3. Bölüm: Tanışma

51 11 0
                                    

Tamam kabul burası baya zorlu bir yer. Ama bende buraya alışveriş çekilişiyle gelmedim. Uzay mühendisliği okudum. Evet para yok. Ama seviyorum. Bir gün yapabileceğimi de biliyordum. O lisedeki fizik hocama inat. Kötü olan kimyama inat okudum. Ve şuan burada olanda benim. Kim ne derse desin sonunda başaracagimi biliyordum. Ve buradayım. Belki biraz terli olabilirim miğdem bulanıyor olabilir. Ama buraya bayıldım, sanki hep buraya aitmişim gibi hissediyorum. O uzaya gidecek kafilede olmak için elimden gelen herşeyi yapmaya hazırım.
İlk ay gayet iyiydi adaptasyon ve uyum notlarım herkezden iyiydi. Bu hafta yerçekimsiz ortamda çalışmalara başlayacaktık. Bunu gerçekten denemek için can atıyordum. Ağlayamadığın bir yer. Düşüncesi bile güzel. Küçüklüğümde tavana asılıp sanki uçuyormuşum gibi yaparken kafamı duvara vurduğum günler geldi aklıma. İstemsizce güldüm. Byanca yanıma geldi. Onunla başından beri çok iyi anlaşmıştık. Memleketi İtalyaydı. Biraz konuştuk. Birlikte eğitim alanına gittik. Önce oda gibi bir yere girip uzunca bir koridor ilarledik. Belirli aralıklarla koyulmuş kırmızı alarm ışıkları vardı. Ama neyseki onlar değil normal beyaz ışıklar yanıyordu. Büyük bir kapıdan içeri girdik. Odada bir sürü renkli tuş vardı. Birde dev bir cam fanus. Üzerimizde ki fazlalıkları çıkartıp içine girmeye hazırlandık. İçeri atlamamız söylendi odanızın kapısından dışarı atladığınızı düşünün. O kadar komik göründüm. Ama yere yapışmadık. Yerden ayagımla kendimi ittim. Uçmak. O anki mutlulugumu tarif edemezdim. Grupla komiklikler yaparak kahkahalar atıyorduk. Çok güzel anlardı. Daha sonra yemeğe gittik. Yemekler ihtiyacımıza göre hazırlanıyordu. Bu da hoşuma giden bir şeydi tabi. Masaya otuturdugumda kafamın dibinde bir tepsi daha olduğunu farkettim.
- Acaba buraya oturmamda bir sakınca varmı ?
Nazik bir çocuğa benziyordu. Sarışın kısmen uzun saçları vardı. Birde yeşile çalan gözleri.
- Tâbi. Dedim
- Ben Ejnar.
- Memnun oldum.
Yemek yerken konuşmayı sevmiyordum.
- Ee ? Dedi
Ne ee si bakışı attım.
- Sen adını söylemeyecekmisin ?
- He Merve ben
- Adın ne değişikmiş.
- Yok bizim orda normaldir. Asıl senin adını daha önce duymamıştım.
- Yerel bir isimdir.
İçimden "Memleket nere hemşerim?" diyesim geldi.
- Nerelisin? demekle yetindim
- Danimarka. Peki sen?
- Türkiye
- Daha önce gitmiştim.
- Neresine?
- Turla gelmiştik.
- Hmm
- Pek konuşkan biri degilsin galiba.
- Yoo aslında beni tanıyanlar tam aksini söyler.
- Ben rahatsızlık verdim sanırım kalksam iyi olur.
- Lütfen otur. Seninle alakası yok. Yemek yerken konuşmayı pek sevmem. Ee kendinden bahsetsene biraz.
23 yaşındaymış adının anlamı savaşçı demekmiş. Buraya bir ay geç gelmesinin nedeni özel bir çalışmada olmasıymış. B grubuna girecekmiş. Miş miş miş. Ama çocuk iyi biri yani. En azından samimi ve içten.
Sabah biraz geç uyandım. Dinlenmeye ihtiyacım vardı. Hava sıcaktı. Giydigimiz kıyafetler en fazla 2 renk barındırıyordu. Mavi ve beyaz. Yatağımdan çıkmaya hazırlanırken saatin 9,30 olduğunu farkettim. Çalışmalar 11 de başlayacaktı. Odamda pembe bir masa vardı. Üstüne kalın uçlu kalemlerle birşeyler yazmıştım. Bana ülkemi hatırlatan. Bu masada oturmaya pek fırsatım olmamıştı. Üstüne yığılmış birkaç kitap vardı. Birde kalemlik. İçinde yer çekimsiz ortamda kullanılmak üzere birkaç kalem vardı. Alışmam gerekiyordu. Farklı olan herşeye. Yuvarlak bir camım vardı yatağımı bu pencerenin önüne çekmiştim. Kahvemi ve kitaplarımı alıp yatağa geçer teorik olan bilgileri burada çalışırdım. Yataktan kalkıp duşa yürümeye başladım. Gözüme resimler çarptı. Bizimkileri baya özlemiştim. Tuba. Reyhan. Yasemin. Ben. Sakin oturaklı ve olgun Tuğbayı anlatan en güzel 3 kelime. Mantıklı düşünürdü en berbat durumda bile. Reyhan hareketli utangaç ama çok eğlenceli biridir. Yakınsanız acayip eğlenceli zaman geçirirsiniz. Elinde kitap olan sakar bir kıvırcık kız görürseniz adı Yasemindir. Hepimiz hayallerimizin peşinden gittik. Başardık. Bu resimde 6 yıl önce lisedeki halimiz vardı. Ne kadarda değişmişti herşey. Tuğba o her hayalinde olan çocuğuyla oyunlar oynuyordur şimdi diye düşündüm davaları iyi gidiyordur umarim dedim. Yasemin amfidedir. Elinde yine bir kitapla. Reyhan hevesle yeni sezona elbiseleri çiziyordur. Zaman çok acayip bir şey bir bakmışsın sana az önce kadar yakın gelen şeylerin üstünden yıllar geçmiş.

YüzgeçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin