TD. Bölüm 5

19 2 0
                                    

İnsanlar da değişir;
Mevsimler gibi..

Sabah,kahvaltıya annemin dayısı geldiği için yine erkenden kalkmak  zorunda kaldım.kahvaltıdan sonra büyük dayım fazla durmdan hemen kalkıp vedalstiktan sonra gitti. Çok sıkıcı bir güne benziyordu bugün. Babam ışe gittikten sonra ayşenur aradı.
-kanka nasilsin napiyrosun
-iyiyim kanka.Babam ışe gitti biraz önce. Evi falan toparliyorum.noldu sen bu saatte aramazdin?
-bugün erken uyandım. Içimden bir ses bugün un iğrenç olacağını soyeldi. Zaten uyanır uyanmaz durduk yere canım sıkılmaya başladı. Neden bende anlamadım. Eğer sorun olmazsa kahvaltıya bize gel diye aradım.bizimkiler işe gitti.beraber çay demler bir iki bişey yapar ederiz.
-hm.olabilir aslında.
Babamın evde olmadığı zamanlar annem benle daha çok uğraşır ve her animiz problemli geçerdi genelde.gezmeyip evde duracagimiz için fazla sorun etmeyeceğini düşünüp geleceğimi söyledim hemen.Evi toparaldiktan sorna hazırlanmaya başladım. Annem yanıma odama kıyafet koymaya gelince beni gördü:
-hayırdır bugün kimin doğum günü de susleniyrosun böyle
-kimsenin doğum günü değil.ben de suslenmiyroum
-bana haber vermeden biriyle bulusacaksin herhalde yine.erkek arakasinla falandir herhalde
-ne zaman bişey için izin istesem gönülsüz tamam diyorsun o da uetemzis gibi burnumdan getiriyorsun. Ayrıca aysenurgile gidicem ve evleri beş dakikalık yol. Uzak falan da değil hemen gidip geleceğim bir mesafe.dert etme sen.fazla durmam
-erkek mi cagirdniz kahvaltıya?boyle erken gittiğine göre?saçlarını falan da preslemissin. Kaç tane erkek geliyor soylesene
Annem gayet ciddi ama sakince söylüyordu bunlari. Çileden cikasi olmuştum. Dayanamayıp sesimi yukselttim gene:
-biraz önce aradı beni.kahvaltıya çağırdı. Hicbir ekrek gelemeyecek. Biz oturdugumuz eve erkek sokacak orospular değiliz. Lütfen düzgün konuş artık benimle lütfen!
-askılı giymissin gene.o kollar o dar yırtık pantolonlar ekrek olmasa neden giyesin ha?
Anneme cevap vermeden kapıyı vurmamla hizlica çıktım evden.fakat sinirle çıktığım için anahtarimi almayı  unutmuştum.yapacak bişey yoktu.apartman kapısından çıkınca ayşenur a mesaj attım"ac kapıyı" diye.Bes dakika sonra onlardaydim.sarilip selamlastiktan sonra biraz dinlendim.sorna beraber mutfağa geçip patates kizartmasi ve çay yaptık.sofrayi da kurduktan sonra yemeye başladık.benim suratim asık ti.ayşenur bunu fark eder etmez hemen sordu:
-ne oldu sana?
-hiç
-ağzına kürekle vururum senin. Birseyin olduğunu biliyorum ışte. Ben yabancı miyim neden anlatmiyorsun
-annem..
-gene ne oldu
-her zamanki şeyler ışte
-ah teyze ah.ne istiyor bu kadın senden yaa?ne seninle zoru
- bi bilsem..
-kahvaltini et. Aklına getirme.bu günlerde geçer görürürsün. Lütfen bak,üzülme
-tamam
-eminee??
-ne yaa
- surat?
-al ışte gülüyorum,deyip yapmacık bir tebessüm ettim
-terlik firlatirim sana.düzgün gül bi
-tamam.
Hiçbirşey olamamis gibi gulumsemistim.ayşenur o kadar arkadaşı varken konusmamla onu guldurup birlikte çok güzel vakitler geçirdiğimiz için beni çağırmıştı.o andan itibaren  bütün dertlerimi kapı dışarı etmiş kendimi ona vermiştim. Ben onu o da beni güldürdü en çok. Hatta hiç unutmam,8.sınıftayken bi keresinde ayşenur ile beraber oturuyroduk.canımız çok sikilmsti. Sonra can sıkıntısından gülmeye başladık. Benim guslugumu görünce o daha çok gülüyor ben de onun güldüğümü görünce biraz daha çok gülüyordum. Bunu fark eden matematik hocası o günden sonra bize seslenecegi zaman"iki deli" diyerek sesleniyordu. O kadar çılgınlık yapmıştık ki okulda sanki ikimiz de erkek cocuguyduk. Kahvaltı bittikten sonra ikimiz de sofrayi kaldırıp aysenurun odasına geçtik. Biraz sohbet ettikten sonra ikimiz de telefona gomulduk.birbirimize instagramdan komik videolar görüp atıyor bi videonun hakkında bin cümle kurup ardından kahakahalr atıyorduk.ikindi ezanina kadar onlarda durmustum. Annemin arayıp "eve gel artık " demesiyle eve gittim...
Iki gün sonra okulların açıldığı gün geldi.sabahın köründe kalkıp uykusuz uyskuz hazırlandım.ayşenur la haberlesip okula beraber gittik. Okula gitmek için hiçbir heyecanım yoktu. Çünkü bizim okuldan samimi olduğum kimse yoktu benim. Hep tek takilirdim.yanıma biri gelse bile ben istemezdim.Neden bilmiyorum ama sevilmezdim sinifimda. Aysneur la müdürün konuşması için beklenen sıraya gittik. Önüne gelen aysneur u görür görmez koşa koşa yanına gelip sariliyordu. Aynı sırada ben de vardım ama kimse görüp de bi selam bile vermiyordu. "Aman"dedim kendi kendime ve umarsizca kafamı salladim.müdür en son olarak 9. Ve bölümleri ayrılan 11.sınıfların kişilerinin yerlerini açıkladı. Ben 11/D deydim. Ayşenur ve Esra ise 11/B deydiler. Esra benim 9 ve 10. Sınıflarda yıl boyunca beraber oturduğumuz sıra arkadaşımdı.bi zamanlar yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi fakat beni gördüğü halde o da selam vermemişti. Ve de ayşenur yanimdayken yanımıza gelip sadece aysenura sarılıp konuşmuştu. Yüzüne hiç bişey söylemden dik dik baktığım halde bi kere bile selam,dememisti. Hadi diğer sınıfı anladım da sen neden böyleydi n yaa?! Fakat yaz boyunca bi kere bile aramamisti beni.oysa diğer geçen yazlarda her gün arayıp dururdu.kendi bilir deyip, sustum. Müdür siniflariniza geçebilirsiniz , dedikten sonra bulduğum kalabalıkla beraber merdivenlerden çıkmaya başladım. 11/D yi bulduktan sonra yavaşça içeri girdim.daha yarısı yoktu sınıfın. Orta gurubun ikinci sırasına bir kızla beraber oturduktan sonra hocanın gelmesini bekleme başladım. Bi yandan da sınıfı inceliyordum. Küçük ama tatlı bir sinifti. Ben imam hatip lisesinde okuduğum için bizim okulda genelde sınıflar kız erkek ayrı sınıflar olurdu. Kapıdan giren erkek topluluğunu görünce karma sınıf olduğunu anladım. Olsun,dedim.belki daha iyidir böyle olması.ilk dersimiz dışarda müdür yüzünden geçmişti. Ikinci dersimiz matematik ti.9.sınıfta matematige giren hocamız geldi ve ayağa kalkıp oturduktan sonra kurallrini anlatıp konuşmaya başladı. Öğle arası geldikten sonra hemen şerife yı arayıp buluştuk. Emir dün beni aramıştı. "Yarın mutlaka gel bulusmamiz lazım"deyip oldukça beni terslemisti.gecen gün neler dedigini hatırlayıp dün bunları demesine anlam verememistim.tek başıma gitmeye çekinip şerife ile gidecektim. Fakat iki saat boyunca orda burda beklediğim halde aramamisti beni.boşu boşuna beklemistik. En sonunda birinden mesaj hakkı bulup daha fazla beklenemeyeceğimi söyledim ve şerife ile benim okuluma gittik.müdür yardimcisidnan devlet kitaplarını alıp çıktık. Elim baya agirlasmisti.ayaklarımın eve kadar gidecek dermani yoktu.şerife cebinden para çıkartıp zorla elime sıkıştırdı. Otobüse binip evr gitmemi ısrar edip beni otobüse binidir  bindirmez evine gitti.Otobüse binince çok garip oldum. Aylardır binmiyordum bu tasita. Hemen boş bir cam kenarina geçip oturdum. Otobüs yavaş yavaş gittiği için camdan herşeyi net bi şekilde görebiliyordum.bi  süre sinir Emir in annesinin çalıştığı yerin önünden geçtik. Annesi oradaydı.göz göze gelmemek için hemen kafamı çevirip başka tarafa baktım. Orayı az da olsa geçtikten sonra tekrar arkama dönüp kadının bnei görüp gormemesini anlamak istedim.arkamı dönüp bakınca bir an göz göze geldik.fakat uzakta olduğu için beni fark edemez diye düşünüp rahatladım.ellerini belinin kenarına yumruk şekilde koyup sinir bozucu şekilde gülerek bana bakıyordu. Bi an beni fark ettiğini düşündüm. Belki de fark etmişti. Ona baktığımı anlayıp otobüsün arkasından öyle duruyordu. Off gene bu kadın takılmıştı kafama.Hemen önüme dönüp eve gelmeyi bekledim.kafamda haala takiliydi. Sahiden benim olduğumu anlamış mıydı acaba?ama otobüs bu güneşten nasıl fark edecek ki?ya bi şekilde fark ettiyse?eve geldim.hemen odama gecip uzerimi değiştirdim.iki tane defter lazımdı yarın için. Sifonyerin üstünden para alıp evin önündeki kirtasiyeye inip aldim.Eve geldikten sonra yemeğimi yiyip erken kalkmam için yatagima geçtim  fakat o kadın yine takılmıştı aklıma.emir in benle konuşmak istemediğini o sözlerle ifade ettikten sonra şerife yi arayıp bulusmamizi soylemsi de neydi?annesinin benle derdi neydi peki? Offf..
Zar zor da olsa uyudum o gece.sabah yine erkenden kalkıp elimi yüzümü yikadim.okul uniformalarini giyip rimelimi sürdüm. Annem"kahvaltı et"diye seslenmesine aldırmadan evden çıktım. Ayşenur ile her sabah buluştuğumuz yerde buluşup yürümeye başladık.
-gunaydin
-gunaydin
-naber nasıl gidiyor
-iyi emosum yaa ne olsun ışte senin nasil gidiyor
-aynı walla
Beş dakika sonra okula girmiştik.ikimizin sınıfı farklı olduğu için görüşürüz diyerek kendi siniflarimiza ayrıldık. Ilk ders tarihti. Hiç sevmezdim tarih dersini  ama hocayı sevdiğim için anlamasam da dediklerini saygımdan dinledim.fakat öyle uykum vardi ki soyledigi her bir cümle masal gibi geliyordu. Çok geçmeden sıraya başımı koyup uyuyakaldim.son ders bittikten  sonra ayşenur un sorumluluk sınavı vardı.yarım saat boyunca onu bekledim.ayşenur da çıktıktan sonra konuşa konuşa eve gittik :
-okul nasıl geçti
-nasıl olsun yaa normal ışte senin -benim de normal walla
-bu seneki 9'larin boyu ne kadar kısa sen de fark ettin mi?hepsi birinci sınıf gibi(gülerek )
-aynen yaaa fark ettim. Bugün birisi bana "abla sen kaçıncı sinifsin" diye sordu. Ilk defa bizim okuldan biri abla deyince şaşkın şaşkın baktim kızın yüzüne.
-ha bi de kız?  Kisalar misalar ama çok pis egolular bak küçücük boylariyla at gibi küfür  yapıyorlar.bizim sınıftaki kızın biri bi tane kıza çarpmış bugün. Arkadaş dikkat etsene yaa demiş kız sanane lan asıl sen dikkat et  amk kızı diye cevap vermiş. Arkadaş durur mu? kıza vurmuş hemen.kız dayak yedikçe daha çok küfür etmiş.en sonunda kafasına vurulan yumruk çok acitmis olsa gerek ağlayarak sınıfına çıkmış. Allah tan bi hoca falan görmemiş.
-hadi yaa! Vay edepsizler vay.daha bacak kadar boylariyla artistlik tasliyorlar.haala 8.sinif gıbı saniyorlar ama yakında kimin kime   nasıl davranması gerekir öğrenirler. Biz 9.siniftayken ben 11.e giden bi kızla kantinde sıra tartışması yapmıştım. Iki üç kişi o günden sonra bana bi ters ters bakmaya başladı.
-öğrenirler yakında merak etme,dedi gülerek. Daha sonra görüşürüz deyip evine geçmek için yolun karşısına geçti. Bende ordan dümdüz gidip evime ulaştım. Akşam olunca caydan sonra annem ve babamla yürüyerek kırtasiye alışverişine gittik.birkaç defter ve iki tane kalem aldım.eve geldikten sorna odama geçip odevimi yaptım. Biraz da tekrar yaptıktan sonra oturma odasına geçtim. Herkes uyumustu. Televizyon açıp oturdum koltuğa. Bir diziyi izlerken uyuyakalmisim. Sabah babamın sesiyle uyandım.hemen odama gidip hazirlandim. Hicbirsey yemeden babamin verdiği harçlıkla acele edip çıktım evden.ayşenur gitmiş olmalıydı çünkü ben baya geç kalmıştım. Okula gittiğimde müdür konuşması yüzünden olsa gerek yeni cikiliyordu sınıflara.okul maratonu böyle devam ediyordu. Her sabah okula söylene söylene yatagimdan kalkıyor ilk iki ders kafamı sıraya koyup uyuyor diğer dersler de seneye ygs nın olduğunu hatırlayıp kendimi derslere veriyordum. Kafamda taktigim o kadar şey vardı ki kendimi hocaya verirken dolu bir çuvalı sürükleye sürükleye bi yere bırakıyor gibi hissediyordum. Yani o kadar yükü bi kenara bırakıp kendimi başka bir şeye verirken oldukça zorlaniyordum. Cuma günü gelince yine aynı şekilde okula gittim. Üçüncü ders dil anlatimdi. Hoca bizden bir dahaki dersimize hikaye yazmamizi istemişti.son dersimiz ingilizceydi ama boştu. Nöbetçi öğretmen gelip yoklamayi aldıktan sonra sessiz durmamizi söyleyip gitti.sınıfın yarısı konuşuyor yarısı kitap okuyor yarısı başını sıraya koymuş uyuyordu. Kafamı arkaya çevirip sınıftaki birkaç kişiyi eleştirmeye başladım içimden. Bazı kızlar ve bazı erkekleri egolarindan goremiyordum. Herkes gibi haalleriyle  Öyle mükemmel sanıyorlardı ki kendilerini onlara baktıkça yüzümü buruşturup tiksiniyordum.insanlar bu kadar sevmemeliydi kendini.sonuçta herkesin bir karakteri vardı ve herkes neyse onu yansitirdi. "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol"demiyor muydu Hazreti Mevlana?Allah peygamberler dışında tüm insanları eşit yaratmıştı. Peki ya niye bu kadar uğraşıyordu bu insanlar?zengin de olsan fakir de olsan;insanın nasıl göründüğü,ne olduğunu olduğunu asla değiştirmez.bunu anlayamiyordu böyle insanlar.hepsi biribirine sahip olduğu seylerle artistlik  taşlama cabasindaydi.oysa Allah herkese vermişti yeteneği. Varlıklı  olanın huzuru olmazdı fakir olanın parası.zenginlikle hava atanların huzuru iki kağıt parçasına bağlıydı. Fakirler huzurlu olmayı bilirdi. Esas huzur parasiz olurdu zaten.huzur  alinmazdi.huzur dua ile,namaz ile olurdu.kibirli insanın gerçekten huzurlu olması çok zordu.bu düşüncelerim ön caprazimda oturan  hazal in "emine okul çıkışı ders çalışalım mi?"diye seslenmesiyle son buldu.hazal sınıfın en çalışkan kızıydı.o da kimse ile anlasamazdi fakat beni çok severdi.kendimi derslere vermeliydim.onunla calismamin çok yararlı olacağını  düşünüp cevap verdim:
-çalışalım
O oturduğu sırada önüne döndükten sonra bende ne yapsam diye düşünüp dil anlatım ödevini yapmak için cantamdan bi defter çıkardım. Rastgele bi sayfa açıp hikaye yazmaya başladım..

Tükenmeye Doğru Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin