12. Bölüm: Seçim

8 4 0
                                    

Küçüklüğüm. Büyüklüğüm. Her sırrımın daimi bekçisi. Bir keresinde yerde para bulmuştu. Arabanın altında. Üstü pislenmesin diye bana söylemişti. Ben almıştım. Sonra onunla cips falan almıştık Efe'ye. Bir keresinde baktığı kızı tavlamak için birlikte 25 kilometre bisiklet sürmüştük. Birlikte binmistik gondola. Ben onun omzuna kafamı yaslayıp ağlamıştım. Ben onun kulağına komik espiriler fısıldayıp dünyanın en ciddi ortamında onu güldürmüştüm bir keresinde. Ben onunla hayellerim üzerine yemin etmiştim. Bana her gün yarın düzene başlayacağını söylerdi usanmadan lisedeyken. Ben onunla güldüm hep. Ben onunla hayal kurdum hep. Ben kardeş dedim ona. Safkan Kardeşlerdik biz. Şimdi gidersen ne sen tam kalırsın ne ben. Gitme be olum. Sen benim canımsın. Sen benim  çocukluğumsun. Sen benim her şeyimsin be. Naparım ben? Çok bencilsin. Gel tamamı geri. İstediğini de bana. Kızan en adi. Bana Embesil de, mal de ne dersen de. Kızmam sana ben. Sen bana ben varım kanka demiştin. Biz bize yeterdik. Minderden ev yapalımmı yine? Ama gitme sakın. Sen gidersen ben kalamam çünkü. Biz senle yaz günü esen rüzgar gibiydik kanka. Biz seninle George la Michael gibiydik. Biz seninle kanka, sonsuz kalleşliğin içindeki ufacık bir mucizeydik. Şimdi korkuyorum ben. Ya gidersen. Ya ben Sen'siz kalırsam. Dünyanın en kötü kavramı Sen'sizlık be kanka. Bunu bana sakın yapma.

  Oturduğum yerde hıçkırarak ağlamaya başladım. Bağırıyordum. Sesimin izin verdiği kadar bağırıyordum. Ağlıyordum ve yine bağırıyordum. Çok korkuyordum çok ama çok. Beş dakika sonra kapı çaldı. Oraya gidecek halim yoktu. Sadece ama sadece ağlamak istiyordum. Ve bağırmak. Çünkü canım yanıyordu. Kapıdaki "Merve" diyerek kapıyı yumrukluyordu. Açamadım. Biraz sonra kapı kırıldı. Hank içeriye daldı. Kafami koltuktan kaldırdı. Ben hala ağlıyordum. Gözleriyle gözlerimin içine bakarak:
- Bana bak. Geçicek tamammı. Ben burdayım.
Hala ağlamaya devam ediyordum. Hank umurumda değildi. Bağırdı:
- MERVE!!! İyisin tamammı ben burdayım. Sakin ol. Nefes al.
Var gücümle ona sarıldım. Birinin yanımda olmasını en çok istediğim andı. Onun omzunda ağladım bütün gece. Hank hiç bıkmadan durdu yanımda. Çok az konuştu. Birşey sormadı. Sadece benim yanımda oldu. Bana sarıldı. Artık gözyaşlarım tükenmeye başlayınca uyku çok ağır bastı. Hank'in dizilerinde uyurken eliyle saçımı okşadığını hissedebiliyordum. Ancak tek hissettiğim duygu; çaresizlikti. İnsan çok acizdi.

Bir kabus ile yerimden sıçradım. Hank de uyuyakalmış olacak ki benim sıçramamla birlikte uyandı. Hafif bir gülümseme belirdi yüzünde.

- Nasılsın?

Bütün düşünceler yeniden zihnime doldu. Gözümden yaşlar dökülmeye başlayınca Hank bana sarıldı. Bende ona.

- Anlatmak istermisin?

- Benim burdan gitmem lazım.

- Ne? Nereye?

- Endonezya'ya

- Orda napıcaksın

- Gitmem lazım Hank.

Kendi kendime "Hepsi benim yüzümden." diye fısıldadım. Göz yaşlarımı silip ayağa kalktım. Hank o anda ne yapacağımı merak edip beni izliyordu. Ben ise Bay Flores'ın yolunu tuttum.

İçeriye girdiğimde Bay Flores gözlerini büyütüp bana baktı. İçeride bu bizi sürekli not eden adamlarla sanırım toplantı yapıyordu. Gerçekten çok kötü haldeydim.

- Bay Flores sizden izin istemek için geldim. ( Ona bütün olanları anlattım.)

- Ah tatlım çok isterdim ancak senin çok fazla izin yaptığını göz önünde bulundurmak zorundayım.

- Bakın o benim kardeşim. Gitmem lazım. Lütfen. Bir daha hiç izin yapmam. Sizden te..

- Sanırım bu kadar yeterli. İzin falan yok çıkabilirsin Merve.

- Gideceğimi biliyorsunuz değil mi?

- Böyle bir şey yaparsan bir daha buraya geri giremezsin. Uzayı ancak o süslü, uçuk, çok anlattığın, hayallerinde görürsün.

- UZAY SENİN GİBİLERİN LÜTFUNDAN ÇOK DAHA GÜZEL. ANCAK BEN HAYALLERİMLE HER DAİM ONUNUM. SENİN GİBİLER BENİM GİBİLERİ ORAYA GÖTÜRMEK İÇİN ÇOK ACİZLER.

Döndüm ve kapıyı ardımdan çarptım.

Önümda 2 yol vardı. Ya burada kalacaktım. Ya da kardeşimin yardımına koşacaktım. Tabiki ikinci yolu seçtim. Çünkü ben ona boşuna kardeş demedim.

YüzgeçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin