. Baya çalıştıktan sonra ara verip kahve yaptık ve odaya tekrar gelip kahve içerek sohbet etmeye başladık. Bu sırada bugün dinlediğim şarkıyı kısık sesle çalıştım.Bir yandan şarkıyı dinliyordum bir yandan sohbet ediyordum. Konu Kuzey ve bana gelince ikimizin de suratı düştü. Ben Kuzey in bana yaptıklarına uzuluyordum Hazal da en yakın arkadaşının en yakın arkadaşını uzmesine üzüluyordu.Hazal:
-Bak ne gostercem sana.
Hazal telefonundan Kuzeu ve benim Side ye gittiğimiz gün onun telefonundan çekildiğimiz resimleri gösterdi ve konuşmaya başladı:
-ben bunları geçen gün can sıkıntısı telefonumu karıştırırken gördüm. Silmediğimi fark edince sana göstermek geldi aklıma.
Hemen Hazal in elinden telefonu alıp resimlere bakmaya başladım. Ona sarilirken,ona bakarken,onunla el eleyken,onun elleri kollarimdayken resimleri gördükçe içim gidiyor o güne gitmek için neleri vermezdim be,diyordum. Onun oturduğu sırada arkasından gelip ona sarildigim anda haberim yokken çekilen bir resmi gördüm. Ben ona sarilirken Kuzey Hazal in fotoğraf çektiğini fark etmiş ve masum şaşkın bir emojiye bürünmüş sonucunda çok güzel fotoğraf olmuştu.O resmi ilk defa görüyordum. Kuzey öyle yakışıklı öyle iyi kalpli ve en güzeli de öyle benimdi ki o fotoğrafta dayanamadım ekranı öptüm.Hazal gülümseyip:
-kiyamam ben sana.ekranı öpecek kadar çok mu özledin Kuzeyi?
Çocuğu andıran şekilde kafamı salladim ve sessizce ağlamaya başladım. Hazal hemen boynuma sarılıp beni teselii etti.Hazal da olmasa teselii edecek kimsem yoktu. Bende Hazal a sarıldım ve ağlamaya devam ettim.birkaç dakika sonra Hazal gözlerimi silip:
-Annen ağladığını görmesin. Sil gözyaşlarını.dünyanın sonu değil. Böyle olması gerekiyormuş ne yapalım. Hem bak Ahmet sana çok iyi geliyor. Sana değer veren seninle ilgilenen biri haala var. Onların kıymetini bil. Gün gelir elimin tersi ile ittiklerine muhtaç kalirsin.yani seni bitiren biri yüzünden sana başlayan insanları kaybetme. Bekledigin beklediğini vermiyorsa beklentilerini beklemediklerine yönlendir.çünkü ne zaman ne olacağını bilmiyoruz.çünkü hayat daha bitmedi.çünkü haala seni düşünen ve değerini bilmen gereken inslaar var.ne olursa olsun ağlama. Tam mi canım?
-tamam

Tükenmeye Doğru Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin