Doğum Günü

364 23 4
                                    

Ayakkabılarımı ayağıma geçirip Hanna'ya doğum günü hediyesi olarak aldığım hemde doğum gününde giymesini istediğim elbisesini yatağının üzerine koydum. Üstüne onun için aldığım hediye kartını doldurdum.

Sağlıklı,mutlu,neşeli,nice mutlu yıllara. Bu da ablandan sana bir hediye. Ailemizin minik prensesine ...

Beyaz ince tülden yapılmış, önü kısa arkası uzun çok tatlı bir elbiseydi. Benim tersime sarışın olan Hanna'nın üzerinde mükemmel duracaktı.Hemde babamın aldığı zümrüt yeşili kolye ve yüzükle gözlerini ortaya çıkaracaktı. 

Giyinme odama gidip, boy aynamın karşısına geçtim. Kahverengi saçlarım su dalgası şeklinde omuzlarımdan aşağı dökülüyordu. Bacaklarım topuklu ayakkabıyla çok daha uzun ve güzel duruyordu. Kolyemi daha takmamıştım. Çünkü nedense o kolyeyi Tom'un takmasını istiyordum. Eğilip makyajımı düzelttim. Sonra odanın ışığını söndürüp çıktım.

Babamın odasına girdim. Babam giydiği spor gömlek ve spor ceketle altına kot bir pantalon giymişti. Ve gerçekten çok yakışıklı olmuştu.

"Affedersiniz genç bayan yanlış geldiniz sanırım." 

Babamın yanına yaklaştım. "İçeride bu kadar yakışıklı biri olduğunu bilsem önceden gelirdim."

İkimizde kahkaha attık. Babam beni başımdan tutup öptü. Beraber aynanın karşısına geçtik.

"Ne kadar çabuk büyüdün, ne kadar güzel oldun benim güzel prensesim ?" Gülümsedim. Daha sonra babam elbiseme baktı. 

"Elbisen çok güzel. Verdiğim para yetti mi ?" Babama söylemek ve söylememek arasında gidip geldim. 

"Aslında bunu bana bir arkadaşım hediye aldı. Daha doğrusu ben alacaktım ama kendisi almak istedi."

Babam tekrar elbisemi süzdü. "Böyle bir hediye aldığına göre özel bir arkadaş olmalı." dedi muzipçe gülümseyerek. 

Daha sonra kapı çaldı. Tom gelmişti. Bunu hissetmiştim. Kalp atışlarım yine kendinden geçerek atmaya başladı. 

"Sanırım geldi." dedim.

"O zaman benimle de tanıştırırsın." 

"Tabiki ama baba aramızda daha ciddi bir şey yok. Yani sevgili değiliz. Lütfen garip şeyler söyleme." 

Bana şakayla karışık bir alınmış tavrıyla baktı. "Hadi git kapıya bak sen." 

Odadan çıkınca ayaklarımı durduramayak hızlı hızlı yürümeye başladım. Merdivenden inip kapıyı açtım. Kapıyı açınca suratıma şapşal bir gülümseme yayıldığından eminim. 

"Hoşgeldin." deyip iki yanağından öptüm. Sanırım iyice kızarmıştım. 

"Sanırım biraz erken geldim." 

Onu baştan aşağı süzdüğümde yine büyülenmiştim. Bu sefer piercinglerini çıkarmıştı. Sadece kulağındakiler duruyordu. Zaten onları nasıl kapatabilirdi ki ? İçinde spor bir gömlek,spor bir blazer ceket ve siyah pantalonu vardı. Altına giydiği spor ayakkabılar kombinini sporlaştırmıştı.

"Olsun. Önemli değil." dedim. Ağzım yakında kulaklarıma varacaktı. Kendimi ne kadar duraklatmaya çalışsamda istemsizce sırıtıyordum. 

Tom beni baştan aşağı süzdü. Birden boynuma baktı. Kolyeyi göremeyince yüzü asıldı. Ama yine de belli etmedi.

"Harika görünüyorsun şirinem." 

"Teşekkürler." dedim.  "Babam yukarıda büyük ihtimalle seninle konuşmak ister. Sorun olmaz değil mi ?" 

Black Eyes (Siyah Gözler)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin