DOĞRULUK MU ? CESARETLİK Mİ ?

36 16 4
                                    

"Sen benim yaşama sebebimsin " demişti.
Gerçekten yaşamasının sebebi ben miydim ? Artık inanmak istiyordum sevildiğime .
Arkamı çevirdiğimde Emre başını öne eğmiş ilk defa üzgün duruyordu daha fazla vakit kaybetmeden Emre 'ye bakarak "Eve gidiyorum zamanım az " demiştim.
Konuşmak istemiyordum zaten konuştukça batıyordum Emre'den cevap almadan hızlı hızlı eve gitmiştim...

***
Sekizinci dersteyiz sınıfa nöbetçi öğrenci gelmişti önce öğretmenimizden özür dileyip daha sonra Elif hanginiz diye sınıfta sormuştu .
Önce birşey demedim ama daha sonra elimi kaldırarak hangi Elif diye sormuştum çünkü sınıfımızda iki tane Elif vardı
"Elif Acar" demişti nöbetçi öğrenci
Yerimden kalktım ve nöbetçinin peşinden gitmeye başlamıştım önce müdür odasının kapısına vurmuş daha sonra bana bakarak "Gir" demişti.
Aslında ne olduğunu veya ne olacağını bende bilmiyordum içeri girdiğimde sınıf öğretmenimiz müdür yardımcısı ve okulun genel müdürü bana tebessüm ederek bakıyorlardı müdür başlamıştı konuşmaya
"Gel Elifciğim otur şöyle"
Aslına bakarsanız müdürü ilk defa gülerken görmüştüm genellikle müfettiş bey amca gelince sırıtır diğer günler yüzü sirke satardı.

Hemen sınıf öğretmenimizin yanına oturup ne oluyor anlamında bana bakan gözlere bakmıştım çok geçmeden müdür başlamıştı konuşmaya
Duyduğuma göre kitap yazıyormuşsun ve en büyük hayalin yazar olmakmış " diye sormuştu.
Ya bende Emre ile buluştuğumuzu gördüler sanmıştım derin bir nefes aldıktan sonra eklemiştim
"Evet hocam yazıyorum."demiştim

Sınıf öğretmenimiz söze girerek
"Elif eğer kitabın okulumuza gelecek olan yazar tarafından beğenilip uygun görünürse basılmasında sana yardımcı olacağını söyledi"
Ben sınıf öğretmenimizin ağzından bunları duyunca göz yaşlarımı tutamamıştım hayallerime adım adım gidiyordum üstelik bir yazar tarafından kitabım okunacaktı

Müdür ,öğretmenimizin sözünün devamını getirmişti "Sen yazmaya devam et ama dikkatli ol konuyu saptırma ve düşüncelerini temiz tut" demişti.
Daha sonra yazarın bir ay sonra okulumuza geleceğini söyleyip benim kitabı bitirmem konusunda uzun uzun nasihatler vermişti .

***
Eve geldiğimde ilk işim abimin odasına koşmak olmuştu kapıyı heyecandan vurmadan açmıştım abim her zamanki gibi tembel tembel yatıyordu şuan on ikinci sınıf ve sınavlara çalışması gerekiyor aslında pek umursamamıştım hemen yatağına gidip ortalığı inletmiştim
"Abi kalk kalk " diye odada avazım çıktığı kadar bağırdım lakin abimin gözlerini açıp bana sert sert bakmasına kadar
"Gene ne var Elif" demişti.
Bende mutluluk dolu sesimle anlatmıştım " Okula yazar gelecek ve kitabımı beğenirse basılacak yani yazar oluyorum" demiştim
Keşke demeseydim abim bana oflayarak "Bunun için mi kaldırdın beni " demişti .

Odama girdiğimde abimin tepkisi gözümün önüne gelmişti sözde kitabı bastırmakta bana yardım edecekti bu akşam kitap yazmayacaktım yarın okullar tatil di bende yatağa yatmış Emre ile ikimizin şarkısını dinlemeye başlamıştım tam şarkı bitecekken Emre bana mesaj atmıştı
"Elif Yasemin bana yarın buluşalım seninle konuşmam gereken birşey var diye mesaj attı" demişti
Hemen cevap vermiştim ama sinirden patlıyordum "Hayır ne konuşacakmış seninle ?" diye sormuştum
Yaklaşık yarım saat konuşmuştuk Emre ile sonunda "Tamam o parka bende geliyorum bnm yanımda konuşsun" diye cevap vermiştim

Saat on ikiye yaklaşıyordu ama hâlâ uykum yoktu kitabıma sevinemiyordum Yasemin yüzünden
Acaba ne yalanlar söyleyip Emre'nin aklını karıştıracaktı

Saati on otuza kurmuştum kalktığımda abim üzerini giymiş kursa gidecekti bana bakıp tebessüm ederek "Günaydın yazar hanım " demişti
Sanırım abim özüne geri döndü bende abime sırıtarak"Günaydın abi"demiştim.

Kahvaltı yaptıktan sonra odama giderek aynanın karşısına geçtim artık kendime bakım yapmalıydım makyajı abartmayı sevmezdim zaten en son BB krem sürdüğümde Emre kar topunu yüzüme sürmüştü hemen pencereden havaya bakmıştım kış mevsimi olmasına rağmen güneş ışıklarını bu şehre bırakmıştı düzleştiriciyi elektriğe taktıktan sonra saçlarımı taramış dolabımdan şeker pembesi omuzları açık üzerinde kırmızı kalp olan V yaka tişörtümü, alta siyah yüksek bel darpaçamı giyinmiştim saçlarımı düzleştirdikten sonra rimelimi ve dudak kremimi sürmüştüm sanırım artık hazırdım son kez boy aynasına bakarak iki saat kendimi övmüştüm egolu sayılmazdım ama kendi kendimi şımartmayı seviyordum.

Annem kapıdan çıkarken önümü kesti ve "Niye bu kadar süslendin ?" diye sormuştu ve anneme laf anlatması iki saatimi alıyordu kursa gidiyorum desem çantam yok zaten inanmaz hemen telefonumu cebimden çıkartıp " Tamam kanka geliyorum sen başla ödeve "demiştim yüzüm kızarmıştı sanki telefonum sessizdeymiş de kankam aramış gibi yalan söylemiştim annem bana bakıp "Geç kalma "diye eklemişti bende beyaz spor ayakkabılarımı giyip merdivenlerden ikişer üçer inmiştim...

***
Yasemin ve Emre çoktan buluşmuş kamelya da oturuyorlardı az ilerdeki kamelya da Fatma ve yanında tanımadığım bir kız vardı iki dakika izlemiştim Emre sinirli sinirli konuşuyordu tam onlara doğru giderken Emre ayağa kalkmış son sözünü söylemişti
Henüz beni fark etmedi hatta ilerdeki kamelyaya doğru gidiyordu bende Emre'nin peşinden koşmuştum
"Emre" diye seslenmiştim aslında bize bakan bir kaç kaşi hariç rezil olmuş sayılmazdım Emre bana bakmıştı ve hâlâ sinirliydi ama giyiniş tarzı ve saçlarının şekli ona bir bakanı ikinci kez bakmaya teşfik ediyordu.
Ben yerimde durdum ve Emre bana doğru gelmişti ondan önce konuşmaya ben başlamıştım "Ne dedi Yasemin sana ?" diye sormuştum Emre elini gözlerine götürmüş
"Kız olduğuna dua etsin yoksa elimden kurtulamazdı " demişti ve ilk defa bu kadar agrasifti .

Şuan sinirliydi ama ben dayanamamış sormuştum " Ne dedi dedim " diye reflekslerimi kontrol edemeden bağırmıştım Emre "Sakin ol bitanem sonra alatacağım şimdi Mert ve Tuğba bizi bekliyor onların yanına gidelim gel" demişti.
Mert Emre'nin en yakın arkadaşıydı peki Tuğba o kimdi ve neden bizi bekliyorlardı
Emre'ye bakarak sormuştum " Tuğba kim" diye. Emre sakindi ve cevaplamıştı
"Gidince görürsün " diyerek elimden tutmuştu ben etrafa baktım çok şükür tanıdık kimse yoktu.

Kamelyaya gittiğimizde Mert ve yanında sarı saçlı dip boyası gelmiş ama hala yapmayan açık tenli orta kiloda Mert'e sıkı sıkı sarılan bir kızdı aslında kıskanmadı değildim biz tanıştıktan sonra yarım saat sohbet etmiştik Emre herkesin içinde Yaseminle konuştuklarını anlatmıştı biz de Emre ile yan yana oturmuştuk ama o kadar samimi değildik biraz sessizlik ten sonra Tuğba Mert'ten ayrılmış
"Sıkıldım ben doğruluk cesaretlik oynayalım mı "diye sormuştu herkesin kabul etmesinden sonra ilk Tuğba çevirmişti gazoz şişesini bizde hayecanla cevap hakkı kime gelecek diye bekliyorduk Emre ve benim arama geldiği içi iptal olmuştu tekrar çevirmişti Tuğba şişeyi ve bu sefer Tuğba soracak ben cevaplayacaktım Tuğba bana bakarak
"Doğruluk mu ? cesaretlik mi ? " diye bana sormuştu

Biraz düşündükten sonra zaten cesaretlikte pek birşey yaptıramaz diye "Cesaretlik demiştim"
Ama yanılmışım hepsi birden kahkaha atmıştı nedenini anlamamıştım ve şuan olaya Fransızdım
Tuğba attığı kahkahadan sonra bana bakıp "Emre 'yi öp " demişti
Şuan niye güldüklerini anlamıştım ve utanıp başımı öne eğmiştim çok geçmeden Mert ve Tuğba alkışlayarak "Öp öp " diye kendi çaplarında gaz veriyorlardı Emre'de bana bakarak sırıtıyordu önce etrafa bakmıştım Yasemin Fatma ve yanlarındaki kız bizi izliyorlardı onlardan başka tanıdık kimse yoktu Emre hâlâ sırıtıyordu içimden "Gül sen gül " diye saydırıyordum Mert bana bakarak " Hadi yenge öp artık" demişti bu çocuk hâlâ yenge diyor ya

Yavaş yavaş yaklaşmıştım Emre'ye tabii ki yanağından öpecektim saçlarımı arkaya doğru atmıştım ve Emre'nin yanağına yaklaşmıştım tam ben öpecekken Emre kafasını çevirmiş dudağım onun dudağına değmişti ...

SENSİZLİĞİ DİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin