T.D Bölüm 2

38 6 0
                                    

Böyle bir dünyada mutlu olmayı istiyoruz.Sanırım hepimiz çok hayalperestiz..

Saate baktım. Hava kararmak üzereydi.hemen kalkıp eve gittim.annemler üst katta oturan yengemgildeydi. Uzerimi değiştirip onlara çıktım. Tam oturma odasına ilk adımımı attığım anda enfes kokulari hissettim ve diğer adımımı atmamla birlikte masadaki börek tarzı şeyleri gördüm. Daha yeni yemeye baslayacaklarken kapıdan ben girmiştim. Birçoğunuzun şımdı içinden geçirdiği gıbı bende içimden kaynanam seviyormuş,deyip gulumsedim. Sevgilim yoktu fakat birden refleks olarak geçirmiştim ışte. Sonra bugünkü kadın; beni bi zamanlar deli divane seven çocuğun annesi aklıma geldi. Eğer o çocukla yada ismi ile hitap etmek gerekirse Emir ile olsaydım ve ilişkimiz yıllar boyu surseydi o kadın kaynanam olacaktı. Bunu düşününce hemen titredim ve "iyi ki olmamış "diye mirildanip sofraya oturdum.sofrada pişi de vardı ve en fazla iki tane yiyecek kadar pisiyi seven ben tam beş tane pişi yemistim.Yaninda cayimi yudumlarken ne kadar acıkmış olduğumu fark ettim.o an ne o kadın ne de diğer sorunlarımı düşündüm.Tek derdim karnimi doyurup sofradan kalkmakti. Akşam olunca haala eve gitmemistik. Diğer amcam ve babam da evinde bulunduğumuz amcamın evine gelmiş ve hep beraber oturup muhabbet etmiştik.daha doğrusu muhabbet etmişlerdi. Ben anayolu görünen balkona oturmuş, içli içli yoldan geçen arabalara bakıyordum.hepsi hızlı hızlı gidiyordu. Sahi bu kadar hızla nereye gidiyorlardı bu adamlar?Hayatta herkesin yetişmesi gereken ya işleri ya kaybetmek istemedikleri ve buna verdikleri emekleri vardı. Ve hayat,en değer verdiğin insan için kazandığın ihaleyi en değer verdiğin insana soyleyemeden o insanı toprağına alacak kadar acimasizdi çoğu zaman.gerçek aşklar sadece ölüm ile ayirabilirdi. Ve en önemlisi de herseyin acı bir sonu oluyordu.hayat boştu;kim ne derse desin..
Eve geçtikten sonra yarısında kaldığım kitabı okumaya başladım. Sırf adı için almıştım bu kitabı.çevremdeki çoğu kişinin bana söylediği lakap olduğu için merak uyandırmıştı bende.Gulsen Kilicaslan 'in "Deli"adlı eseriydi bu kitap. Ailesi yüzünden cok zorluk yasayan genç bir kızın kardeşi yüzünden deli bir adamla zorla evlenmesi ile başlayan harika bir kitapti. Hatta kızın hayatı benim hayatıma çok benzediği için romanın sonunu daha bir merak eder olmuştum. Yapacak hicbirseyim olmadığı için de gece yarılarına kadar okudum kitabı.Siz hiç bir kitap karakterine aşık oldunuz mu?Ben o kitapta oldum.Emre karakteri o kadar hoşuma gitmişti ki kitabı bırakıp uyumak için yatağıma yattığımda uyuyancaya kadar hiç görmediğim bir karakteri düşünerek uyudum.yazar kesinlikle kitabın hakkını vermişti. Sabah üst katta oturan amcamın kızı Mine 'in sesi ile uyandım. "Emine apla Emıne apla hadi uyan.bak kayfaltı hazır"diye başımda dikiliyordu. Gözümü açar açmaz onu görünce gulumseyip "tamam minnoşum hadi sen git geliyorum ben"demekle yetindim.Mine odadan çıktıktan sonra tavana bakıp düşünmeye başladım. Niye böyleydi herşey? Ailemle aram çok kötüydü. Aşırı kendi dönemleri düşüncesinde  oldukları için attığım her adım onlara batıp her gün sinir krizine sokuyorlardi beni.çok sinirli ama bir o kadar da sabırlı bir insan olduğum için bu olayları hep içime atıp yalnız kalacağım bir yere gidiyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.aile sorunları ile buymustum ben.ne zaman dışarı çıkmasam ve akşama kadar evde dursam mutlaka o günümü mahvedecek bir şey bulurlardı.bu yüzdendi belki de evden nefret ediyor olmam.Sahi hiç sevmezdim evi.yalnız kaldığım günler hariç tabi.annemler bazen ailecek bir yere gider tek başına kalırdım evde.bende bunu fırsat bilip hiç elime geçmeyen televizyon kumandasını alır, yüksek ses müzik açar ve kanepenin üstüne çıkıp ses yarışmasında- dinlediğim sesin kendi sesim olduğunu varsayarak- şarkı söylediğimi hayal ederdim.evi sevmemin tek sebebi buydu desem yalan olmazdı hatta.
Kendimi zorlayarak yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım.dün gece yüzümdeki makyaji silmeden uyumuştum."eğer bir kız makyajını silmeden yatıyorsa ya bunu unutacak kadar mutludur yada bunu umursamayack kadar mutsuz.."diyordu bir yazar.benim bunu unutacak kadar mutlu olmam kendi gözümde bu kadar olayın içinde imkansız bir şeydi. Kahvaltı bittikten sonra Mine evlerine çıktı.biz de annemle bayrama üç gün kaldığı için bayram temizliği yapmaya karar verdik.geç bile kalmıştık bu temizlik için. Üç gün önce bize gelen arkadaşım yanımda pisliginden dolayı evimizi kınamisti. E dolayısıyla da çok sinirim bozulmuştu bu duruma.annemle ikimiz bir başak burcu olarak aşırı titizdik. El ele verip beş saat sonra pırıl pırıl yapmıştık koca evi. Dolapların tozunu alırken sebebini bilmediğim bir şey canımı sıkıp durdu.kafamda uzulmem gereken o kadar çok şey vardı ki kendi kendime " hangisine üzülüyorum acaba" diye sormadan edemedim.temizlik bittikten sonra duş alıp kanepeye doğru uzandım.o kadar yorulmuştum ki omuzlarimi hissetmiyordum. Akşam yemeğinden sonra gene okuduğum kitabi elime alıp yatagima uzandiktan sonra okumaya başladım. Artık öyle bi heyecanlı yerindeydim ki hiç başımı kaldırmadan saatlerce okudum.bazı bölümlerde hıçkıra hıçkıra ağladım bazı yerlerde dayanamyip kahkaha attım.en sonunda mutlu bir sonla bitirdim kitabi.kendimi o kadar kaptırmışim ki okurken,kitap bittikten sonra oturup acaba şimdi ne yapıyorlardı r diye düşünüp durdum. Sonra kitap bitti diye ağlamaya başladım. Çok sevdiğim bir kitabi okuyup bitirince kendimi sevgilisinden terk edilen insanlar gibi hissediyordum. Gene öyle olmuştum. Bi şekilde kendimi toparlayip başka şeylerle ilgilenmeye başladım. Uyurken "keşke kitabın filmi çekilse "diye hayal ettim.defalarca izlerdim o filmi.aşık olduğum karakter Emre ve kendime çok yakın bulduğum Elif karakteri ni düşünerek bir geceyi daha dünde bıraktım. Ertesi sabah Mine 'in ablasi 'kalk abla'diye uyandırdı.O kadar uykum vardı ki hiç kalkmak istemedim.fakat uyandiktan sonra kolay kolay tekrar uyuma özelliğim yoktu.bu yüzden oflaya puflaya kalktım. Salona gidince kahvaltı için beni bekleyen annem ve iki arkadaşını gördüm. Yüzümü yikadiktan sorna yanlarına geçip hep beraber kahvalti ettik.daha sonra annemle aramda olan ufak bir tartışma arkadaşlarının da annemi savunmasıyla kocaman bir olaya dönüştü. Annem susuyor yandaşları konuşuyordu. Ikisi de o kadar zayıf noktamdan varmışlardı ki beni kendimi çok zor savunuyordum. Daha sonra bu ikiliye annem de eklenince sinirlenip sesimi yukselttim. Ne kadar saygısız gibi yorumlar yapsalar da hiçbirini duymuyor aksine küçücük genç kızın üç kişi üstüne geldikleri için onları gözümde küçültmeye çalışıp durmadan sebepsiz yere gülüyordum. Ben onların hayatlarını merak etmedigim için en ufak bir şey bilmiyordum ama onlar işsiz liklerinden olsa gerek her gün benim hakkımda bişey öğrenme cabasindaydilar.dolayısıyla onları vuracak mermim yoktu.bende en büyük silah susmak ve gulmektir diye düşünerek durmdan gülüyor ve en ufak bir şey dahi demiyordum.tamam haklı yanları da vardı ama kimse hatalarimi yüzüme vurarak beni o hatadan edemezdi. Biri kaba veya ukala şekilde bir şeyi yapma derse o şeyi sırf o kişi o şekilde bunu istedi diye bir daha yapmamaya karar vermiş bile olsam inadına daha çok yapardım.dikkafali biriydim.bu huyum yüzünden kaç kişi gitmişti hayatımdan ve hiçbiri umurumda dahi değildi. Hanfendiler(!) ne kadar belli etmeseler bile deli gibi sinirlenip içlerinden kin güdüp duruyorlardı bana.Ben insanları tanıyordum ve bunu her hallerinden görüyordum. Ikisi,arasında beni kaş göz işareti yaptığı sırada kapı zili çaldı ve ikisi de sert bi şekilde suratıma bakıp çocuklar evde tek başındaydı bahanesiyle evden çıktılar.gelen yan komsuydu annemle bir şey konuşmak için zile basmıştı.o sırada iki kadının da kapıdan çıkarken aralarında yaptıkları dedikoduları duyabiliyordum. Hçbiri nin ne hakkımda söyledikleri ne de yüzüme hakaretle söyledikleri hatalar umrumda bile değildi. Ben onlara günaydın bile dememisken onlar bana annemin lafını kesip bütün şikayetlerini söylemişlerdi. Bütün şikayetleri de aileme davranislarimla ilgiliydi. Annemin arkadaşı olmaları benim ailem ile olan sorunlarima burunlarını sokma hakkını vermiyordu.annem ikisinin de çocuğunu kendi büyüttüğü için annemei bana savunarak aklı sıra ona iyilik yaptıklarını sanıyordu. Dört gün sonraki doğum günü planimi bile kendi aralarında bana sormadan hazirlamislardi ve plan,altın günün bir eşiydi resmen.gerçekten cekilmezdi bu kadınlar resmen tuz olmuşlardı hayatıma. Evden gidince onları tersledigim için annemle de tartismami bitirdikten sonra yatagima uzanıp sessiz sessiz ağlamaya başladım. Şu zamana dek kimse herhangi bir olayda arkamda durmamış hep kendi savunmamla birden fazla kişiye karşı ayakta kalmıştım. Böylesi alıngan herşeyi herşeyi takan biri olarak onalrin ağızlarından çıkan kırıcı laflara ve tek başıma olmama rağmen dimdik durabilmek benim için apayrı bir zorluk olmuştu.
A

yakta kalmayı becerebilmek ve yanında biri varken tirnaginla elindeki etleri sıkarak ağlamamani sağlamak..belki de güçlü bir kızdım; kim ne derse desin. .

Tükenmeye Doğru Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin