Handan'ın aklında, babasının sahip olduklarını kaybettiği an nasıl yıkılacağına dair görüntüler canlanınca Yavuz Selim'e boyun eğmekten başka çaresinin kalmadığını anladı. Evet, babasına kırgındı, hatta bu evliliğe zorlandığı için ona öfkeliydi de, ama o kötü bir evlat değildi. Onu zor duruma düşürecek kadar duygusuz da değildi.
Ruhunu dışarıda bırakarak girdiği odanın duvarları üzerine gelse de "Bunu yapabilirim!" Diye düşündü. Aslında aldığı karar, kendine duygusuz bakan gözlere, bu katı adama teslim olduğu anlamına gelmiyordu. Bunun adı, hayatında sahip olduğu tek yakını olan babası için yaptığı fedakarlıktı. Nasıl olsa günü geldiği zaman bu saçma evlilikten kurtulacaktı, fakat bu süreçte çok yıpranacağının bilincindeydi.
Odayı ısıtan şöminenin önünde durarak köze dönüşen odunları izlerken geçmişi düşündü. Babasının onu pamuklara sarmaladığı, bir dediğini iki etmediği günleri hatırladı. Bir adam kızının üzerine bu denli titrerken, ona istemediği bir hayatı yaşaması konusunda nasıl diretirdi, işte bunu bir türlü aklı almıyordu.
Handan çocukluğuna yaptığı küçük yolculuk nedeniyle öyle dalmıştı ki, arkasından gelerek kendisini izleyen genç adamın varlığını bir an için unutuverdi. Babası ona defalarca Yavuz Selim ile tanışması gerektiğini söylemiş, fakat Handan her defasında bahaneler üreterek bu tanışmadan kaçmıştı. Şimdi o kadar pişmandı ki. Eğer kendine söyleneni dinleyip bu adamı daha önce tanıma fırsatı olsaydı belki de o zamanlar istemediği bu evlilikten kurtulacak bir yol bulabilirdi. Ama artık çok geçti.
Yavuz Selim'in elindeki içki bardağını uzatarak "Ayakta kaldın!" demesiyle irkilen genç kız, tıpkı onun gibi duygusuzca baktı karşısındaki adama. Önce emin olamadığı için bardağı almak istemedi, ama bu gece kendini kaybetmeye o kadar çok ihtiyacı vardı ki. Alkole karşı direncinin yüksek olduğunu, sarhoş olmayacağını bile bile içkiyi alıp fondiplediğinde genç adam çok şaşırdı. Aldığı bardağı tekrar sahibine iade ettiğinde Yavuz Selim sinsice gülümsedi ve bir yenisini daha doldururken "Çok hızlı gidiyorsun karıcığım. Dikkat et de çarpmasın. Bu gece ölü gibi yatan bir kadın hiç işime gelmez." Dedi.
Şimdi pis pis sırıtma sırası Handan'a gelmişti. "Ama benim karşımdaki adamın ölü gibi yatması çok işime gelir kocacığım. Sen neden başlamıyorsun? Yoksa sarhoş olmaktan mı korkuyorsun kocacığım."
Dudaklarından çıkan kocacığımla Yavuz Selim'in yüzündeki gülümseme daha da genişledi. Ve yüzü gülümseyen adam birden ciddileşti. "Ben sarhoş olmam ki!"
Handanın meydan okurcasına ikinci bardağı da bir dikişte bitirip ardından genç adamın elindeki şişeyi alması üzerine Yavuz Selim masanın üzerinde bıraktığı diğer şişeyi aldı. Genç kıza, şöminenin önündeki minderin üzerine oturmasını söyleyerek kendide karşısına kuruldu. Karşılıklı arka arkaya boşalan kadehler sırasında Yavuz Selim Handan'ın yüzüne baktı. "Ben yarın gidiyorum ve 10 gün kadar burada olmayacağım. Bu sürede benim yada senin ailenden arayan olursa, onlara çok mutlu olduğunu, kafanı dinlemek için dağ evinde kalmak isteyeceğini söyleyeceksin. Ayrıca misafir falanda kabul etmeni istemiyorum."
Genç adamın söyledikleri yüzünden ona iğreniyormuş gibi bakan Handan alay edercesine "Sen hep böyle miydin? Yoksa sonradan mı oldun?" diye sordu.
"Dalga geçmeyi kes! Ben sadece olması gerektiği gibi davranıyorum. Sen artık benim karımsın. Sanırım bunu sürekli hatırlatmama gerek yok. Gerçi bu geceden sonra artık bunu sende kabulleneceksin!"
Yavuz Selim'in "Bu gece" demesiyle omuzlarını dikleştiren Handan şişenin yarısını geçmesine rağmen bir bardak daha doldurdu. Ona söylemek istediği o kadar çok şey vardı ki dilinin ucuna gelen, ama daha fazla konuşarak onu sinirlendirmeyi istemedi.
Şişeler bittiğinde Yavuz Selim yalpalayarak ayağa kalkıp genç kızı kaldırmak için elini uzattı. "Hadi geç oldu, yatalım artık."
Handan'ı ter basmış, korkuları yüzünden avaz avaz bağırmak istiyordu. Aklına gelen şeyle karşısındaki adamın yardımını almadan ayağa kalktı. "Ben önce bir lavaboyu kullansam!"
Genç kız koşarak tuvalete gidip kapıyı kilitlediğinde Yavuz Selimde üzerindeki süveteri çıkartıp yatağa uzandı.
Kocası onu beklerken Handan lavaboda hıçkırıkları duyulmasın diye eliyle ağzını kapattı. Hayatında olmadığı kadar çaresiz ve korku doluydu. Her an genç adamın kapıyı çalmasından korkarak bir mucize olsun diye dua etse de kapı çalmadı. Yaklaşık 10 dakika sonra Yavuz Selimden ses gelmeyince yavaşça kilidi açıp odaya girdiğinde mışıl mışıl uyuyan bir Yavuz Selim görmeyi beklemiyordu.
Ses çıkarmamak için parmak uçlarına basarak yatağa yaklaştığında onun derin bir uykuya daldığını anlayarak dakikalardır tuttuğu nefesini bıraktı. "Demek sarhoş olmazsın!"
Şimdilik kurtulmuştu kurtulmasına ama bir sorun vardı. O da, genç adam yatakta yatarken kendisinin nerede uyuyacağıydı. Önce ağır ağır koltuğa gitti, fakat uzun boylu olduğu için rahat edemedi. Sonra şöminenin önünde, yerlere serpiştirilen minderlere kaydı gözleri. Uyuyacağı yeri bulan Handan odadaki dolaptan üzerine örtecek bir şeyler bulmak ümidiyle kapağı açtığında gülümsedi. Arada Yavuz Selim'i kontrol ederek gürültü yapmadan aldığı yorganla şöminenin önüne kıvrıldığında aklına gelen şey yüzünden rahat edemedi. Vicdanına lanet ederek tekrar dolaba gitti ve yorganı alırken gördüğü yün battaniyeyi aldı. Genç adamı uyandırmaktan korkarak ağır ağır onun üzerini örterken gözleri yeni çıkmakta olan kirli sakallı yüzüne takıldı. Uyurken o kadar masum görünüyordu ki, onun bu halini gören birisine gerçek yüzünü anlatmaya kalksa kimsenin inanmayacağından emindi.
☆☆☆☆☆☆
Uyuduğu uykudan uyanan Handan, daha gözlerini açmadan bir gariplik olduğunu hissederek altındaki zemini yokladı. Sonra yavaşça araladığı gözleri şaşkınlıktan iyice açıldı. En son minderlerin üzerine yattığını hatırlayan genç kız yataktaydı ve Yavuz Selim ortalarda görünmüyordu. O nasıl olduğunu anlamaya çalışırken odanın kapısı çaldı. Gelen Meryem hanımdı.
"Özür dilerim Handan hanım, uyandığınızı sanmıştım."
Handan yüzünü kaplayan dağınık saçlarını geriye atarak yatakta doğruldu. "Yavuz Selim?" diyebildi sadece.
Yaşlı kadın gülümsedi. "Beyim 2 saat kadar önce yola çıktı."
Veee bölüm sonu. 😊Hikayeyle ilgili düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum canlar❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli MAVİ (Raflarda)
Fiksi UmumTeninin kokusunu hissedecek kadar yakınında olsada, uzanıp dokunamazsın korkarsın yanmaktan. O ateşten kor gibi bakar gözlerine, kalbin bağlanır,dilin susar da, "Seni seviyorum" diyemezsin.