Herşey yolunda gidiyordu ve buna ben bile şaşırıyordum Emre ile on beş gün boyunca hiç kavga etmemiştik hatta Yaseminden sonra birbirimize daha çok bağlanmıştık okul da Betül ile geziyor Yaseminle bir kelime dahi konuşmuyordum artık onun yerini Betül almıştı.
***
Saat akşamın yedisi idi hayatım monotonluğunu koruyordu ben de okuduğum son kitaptan haz alarak elime A/dört kağıdı almıştım okulumuzda kompozisyon yarışması vardı önce odamdan dikkatimi dağıtacak süs eşyalarını almıştım yatağımın üzerine oturarak açtığım fon müziğine ayak uydurmaya çalışıyordum sonunda yazmaya başladım konusu "ECDAT'A MEKTUP" tu ben de şansımı denemek ten bir zarar gelmez deyip tecrübelerime de dayanarak yazmıştım.***
Bir saat süren kompozisyon bitmişti artık ajandama birşeyler yazmalıydım çünkü yazarın okulumuza gelmesine tam on beş gün vardı ve kitabımın sonuna doğru yaklaşmıştım içimde müthiş duygular vardı kitap yazdığımı Emre bilmiyordu ve ben bütün mısralarımda onu anlatıyordum o yüzden yazarken sıkılmıyor büyük bir keyif alıyordum bütün yapacaklarım bitince her zaman yaptığım şeyi yaptım yani Emre'nin odasına bakmak.Akşam yemeğinden sonra yarım saat Emre ile konuşmuştuk bana sürekli sınıftaki kızlardan bahsediyordu neymiş efendim her gün Emre bizimle selfie yaparmısın diye soruyorlarmış bunları bana anlatması yetmezmiş gibi birde kıskanıyor musun ? diye soruyordu ne kıskancam be.
Sabah saat altı da "Günaydın kıskanç prenses" mesajıyla kalkmıştım sizi bilemem ama bu sabah mesajları beni çok mutlu ediyordu hayallerimi süsleyen insan beni düşünüp yirmi dört saatinden ayırmış bana günün aydın olsun diyordu .
Hemen mesaja karşılık verip elimi yüzümü yıkamıştım ortada bir monoton hayat var ve o hayatı değiştirmek benim elimde.Saçlarımı maşa yaptıktan sonra son olarak parfümümü sıkmıştım aynaya rimelimi sürmek için yaklaşınca boynumda Emre'nin bana hediye ettiği kolyeyi göremedim şuan moralim yerlerde idi , kolye en son boynumdaydı kahretsin ya.
Okul için hazırdım hemen mutfağa geçmiştim beni ilk defa sabah sabah mutfakta gören babam bana tebessüm ederek "Gel harçlığını vereyim" demişti.
Babama aynı şekilde ben de tebessüm etmiştim "Ama ne yazik ki mutfağa harçlık için girmedim baba ." demiştim babam şaşırırken ben tekrar sırıtmıştım "Madem o kadar ısrar ettin bari paramı da alayım" diyerek babamın elindeki on TL yi almıştım.Aylar sonra evde yapmadığım kahvaltıyı yapacaktım ekmeğime sürdüğüm yağdan sonra tam ısıracaktım abim elimdeki ekmeği kaptığı gibi ısırmıştı sanki senin elin yok Allahım ya abimle beş dakika laf kavgası yapmıştık annem o sıra benim için ekmeğe yağ sürmüştü bu sefer işimi şansa bırakmadım ve ekmeği annemden aldığım gibi ısırdım kahvaltından sonra dişlerimi fırçalayarak çantamı alıp aşağı inmiştim Emre az ilerde beni bekliyordu hava oldukça bulutluydu sanırım yağmur yağacaktı fazla vakit kaybetmeden Emre'nin yanına doğru gitmiştim okula kadar yürüyecektik Emre elini ceketinin cebinden çıkartıp benim elimi tutmuştu havadan sudan konuşurken aniden eli ile saçlarımı arkaya atmıştı şuan ürperiyordum çünkü boynumda kolye yoktu ve olmadığı sürece kendimi hep yarım hissedecektim .
Okula girdiğimde Betül koşarak yanıma gelmişti "Elif Kevser hoca seni arıyor çabuk yanıma gelsin dedi koş" demişti sırtımdaki çantamı Betüle vererek öğretmenler odasına doğru gitmiştim öğretmenimiz beni görünce el işareti yaparak öğretmenler odasına çağırdı ben de dediği gibi içeriye girmiştim elinde bir kağıt vardı bana onu vererek eklemişti "Elif bu yarışmaya katılmanı istiyorum sana güveniyorum güzel şeyler yazacaksın bugün yaz yarın getir " demişti
Elime aldığım kâğıtta "ECDAT'A MEKTUP YARIŞMASI " yazıyordu hemen hocamıza bakıp
"Hocam ben bunu zaten yazmıştım" demiştim öğretmenimiz bana gözleriyle gülümseyerek "Aferin kız sana ben inanıyorum sen hedefine ulaşacaksın yıllar sonra herkes tarafından okunan yazar olacaksın yeter ki hedefini sahi tut"demişti ve benim en büyük destekçim Kevser hocaydı hemen çantamdan yazdığım kompozisyon u öğretmenimize vermiştim şuan içim çok rahattı...Ajandamda yazan romanı okuyan herkes sonraki bölümü çabuk yaz çok güzel olmuş diyordu neden beğendikleri açıkça ortadaydı çünkü lise hayatı manita yapma dönemi olarak bilinirdi ve romanda anlatılan aşk herkesin kısmen yaşadığı aşklardan birisiydi bu yönden hiç olumsuz eleştiri almamıştım tam on beş gün vardı benim hayallerime son adım atmama on beş gün.
Akşam eve Emre ile gidiyorduk beni görünce yanındaki arkadaşlarından ayrılmış yanıma geliyordu ama karşıma geçerek yolumu kesmişti ben sağa gidersem Emre sağa ,sola gidersem Emre'de sola gidiyordu ve sabrımın taşı çatlamıştı olduğum yerde durmuştum ellerimi cebime koyarak "Ne yapıyorsun ya ?" diye sormuştum Emre bana sırıtarak "Sevgilimin yolunu kesiyorum suç mu " demişti aklıma o sıra internette okuduğum söz gelmişti "Bu yazıdan sonra biraz gülün de dişleriniz hava alsın :)" yazıyordu ben de somurtmaktan ziyade Emre'ye sırıtmıştım .
Yan yana gidiyorduk benim elim cebimdeydi Emre'nin elinde telefon vardı ve ben o telefonu cebine koymasını bekliyordum kollarımız birbirine değerken Emre telefonu cebine koymuştu ben de firsattan istifade edip Emre'nin elini ilk kez tutmuştum genellikle o tutuyordu .
Emre bana tebessüm edip yanağıma doğru yaklaşmıştı ben kendimi geriye doğru çekip "O kadar da değil " demiştim evet herşey zirvede bırakılmalıydı ileri gitmeye şimdilik gerek yok diye düşünmüştüm .
Eve yaklaşınca Emre bana "İyi akşamlar hatunum" demişti ben de içimden "İyi akşamlar erkeğim " dedim ama içimden dedim sonuçta onu yüzüne karşı demek te vardı .Sitenin kapısındaki aynadan bakarak arkadan benim içeri girmemi bekleyen Emre'ye bakmıştım herkes deli gibi sever ya ben aklım başımdayken duygularıma sahip çıkarak kalbimin sesini dinleyerek seviyorum onu .
Belki hata yapıyorum bu yaşta ama genede seviyorum kalbe söz geçmiyor.Evin ziline bastığımda kapıyı annem açmıştı hemen çantamı anneme vermiştim sonuçta o kadar yol yürümüşüm çantamı odama götürse birşey kaybetmez .
Abime ajandamı alıp okutmak için gidiyordum odasında girdiğimde abim yatağın üzerinde telefona derin derin bakıyordu gözlerinde acı bir bakış vardı ama biraz sonra sevinecekti çünkü benim kadar o da mutluydu yazdığım romana.Koşarak abimin yanına zıplamıştım "Abi sana haberim var " diye sırıtıyordum
Ama yüzüme inen tokat boğazımda düğümlenen kelimeleri esir almıştı yüzümün kızarmasına bakmadan elimi abimin tokat attığı yanağa götürmüştüm ne olduğunu bilmiyordum ama babamdan yemediğim tokadı ilk kez abimden yemiştimÇok geçmeden abim bana tam on beş gün önceki maziyi canlandırmıştı bundan on beş gün önce Emre'yi öpmüştüm o fotoğrafı kim çekipte abime gönderebilir ki ?
Abim bana bakarak "Bu son şansın Elif "demişti ben hâlâ o fotoğrafı kim gönderdi diye düşünüyordum .Abim odasından çıkıp gitmişti ama telefonu yatağın üzerindeydi hemen telefonu elime almıştım ekranda şifre vardı zaten şifre olmasaydı bırakıp ta gitmezdi aklıma abimin okul numarası geldi ama yanlış şifre diyordu zaten numarayı kafadan atmıştım .
Duvar kağıdı Fenerbahçe resmiydi şifreyi hemen 1907 yazdım ve ekran açıldı.Ben heyecanla mesaj kutusuna girmiştim numara kayıtlı değildi ama hiçte yabancı değildi mesaj Yaseminden gelmişti evet Yaseminden.
Beni tekrar tekrar sırtımdan vuran canımın bir parçasından üstelik üzerine yazdığı şey
"Kardeşine sahip çık " yazıyordu hemen önceki mesajlara bakmıştım ama gördüğüm şeyler bildiğim şeyleri de unutturmuştu mesajlarda Aşkım yazıyordu daha önceki mesajları okudum abim Yasemine teklif etmiş inanmıyorum ya şuan düşmanımla abim sevgili üstelik Yasemin Emre'yi seviyor ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZLİĞİ DİNLE
ChickLitAşk 'ın doğuşu. Herşeyin yalan olduğunu anlamıştım birkez daha. Hepimiz yanlış anlamıştık Aşk'ı. Biz harcamıştık yüreği beş kuruş etmeyen insanların uğrunda ömrümüzü. HANİ "AŞK" VARDIR ÜÇ HARFİ YAN YANA KOYARSIN. HANİ "SEVDA" VARDIR UĞRUNA CANINI KO...