2.Bölüm- Davetsiz Misafir

175 9 4
                                    

       Ne diyeceğimi bilemeden odama girip kapıyı kapattım. Arkam dönüktü. Gözlerimi sımsıkı yumdum ve dişlerimi sıktım. Ter döküyordum. 

      "Bir halüsülasyonsun biliyorum. Arkamı döndüğümde odamdan yok ol." diye fısıldadım zihnime hakaret edercesine bir imayla. Doğrusu bu bir avutmaydı. Ve kız bana cevap verdi.

        "Neden peki? Buradayım işte, bana dokunabilirsin." 

    Gözlerimi korkuyla açıp arkamı döndüm. Biraz üzülmüş bir ifadeyle defterimi yatağımın ucundaki komodinin üzerine bıraktı. Üzerinde diz kapaklarında  biten tatlı denebilir toz pembe renginde bir elbise vardı. Ne yapacağımı şaşırmıştım.

         "Hemen buradan kaybol. Sen zihnimin bir oyunusun!" diye bağırdım ve ona ondan tiksinir gibi baktım. O ise ürkmüş gibiydi. "Git!" diye yineledim.

      Ayağı kalktı. Bembeyaz teni elbisesinin altında parlıyordu.

        "Çok yalnızım..." dedi gözlerinde acı çeker bir ifadeyle. "Hiçim ben. Ama sen beni görebiliyorsun. İlk defa biri beni görüyor."

        Sinir bozukluğundan bir kahkaha patlattım, "Evet sen bir hiçsin! Bana diğerleri gibi şizofrensin demeye kalkma! Şuanda seninle  konuşmam bile gülünç. Karşımda kimse yok annemi duydun."

        "Ben şuan senin karşındayım." dedi elini bana doğru uzatarak. Sesi öyle yumuşaktı ki bir an gerçekten hayal olmadığına inandım. "Elimi tut."

        Uzattığı eline doğru baktım. Bir kız eli. Zihnim neler yapıyorsun sen bana?  Onu geri çevirmedim. Birkaç saniye sonra parmak uçlarımla onun tenine dokundum. Sıcacıktı. Onu hissediyordum. Bu çok tuhaftı.

       "Ellerin üşümüş." dedi gülümseyerek. Parmaklarımı avuçları arasından hızla geri çektim. Sanki kendime yenik düşmüştüm. Nefeslerim daralıyordu.

       "Kimsin sen?" diye sordum en sonunda sert bir bakışla.

    "Nil." diye yanıt verdi sadece. Sendeler adımlarla geri çekilmeye çalıştım. Yok artık! 

     "Ve sen de Deniz olmalısın." dedi şarkı defterime doğru bakarak. "Orada bir çok satır kenarına yazmışsın. Yoksa müneccim falan değilim yani."

   Yutkundum. Ayaklarım yer çekimine meydan okusa da ses tonu beni garip bir şekilde rahatlatmıştı.

        "İsmimi öğrenmene üzüldüm. Olmayan bir şey adımı bilse ne değişir?" diye söylendim alaylı bir sesle.

Bir geri adım attı. "Pekala, madem bana inanmıyorsun; odanda yalnız olduğun her zaman seninle olacağım."

       "Ne?!"

       "Beni duydun." dedi sırıtarak. "Yarın görüşmek üzere."

Ağzım açık kalmıştı. Birden dudaklarımdan kelimeler dökülüverdi.

        "Nereye gidiyorsun?"

Yüzünü yeniden bana çevirdiğinde penceremin önünde ayakta dikilmiş duruyordu. Aniden gözleri ışıldadı.

       "Bilmiyorum ki." dedi incecik sesiyle. "Ama gitmeliyim. Yarın geleceğim Deniz. Ben varım, yaşıyorum."

Hayat ÇizgisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin