Ben sabırsızlıkla soruyu beklerken Emre gözlerime derin derin bakmıştı. Ben onun deniz mavisi gözlerinde kendimi ararken bir anda dalmıştım. Acaba ne soracaktı? Gözlerime baktıkça daha çok heyecanlanıyordum içimden sor artık sor artık diye diye kendimi yiyordum.
-Hep böyle sakar mısın?
-Efendim?
Bu soruyu soracağı aklımın ucundan dahi geçmezdi ama ne yazık ki sormuştu. Aslında bakarsan evde çay tepsisini taşırken birkaç kere annemin yeni yıkattığı halıya dökmem haricinde hiçte sakar sayılmazdım.-Diyorum ki çok güzelsin ayrıca çok utangaç.
Beni duygu sersemi etmişti adeta ne diyeceğimi bilmiyordum ama kesinlikle yalan söylemeyecektim onun için kalbimden geçenleri olduğu gibi aktardım.
-Şey aslında daha önce hiç sevgilim olmamıştı.
-Desene ilk sevgilin ben olacağım.
Ben olayı idrak edememiştim henüz. Ne yani şimdi sevgili mi olacaktık?Artık kendime gelmenin zamanı gelmişti. Kafamı çimlerden kaldırdım ama hala cesaret edemiyordum gözlerine bakmaya.
-Peki sen? Senin kaç tane sevgilin oldu?
Utangaç olmadığı belliydi, bunu konuşmalarından anlayabiliyordum.
-Ben senden önce üç kişiyle çıktım. En son kızın ailesi öğrenince ayrılmak zorunda kaldık.Tahminlerim doğruydu. Bu işte birşeyin olduğunu en başta anlamıştım zaten. Emre eski sevgilisini anlatıyordu ama hala bitmeyen birşey vardı kıza karşı ve düşünmüştüm; "birgün benim içinde böyle söylerse?".
Acaba kız güzelmiydi? Hiç el ele tutuştular mı? Ya da öptü mü onu? Allah'ım neler oluyor bana resmen kızı kıskanıyordum.
Biz birbirimize telefon numaramızı verdikten sonra Emre'ye "Kalkalım mı? demiştim o da onaylar biçimde kafasını sallamıştı.Yaklaşık on adımdan sonra lanet olası merdivene gelmiştik.
-İstersen sen bisiklet yolundan çık düşersin falan.
"Haha çok komik.
Resmen odun bu çocuk. Hoşçakal bile dememişti ayrılırken.Hah sevgili bu mu? Bence insanlar boşu boşuna bu kadar göz yaşı döküyorlar. Öznel cümlemi bitirdikten sonra Yasemin'i beklemeden okula gittiğimi fark ettim. Arkama bakmıştım önce,Yasemin ağzını çikolata ile doldurmuş elinde birkaç abur cubur ile,bana doğru geliyordu.
- Noldo no konoştonoz?
- Ağzında yemek varken konuşma.
- Ne yapayım,aç mı kalayım?
- Sen aç kalmazsın.
Okul biraz uzak olduğu için gözüm almamıştı onca yolu yürümeye. Zaten üzerimde dün akşamın yorgunluğu vardı.Tabi karnımın verdiği açlık sinyallerini de duymamazlıktan gelemezdim.Okulu ekmiştik Yasemin'le son anda vermiş olduğumuz kararla direk evimize gidecektik. Benim evim onun evinin yukarısında olduğu için önce ben onu bırakıyordum her zaman ki yolumdan gitmeyecektim nasılsa bol bol vaktim vardı. Aklıma gelen ilk şey Yasin'in annesi idi onu birkez daha görme umuduyla o parktan geçecektim. Parkın hemen aşağısında Halk kütüphanesi vardı. Girişte birkaç adımlık merdiven,sağ köşede çalışma masaları solda kayıt işlemleri,güvenlik masası ve kitaplıklar vardı. Ben elime aldığım ilk kitaba göz ucuyla bakmıştım.Kitap benim kafadan olduğu için beğenmiştim. Kitabı alıp kayıt işlemlerini yapınca evin yolunu tuttum.
Dediğim gibi parktan gidecektim. Yasin'in annesi bu soğuk havaya rağmen hâlâ kestane satıyordu. Hayat bazen acımasız geliyor insana. Gücü gücü yeteni eziyor. Bir tarafta pırlantası küçük diye eşinden ayrılan, diğer tarafta bayat ekmek dahi bulamayan.
Ben hep farklı düşünüyordum ve hedeflerim vardı. Dil anlatım dersini sevdiğim için o alana doğru yönelmiştim. Ve yazmayı çok sevdiğim yazarın kitapları sayesinde tutku haline getirmiştim. Eğer ilerde nasip olursa yoksulların sesi olacaktım.
Ve biliyordum ki "Hayallerin gerçek olur yeterki peşinden gidecek cesaretin olsun".Yolu fazla uzatmaya gerek yoktu. Yasin"in annesinin yanından geçiyordum tam içimden gelmişti ve yaptım.
-Kolay gelsin.
-Sağol yavrum.
-Bende bir kilo alabilir miyim?
-Tabii.
Parayı verdikten sonra artan parayı cebime koymuştum. Kestaneler çok sıcaktı ve hiç sevmezdim kestaneyi. Tekrar kolay gelsin diyerek ayrılmıştım yanından. Evde annem hariç kestane seven yoktu anlaşılan babama çekmiştim.
Adımlarımı hızlandırdım, zaten oldum olası sevmezdim yavaş olmayı. Apartmana geldiğimde müthiş kokular gelmişti burnuma. Acaba annem yine neler döktürüyordu. Annemle aram pek iyi olmasa da yaptığı yemekler süper ötesi diyebilirdim. Evde iki kardeş olduğumuz için annem hep abimi benle kıyaslardı. Gece evden çıksa bile " O erkek sen otur oturduğun yerde" derdi yakında penceremi çıkartıp yerine duvar yaptırırsa hiç şaşırmam. Dayanamıyordum sürekli abimle kıyaslanmaya.
Eve girince annem okulu ektiğimi çoktan öğrenmişti bile. Birsürü nasihat çektikten sonra her zaman olduğu gibi iki dakika ağız dalaşı yapmıştık. Benim cevap vermek gibi lüksüm yok çünkü annem "Sus anneye cevap verilmez!" diyerek kesin bir hüküm koymuştu.Direk odama gitmiştim. Zaten o mis kokulu yemekten bir kaşık dahi yiyememişliğin üzüntüsü vardı üzerimde. Odama girer girmez telefonumu elime almıştım abim mesaj atmış eve geç gelecekmiş. Abim lise son sınıftı. Evimizin ilk göz ağrısı olduğu için üstün tutulurdu.
Telefonda cevapsız arama var. Emrenin numarası bu hem de dört kere aramış. Telefon numarasının son dört sayısını ezberliyeceğim diye ne çekmiştim.
Acaba aramalımıydım?Arasam mı? Aramasam mı? Diye tam yarım saat düşündüm önce enine sonra boyuna inceledim ve karar verdim. Kapının deliğinden incelemiştim etrafı. Güzel annem ortalıkta yok. Abim okul çıkışı zaten geç gelecekmiş. Öncelikle numarayı kaydedeyim rehbere ama kız ismi lazım bana.
Evet Emreyi İrem olarak kaydetmiştim, bunu yasemin sıkça yapardı. Üstelik gördüğüm kadarıyla işe de yarıyordu. Sonunda grurumu bir kenara bırakıp aramıştım Emre'yi.
Telefon iki kere çaldıktan sonra açılmıştı.
- Efendim?
- Beni aramışsın.
-Tam dört kere aradım neden cevap vermedin?
- Kusura bakma telefon evdeydi.Hesap sorulmasından hiç hoşlanmam ayrıca fazla kısıtlanmalarada dayanamıyorum. Sevgili olmak saçma geliyordu artık. Sonuçta sana neler yaşatacağı belli de değildi.
Kararımı vermiştim önce Emre'ye durumu izah edecektim daha sonra rehberimden numarasını engelleyecektim. İçimde kötü his vardı Emre eski sevgilisini anlatırken hâlâ ona aşık olduğunun farkında değildi. Tamam daha önce hiç aşık olmamış olabilirim ama empati kurmayı çok iyi biliyodum.
Kim bilir o kız ne çok üzülüyordur. Ben kimsenin mutsuzluğuyla mutlu olamam. Özgüveni hayatımdan Emre'nin karşısında düştüğüm an silmiştim. Onun için özgüven değil de cesaretimi toplayıp düşüncelerimide göz önüne alarak;
Tam "Ben senin bildiğin kız..." diyecektim ki.
Emre benden önce davrandı
- Elif ben sana aşık oldum.Ya bunu söylemenin sırası mıydı şimdi? Hem daha yirmi dört saat bile olmamıştı.
Acaba gerçekten aşık mıydı bana? Bu ve buna benzer birçok soru vardı beynimi kurcalayan.
-Elif orda mısın? Birşey demeyecek misin?
Tabiki de diyecektim ama ne diyecektim? Bende sana aşık oldum diyemezdim, dememeliydim. Ama kalbim ona karşı boş değildi sadece yanlış yapmaktan korkuyordum. Yasemin'e çok ihtiyacım vardı. Başıma bu belayı Yasemin yüzünden almıştım ve ne yazık ki tatlı bela.Hayatımda hiç bu kadar zorlanmadım. Artık iyi yada kötü cevap vermem gerekiyordu Emre'ye.
Emre "Kime diyorum ya ses versene?"
Elimi kalbime götürdüm ve yüreğimin sesini dinleyerek ;
-Bende sana aşığım demiştim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZLİĞİ DİNLE
ChickLitAşk 'ın doğuşu. Herşeyin yalan olduğunu anlamıştım birkez daha. Hepimiz yanlış anlamıştık Aşk'ı. Biz harcamıştık yüreği beş kuruş etmeyen insanların uğrunda ömrümüzü. HANİ "AŞK" VARDIR ÜÇ HARFİ YAN YANA KOYARSIN. HANİ "SEVDA" VARDIR UĞRUNA CANINI KO...