10. Bölüm: Mücadele ve Korku

23 4 3
                                    

Çalış çalış ve yine çalış. Ama sonunda olacakları düşününce içimde kelebekler uçuşuyor. Her şey tatlı geliyor. Bunları bana yaptırmalarının, öğretmenlerinin sebebi beni oraya göndermek. Hayallerime kavuşturmak. Düşünüyorum da burada olacağımı düşünmek bile benim için çok uzak bir hayaldi. Hele burada yaşadığım hisleri yaşayacağım, püf çok çok zordu.
Düşüncelerimden kurtulup yıldızlara baktım uzun uzun. Ejnar yanımda, üzerimde sonsuzluk... Gözlerimi dikmiş bana göz kırpan mükemmelliği izliyorum. Sonra evimi düşünüyorum. Balkonumdan baktığımda gördüğüm gökyüzü geliyor aklıma. İnsanlar çok aptal diyorum. Gerçekten çok aptal. Şu güzelliği birkaç ampul yakarak mahvediyorlar. Gerçi bunu karanlıkta uyuyamayan biri söylüyor. Neyse. Madem astronotum size biraz bilgi veriyim. Gözlerimin önündeki galaksiyi izlemeye bayılıyorum. Bize en yakın galaksi. Andromeda. Ben şeklini bir yarığa benzetiyorum. Benziyor bence. Yani buradan bakınca. Normalde bizimki gibi şekli. Yıldızları, o kırmızılıkları, bütün asaleti ile bir galaksi. En sevdiğim galaksi. En sevdiklerimden laf açmışken devam edeyim. En sevdiğim gezegen Mars. Jüpitere de bayılırım. En sevdiğim astronot Neil Armstrong. En sevdiğim uydu Ay. Ay'a bayılıyorum. İzlemeye bayılıyorum. Şu an farkettimde ben uzayda olan her şeye bayılıyorum. Bu teze göre Dünya'ya ve hatta kendime de bayılıyorum. Evet bayılıyorum kendime. En sevdiğim eşyam teleskopum. İlk teleskopumu staj maaşımla almıştım. Orta halli bir şeydi. Ama benim işimi gayet iyi görüyordu. 17 yasında falandım. Bide manevi hediyelerle bayılıyorum. Maddi değil. Onat ise tam tersi. Manevi bir hediye yap yüzüne bile bakmaz. Hediyesini bir ay önceden kendi seçer. Efe yine benim gibi maneviyatı daha ön plandadır. Off çok özledim be onları. Hele şimdi inanamayacağınız kadar çok.

Bir yıldız kaydı. Aslında bunu çoğu insan biliyordur. Yıldızlar kaymaz. Onlar eşşek kadar büyük nasıl kaysın. Atmosfere giren bir gök taşının yanması sonucu ortaya çıkan görüntüye yıldız kaydı diyoruz. Yani benim canlarımın kaydığı falan yok. Bir dilek tuttum. İleride gerçek olmasını umdum. Düşünceler ile kapattım gözlerimi. Derin bir soluk al ve bırak. Gözlerini kapat ve uykuya dal...

Gözlerimi açtığımda Hank başımın dibinde iki çift gözünü pörtletip bana dikmiş oturuyordu. Korktum. Yani bence verilebilecek en normal tepkiyi verdim. Hank gülümsedi. Gülümseyince parlak dişleri adeta kendi ışığını kendi üretiyordu. Öyle bir parlaklık yani.
- Günaydın prenses.
- Günaydın? ( Ne oldu bakışını yüzüne fırlattım.)
- Ne yani burada uyuyan bir prenses gördüm ve yanına gelmek istedim. Sonuçta her zaman böyle birşeye rastlayamayız değil mi?
- Ee bak ne diycem Ejnar'ı gördünmü?
- Ejnar kahvaltısını ediyordu en son gördüğümde.
- Beni uyandırmadan gitmiş olamaz.
Kaşlarını yukarı kaldırdı.
- Ben sadece gördüğümü söylüyorum.
Doğrulduğum yerimden oturur hale geldim.Ejnar'ın beni almadan ve hatta burada uyuyor halde bırakıp kahvaltıya gitmesi mümkün dahilinde değildi. Ki öyle de oldu.Biraz öteden elinde tepsi ile Ejnar'ın iri vücudu gözüktü. Hank de farketmiş olacak ki yüzü epey düştü. İkiside sistem mühendisiydi. En iyi olanlar benim gözlemlediğime göre onlardı. Ancak birbirlerinden pek haz ettikleri söylenemezdi. Enjnar yanımıza gelince durdu ve dik dik Hank'e baktı.
Hank ayağa kalktı ve Ejnar'a meydan okurcasına göğüsünü kabarttı. Ejnar kafası ile işaret ederek:
- Gidebilirsin Hank.
- Nerde olacağıma senmi karar verir oldun artık?
- Uzatma Hank uza.
- Ejnar!
Hank Ejnar'a doğru bir adım attığı anda ayağa fırladım. İkisinin arasına girdim. Bu arada sırtım Ejnar'a dönüktü. Ejnar'ın yanına doğru gittim. Elindeki tepsiyi alırken ona sakin olmasını işaret edercesine bir mimik yaptım.
- Bakın ne diycem ben çok acıktım çalışmalardan sonra belki tekrar konuşuruz Hank ne dersin?
- Tabi prenses bekliycem.
Gülümseyerek önce bana sonra Ejnar'a baktı. Ejnar'ın yüzünde hala sert ifadesi duruyordu ve yanıma oturduğunda bana da o ifadeyle baktı.
Kaşlarımı "Ne var?" dercesine kaldırdım.
- O it sana neden prenses dedi?
(Beni kıskanıyo işte ay yerim ya.)

YüzgeçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin