Yanına biraz daha yanaşıp yanağını okşadım. Sıcacıktı. Gözlerini kapattı. Uzun kirpikleri böyle dahada belirginleşmişti. Herbirini ayrı ayrı öpme isteğiyle yanıp tutuşsamda kendime engel oldum.
"Bu gece uyuyacağın yer benim yanım olsun." dedim elimi yüzünden çekerken. Gözlerini araladı.
"Nasıl yani?" diye sordu kızaran tatlı yanaklarıyla.
"Ne bileyim işte al sana yatak yorgan burada uyu." dedim omuz silkerek.
"Sen nerede uyuyacaksın?"diye sordu elini çenesine götürerek.
"Zaten sabah okulum var, yerde uyurum ben." dedim homurdanarak.
"Annenler yatağın açıkken seni yerde uyurken görse ne der biliyor musun?"
Başımı salladım, "Ekstra deli."
"Evet bu yüzden beraber uyumamızda bir sorun yok sanırım." dedi istekli sesiyle. Bakışlarını suratıma öyle bir dikmişti ki başka bir yere bakmam imkansızlaşmıştı.
"Olur zaten çok uykum var." dedim sırıtarak. "Hadi uyuyalım."
Gülümseyerek duvarımda asılı duran oval aynamın karşısına geçti ve saçlarını açarak tokasını komodinimin üzerine usulca bıraktı. Güzel saçları hafif bir dalga kazanmıştı ve kuaforden çıkmış gibi duruyordu. Yorganı kenara çektim. Yatak hazırdı. Ayakta dikilip geçmesini bekledim.
"Gir hadi ışığı kapatacağım." dedim sesimdeki heyecanı bastırmaya çalışarak.
"Tamam." diye mırıldanarak hoş bedenini yatağa soktu ve başını yastığımın ucuna koydu. Işığı kapatarak yatağa girdim. Birbirmize iyi geceler dedik.Çok mutluydum. Karanlıkta nefes alış seslerimizi dinledim bir süre. O duvara dönüktü bende kapıya. Bir süre sonra uyudu sanarak o tarafa döndüm bende. Yanımda bir melek uyuyor. Öyle masumdu ki omuzlarından sarılmak istedim.
Birden odamın kapısı yavaşça açıldı ve babam uyuyup uyumadığıma baktı. Sonra anneme, "Uyumuş." diye fısıldadı çok kısık ve boğuk bir sesle. Yeniden kapıyı kapattığında Nil hala uyuyordu.
Yatakta çok hafif bir açıyla doğrulup onu seyrettim. Karanlıkta bile çok güzeldi. Parmaklarımın dokunma isteğine engel olamayarak yanağını okşayıp saçlarından öptüm hafifce. Çilek kokuyordu şampuanı. Teni ise daha sarhoş edici bir kokuyla çekiyordu kendine beni. Omuzlarını okşadım birkaç saniye ve yorganı biraz daha onun tarafına çekerek üzerini örttüm. Onu izlemeye devam ederken nasılsa derin uykuda diye düşünerek kolumu omzuna attım hafifce. Birden omzuna attığım elimi kavrayarak bileğimden öptü.
"Uyu artık." diye fısıldadı. "Erken kalkacaksın."
Elektrik çarpmışa dönmüş bir halde gözlerimi kapattım. Elimi tutmaya devam ederek gözlerini kapattı.Yutkundum. Uyuyor numarası ha? Gözlerime ağır uykular çöküverdi ve hayatımın en güzel gecesini sonlandırmış oldum.
♥ ♥ ♥
Uyandığımda gitmişti. Saatin sesine uyanmıştım ve neredeyse geç kalacaktım. Hızla giyinip birşeyler atıştırarak evden çıktım.
Okul bugün çok sıkıcıydı. Dersler ağır ağır ilerliyordu ve saatler esnememi bastırmamla geçiyordu. Dün geceyi düşünüp gülümsüyordum. Sonunda imzaları atıp sınıftan dışarı çıktığımızda kendimi kuş kadar hafif hissetmiştim. Arkadaşım Emre'yle koridorları aşıp merdivene doğru yürüdük. Sert bir kahve alıp kendime gelmek için onunla vedalaşıp kafeteryaya indim.
Sırada Melodi'de bekliyordu. Yanına gidip selam verdim.
"Bende tam seni aramaya çıkacaktım!" dedi gözleri parıldayarak.
"Beni mi? Niye ki?"
Elinde tuttuğu kalın yapraklı defteri gösterdi. "Konu eksiğim var yardım eder misin diyecektim."
"Hangi ders?" diye sordum kahvemin siparişini verirken.
"Termodinamik," dedi. "Notlarım eksik seninkileri geçireyim defterime."
Başımı salladım, "Yanımda değiller. Benimle gelirsen eve gidip notlarımı sana verebilirim. Okula yakın zaten."
Çikolatasından ısırıp başını salladı, "Tamam olur."
Kahvemi yudumlarken okul binasından dışarı çıktık. Hiç konuşmadan yürümeye devam ettik. Okuldan uzaklaşmıştık.
Telefonu çalmaya başladı.Çantasına uzanıp telefonunu açtı.
"Alo?" dedi. "Evet benim siz kimsiniz?" "Ne! Bitkisel hayata mı girdi!"
Birden gözlerimi kocaman açtım. Ağlamaya başlamıştı.
"Sağolun haber verdiğiniz için, iyi günler." dedi ağlarken telefonunu çantasına atarak.
"Neler olmuş?" diye sordum merakla.
"Şu komadaki arkadaşım..." diye mırıldandı. "Bitkisel hayata girmiş." ağlaması dahada arttı dudaklarını büzdü. Rimeli yanaklarına akıyordu.
"Tamam sakin ol şimdi ağlama yolun ortasındayız toparlan. Evde konuşuruz." dedim kolundan tutup yürümeye devam ettirerek.
İçini çekmeye devam ede ede sonunda eve ulaşmıştık. Kapıyı annem açtı. Melodi'yle beni görünce gözlerini kocaman açarak şok geçirmiş gibi ağzını kapatmaya çalıştı.
"Merhaba anne." dedim soğuk bir şekilde. "Bu arkadaşım Melodi." diye devam ettim imalı bir şekilde. Senin hayal sandığın o kişi karşında işte. Şaşırmaya devam et.
Melodi birkez daha iç çekerek gülümsemeye çalıştı, "Merhaba Efendim." dedi.
"Hoşgeldiniz çocuklar, geçin içeri hadi." dedi annem kapının önünden çekilerek. "Ben de Deniz'in en sevdiği yemeği yapıyordum. Yemek yeriz hep birlikte."
Melodi yavaşca bana doğru baktı, "Çok teşekkürler zahmet etmeseydiniz." dedi gülümseyerek.
"Olur mu canım öyle şey!" dedi annem beni şaşırtarak. "Memnun oldum tatlım."
Melodi'ye yolu göstererek koridorun sonundaki odamı işaret ettim. Yürümeye başladığımızda, "İstersen yüzünü yıkayabilirsin." dedim banyonun önünde durarak.
Başıyla onayladı, "Çok iyi olur ya." dedi içeri geçerek.
Kapının önünde durup çıkmasını bekledim. Annem mutfak kapısının önünde dikilip bana tuhaf tuhaf gülümsedi. Ona hiçbir tepki göstermeden kafamı çevirdim. Melodi lavobadan çıktığında daha iyi görünüyordu. İki koluyla defterlerini sarmıştı. Odama doğru yürüdük ve kapıyı açtım.
"Ben şu notlara bir göz atayım sende oturabilirsin, keyfine bak." dedim gülümseyerek.
"Odan çok güzelmiş." dedi etrafa bakınırken. "Bir erkek odasına göre de fazla düzenli."
Sırıttım. Kütüphanemdeki defterlerimden birini elime alarak ona uzattım.
"İşte burada..." dedim. "Termodinamik notları."
"Harika!" dedi defterimi alarak. "Çok sağol Deniz."
Başımı salladım, "Kim aradı seni yolda?" diye sordum merakımın önüne geçemeyerek.
"Hastanedeki görevlilerden biri, her durumda bana haber verin demiştim." dedi yüzünü buruşturarak. "Ama bu fazla kötü bir haber oldu."
"Üzülmek için erken." dedim. "Nefes alıyorsan umut bitmez."
Yüzüne bir gülümseme yayıldı. "Haklısın." dedi sadece. Hala etrafı inceliyordu.
"Demek gitar çalıyorsun." dedi siyah gitarımı işaret ederek.
"Evet eskiden bir müzik grubumuz vardı," dedim gülerek. "Tabi şimdi yok."
Omuz silkti, "Sıradan değilsin bu güzel bir şey."
"Hımm," diye mırıldandım.
"Hımm ne ya?" diye kızdı sırıtarak.
Kahkaha attım. O sıra annem bizi yemeğe çağırdı.
"Hadi gidelim." dedim öncülük ederek odadan dışarı çıktım. Defterlerini masamın üzerine bırakıp benimle geldi. Annemin abartılı karşılaması beni hala çok şaşırtıyordu. Masaya oturduk. Birkaç çeşit meze, kocaman bir karışık salata, içecekler ve ana yemekle donatılmış lezzetli bir masaydı. Melodi şaşkınlıkla yutkunup bana baktı.
"Anneme bu masayı tarif etsem kadın utancından evi terkeder."
Keyifle kahkaha attım. "Yakında bende edeceğim merak etme." dedim sırıtarak.
"Salak." dedi homurdanarak.
Yemekler güzeldi. Annemin Melodi'ye yönelttiği nerede oturuyorsunuz, hangi sınıftasın, annen baban ne iş yapıyor soruları eşliğinde yemeğimizi bitirmiştik.
"Ben artık gitsem iyi olur." dedi yemekler bittiğinde.
"Bekle içeriden defterlerini getireyim." dedim ve hızla odama koşturdum. Masamın üzerinde duran birkaç defteri kolumun altına sıkıştırıp ona doğru uzattım.
"Her şey için teşekkürler." dedi yanağımdan öperek. Annemlede vedalaştı ve botlarını giyerek gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Çizgisi
Paranormalİnsanlar neden hep pahalı şeyleri elde etme yarışındalar? Neden sürekli birbirlerine bir etiket yapıştırma gereksinimi hissediyorlar? Bu kitapta herkes kendinden bir şey bulacak. Size yapıştırılan etiketi sökmenin zamanı geldi! Belkide onlar yanılıy...