IX - LAUREN

114 9 1
                                    

İlk kılıç dövüş dersimi aldıktan sonra, James arenaya geldi ve eğer istersem onunla pegasuslara bakmaya gidebileceğimi söyledi. Ben de kabul ettim.

Birlikte ahırlara giderken hiç konuşmadı. Ben de yandan yandan ona bakıyordum. Hala o okuldaki çocuktu. Sevimli, nazik, yakışıklı ve çekici.

Demek bugüne kadar Fred'le beraber uzaktan uzağa beni takip ediyormuş. Bense adımı bile bilmediğini sanıyordum.

Melez olmak bana hala saçma gelse de onunla bir ortak noktamız olduğu için sevinmiyor değilim. Onunla aynı kamptayız, birlikte vakit geçirebiliyoruz ve bana karşı oldukça ilgili. Belki de sadece ben buraya alışana dek benimle ilgilenecek.

Ahırların kapısına geldiğimizde, James elini cebine attı ve bir avuç küp şeker çıkarttı.

"Leziz," dedim. "Bu atlar çok şanslı."

James şekerlerin birkaç tanesini bana verdi.

Kapıdan içeri girdiğimizde hemen hemen on tane kabin olduğunu gördüm. Hepsi de doluydu.

"Seni özel biriyle tanıştıracağım," dedi James ve ortadaki kabinlerden birine yürüyüp siyah bir atın önünde durdu.

"Merhaba Karakorsan," dedi James atın burnunu okşayarak. "Şeker ister misin?"

At tabiki de şapşal der gibi kişnedi. Ya da bana öyle geldi.

James elini ata doğru uzattı. At da elindeki bütün şekerleri mideye indirdi.

"Merhaba," dedim ata. "Adım Lauren."

"Karakorsan," dedi James. "Percy'nin pegasusu."

"Percy'nin mi?"

"Evet," dedi. "Normalde kimsenin binmesine izin vermez. Lucy de onu sinirlendirmek için arada Karakorsan'ı kaçırır. Onun dışında bazen bana izin verir. Keyfi yerindeyse eğer."

"Çok güzel," dedim Karakorsan'ın burnunu okşayarak.

Ne sandın? der gibi kişnedi at.

"Onu dışarı çıkaramaz mıyız?" diye sordum. "Kanatlarını görmek istiyorum."

"Bence önce sahibinden izin almalıyız," dedi arkamızdan bir ses.

Arkamı döndüğümde Lucy ve Lexina denen diğer kız ahırın kapısında bize bakıyorlardı.

"Percy'den mi?" diye sordum.

"Benden." Lucy Karakorsan'ın yanına geldi. "N'aber dostum?"

At kişnedi ve burnunu Lucy'nin eline sürttü.

"Ben de iyiyim. Hazır mısın bakalım?"

At tekrar kişnedi.

"Ben de. Hadi bakalım."

Lucy kabinin kapısını açtı ve Karakorsan dışarı çıktı.

Simsiyahtı. Kanatları da kocamandı. Onları açtı ve ahırın içinde şöyle bir salladı. Çıkan rüzgardan saçların yüzümün önüne geldi.

"Bayağı havalı," dedim.

"Öyledir," dedi Lucy. "Bu arada, Lexina'yla tanışmış mıydın? Demeter'in kızı. En yakın arkadaşımdır. Aynı zamanda kuzenim."

Başımla selamladım. O da aynı şekilde karşılık verdi.

At kafasını kaldırdı ve sevinçle kişnedi.

"Bence de," dedi Lucy.

"Sen, onunla konuşabiliyor musun?" diye sordum.

"Tabii ki," dedi Lucy. "Atları babam Poseidon yaratmıştır. Onun kutsal hayvanıdır. Bu yüzden bütün Poseidon çocukları atlarla konuşabilir."

MELEZ BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin