Bu bölümde multimedyaya şarkı ve bir gif koydum. Karakterlerin fotoğraflarını koymak istemiyorum çünkü herkesin kafasında kendi istediği gibi canlansın istiyorum. Ve okuyucu sayım gittikçe artıyor çok teşekkürler. Votelarınızı esirgemeyin :) İyi okumalar :)))
Dudaklarını dudaklarımdan çektiğinde,şekeri elinden alınmış çocuk gibi hissediyordum. Ellerimiz birbirine kenetlenmiş bir şekilde duruyordu. Dudağının kenarı hafifçe yukarı kalkmıştı.
"Bunu unutacağımı sanmıyorum."dedim. Gözlerini gözlerimin içinden ayırmadan "Bence de unutmamalısın." dedi. "Hadi gel üstümüzü temizlememiz lazım." Bir elini bıraktı. Tek elimden tutarak beni yönlendiriyordu. Ocakta pişen makarnaya doğru bir el hareketi yaptı. Ve ateş SÖNDÜ. Az önce gördüklerim yine beni şoka uğratmıştı.
"Bunu nasıl yaptın ?"dedim. Hayretler içinde onun götürdüğü yere doğru yürüyordum. Yani tamam cadıydı falan da neler yapabildiğini bilmiyordum. "Sana bir şeyler anlatırken dinleseydin anlardın.Bunlar sadece elementlerin kontrolü." dedi. Kendi kendime mırıldandım. "Ateş,toprak,hava,su."Aklıma Avatar geldi. Sesizce güldüm. Alexander hafifçe kafasını çevirip bana baktı. Sanırım salak olduğumu düşünüyordur. Merdivenlerden çıktıktan sonra bir ikinci kapıyı açtı. Her oda da olduğu gibi burasıda genel düzenlenmişti. Bir duvarı boydan boya kaplayan duş,oval bir ayna ve birinin üstünde fön makinası olan,duvara sabitlenmiş iki cam raf. Tuvalet ve lavabo beyazdı fakat bütünlüğü o kadar da bozmuyordu.İçeride buzlu bir cam vardı ve beni biraz rahatsız etmişti.
"Duşa girmek ister misin? Saçlarındaki şeyin başka türlü çıkacağını zannetmiyorum." dedi. Alexander haklıydı ama onun evinde nasıl duşa girebilirdim. Ama saçlarımdaki çikolata yapış yapış olmuştu ve yoğurt kurursa ... Düşünmek bile istemiyorum. Kapıya kilit var mı diye bir bakış attım.Alexander da bunu farketmiş olacak ki "İçeri giremem merak etme." diyerek güldü.
"Hayır hayır öyle değil... Yani yanlış anladın..." Tamam belki o yüzdendi ama Alexander'ın öyle düşünmesini istemiyordum. "Şey izin verirsen ben duşa gireyim o zaman." Hala içim rahat değildi ama...
"Tamam ben odamdayım."dedi ve banyodan çıktı.Üstümdeki tişörtü çıkardıktan sonra farkettim ki havlum yoktu.Kapıdan dışarı kafamı uzatıp "Alexander !"diye sesledim. Sesim koridorda yankı yapmıştı."Evet ?" diye cevap geldi.Sesi baya boğuk ve kısık gelmişti.İnsan bi ne oldu diye gelir. Öküz. Dumanla haberleşseydik?
"Şey benim havlum yok." dedim. Biraz bekledikten sonra koridordan ayak sesleri geldi. Alexander'ı karşımda görünce küçük çaplı bir kalp krizi geçirdi. Sadece belden aşağısı havluyla kapalıydı. Sanırım duştan çıkmıştı. Karın kasları o kadar belirgin ve hoş duruyorlardı ki... İçimden resmen azgın ergen çıktı. Ama o vücudu kim görse dayanamaz. Vücut demeye bin şahit ister.
Elindeki havluyu aldım."Teşekürler." dedim. Yanaklarım inanılmaz derecede kızarmıştı.Utandığım için gözlerimi yere çevirdim."Sende muhteşem vücudumun cazibesine kapıldın değil mi?"dedi gülerek.Hayır hayır Alexander öküz değildi. Egoist öküzdü.
"Hadi sen git duşunu al." diyerek söylediklerini duymazdan geldim ve kapıyı kapattım. Daha da kızarırsam domatese dönecektim. Suyu açıp altına girdim. Saçlarımı kırk gündür yıkanmıyormuşum gibi yıkadım. Duştan çıkınca kendime baktım. Kahverengi saçlarım hafifçe kıvırcıklaşmıştı. Yerden eğilip kıyafetimi alınca elime yoğurt bulaştı. Kıyafetlerimi üst üste atınca pantolonum,iç çamaşırlarım her şeye yoğurt bulaşmıştı. Bugün daha fazla rezil olamazdım herhalde.
Birden yüksek bir ses geldi. İlk başta biraz korktum ama sonra tekrarlanınca gök gürültüsü olduğunu anladım.Cama hafif hafif yağmur damlacıkları çarpıyordu. Kıyafetlerime tekrar bakınca kendimi çok çaresiz hissettim. Alexander'ın yanına gitmekten başka çarem yoktu.
Soğuk mermere basarak odasına ilerledim.İçeriden müzik sesleri geliyordu. Kapıyı açtım. Yatağına yatmış şarkıyı mırıldanıyordu. Beni görünce şarkının sesini kıstı. "Yoğurtlar prensesinin kıyafetlerine ne olmuş?"
"Sen dalga geç. Her şeyim yoğurt ve çikolata oldu."
"Benim kıyafetlerimi giyeceksin o zaman." deyip dolabından bir şeyler çıkardı. Alıp banyosuna girdim. Üstümü giyince aynada kendime baktım Bana en az 3 beden büyük bir tişört ve iplerini bağlamama rağmen her an düşebilecek bir eşofman... Kapıyı açıp beni ayakta görmesin diye kendimi direk yatağa attım.Dışarıdan yağmurun sesi geliyordu. Saate baktım. 6:19 PM. Eve gitmem 20 dakikamı alsa daha çok zamanım vardı.
"Üstündekiler ne kadar da yakışmış." Yüzümü ona doğru çevirip "Benimle dalga geçmekten zevk mi alıyorsun ?"dedim. Bana yüzünü biraz yaklaştırıp "Hayır ama seni öpmekten zevk alıyorum." dedi. Biraz daha yaklaştı. O çekim gücüyle bende ona yaklaştım. Ve tekrar dudaklarımız beraber dans ediyordu.İstemsiz olarak gözlerimi kapamıştım. Elimi ensesine koyduğumda her zaman olan o elektrik yine gelmişti. Ama artık alışmaya başlıyordum. Bu sefer ben geri çekildim.
"Ben üşüdüm." Balkondan görünen manzara daha da üşümeme neden oluyordu. Önümde bir dağ manzarası vardı.Dağın üstünde karlar ve evin bahçesinde küçük bir orman vardı. Ve ağaçların hepsi rüzgardan aynı yöne eğilmişlerdi.
Alexander eliyle daha önce farketmediğim şömineyi gösterip "Denemek ister misin?" dedi. Evet,hemde çok istiyordum. Kafamı istekli bir biçimde salladım.
"Şimdi ellerini şömineye doğru dik olarak aç,vücündan enerjinin ellerinden çıktığını hisset. Daha kolayı odunların alev aldığını hayal et." dediklerinin hepsini yaptım. Vücumdaki tüm enerjiyi ellerime toplamaya çalıştım. Alev aldığını hayal ettim. Gözlerimi açtığımda ise hiçbir değişiklik yoktu.
Hayal kırıklığına uğramış bir şekilde yüzüne baktım. "Tekrar dene.Anında olmaz." dedi.Ellerimi tekrar uzattım. Bu sefer gözlerimi kapatmadım.Ellerimde bir uyuşma hissettim. Şömineye tekrar baktığımda yanırıyordu. Ben yakmıştım. Alexander'ın boynuna sarıldım. "Oldu! Yaptım!" Sevinçten ağzım kulaklarıma varmıştı.
"Yapacağını biliyordum."dedi. Sırtını duvara yaslayarak oturdu. Bende yanına yerleştim. Kolunu omzuma atınca bende kafamı göğsüne yasladım. Kalp atışlarını nedense duyamıyordum. Belkide ben sevinçten hissedemiyordum. Biraz sakinleyince art arda sorular sıralamaya başladım.
"Kocaman evde tek başına mı yaşıyorsun ?"dedim.
"Hayır."diye cevapladı. Acaba kiminle yaşıyordu ? Ailem yok demişti.Ev arkadaşı falan mı vardı ? Ya ev arkadaşı kızsa ?
"Kimle peki ?"dedim. Bir eliyle saçlarımla oynuyordu . Ben soru sorarken yüzüne bakmama rağmen onun gözleri hep şöminedeydi.
"Kardeşlerim,teyzem... Genelde onlar olur ama bazen arkadaşlarımız gelir. Yani bu evde kimse düzenli yaşamaz."dedi.
"Hani ailen yoktu ?"dedim.
"Sadece annem ve babam yok."dedi.
"Kardeşlerinde senin gibi mi ?Yani yaşlı ve cadı."dedim.
"Bana yaşlı dediğin için teşekürler ve evet onlarda benim gibi teyzemde öyle."dedi.
"Yani cadılar ölümsüz mü?"dedim.
"Hayır sadece bazıları doğuştan ölümsüzdür bazılarıda sonradan olur.Ama hepsi değil Mesela senin annen."dedi.
"Benim annem cadı mıydı ?"dedim.
"Evet.Büyükannende öyleydi. O yüzden annen bu senin kanında var dedi."dedi. Şu anda pek annem hakkında konuşmak istemediğim için konuyu değiştirmeye çalıştım.
"Sen nasıl ölümsüz oldun?"dedim.
"Öldükten sonra tekrar diriltilirsen ölümsüz olursun."dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Eyes (Siyah Gözler)
ChickLitBana o kadar yaklaşmıştı ki kalbim duracak gibi hissediyordum. Muhteşem öpülesi dudakları ,dudaklarımın çok yakınındaydı. O aşık olduğum siyah gözlerini gözlerime dikmişti.Parfümünün kokusu bile beni etkiliyordu.Dudaklarını hafifçe ıslattığında onu...