KORKUYORUM

152 36 14
                                    


Emre'ye "Bende sana aşık oldum" demiştim en temiz duygularımla. Ona karşı boş değildim ama hislerim karşılıklımıydı bilemiyorum.
Daha Emre'den cevap alamadan annemin bana seslendiğini duydum.

-Elif kapı çalıyor bak baban mı geldi?
Önce saate baktım annem doğru söylüyordu abimi hesaplarken babamı hesaba katmamıştım. Babam kapıda bekletilmekten hoşlanmazdı onun için telefonu kapatıp kapıya ışınlanmalıydım.
Ama Emre'nin yüzüne telefonu kapatamazdım öncelikle durumu ona izah etmeliyim.

-Babam geldi kapıyı açmam lazım sonra konuşuruz.
-Tamam ama sonra ara.
Dediğini azda olsa duymuştum.
Telefonu kapatıp kapıya koştum zaten yeterince vakit kaybetmiştim kapıyı açtığımla hayal kırıklığına uğramam bir olmuştu. Evet yanılmıyordum abim.

-Hani sen geç gelecektin.
-Çekil önümden bide sana hesap mı vereyim annem nerede?
-Hesap vermediğin kişiye soru da sorma o zaman.
"Anne!" diye ortalığı inlettikten sonra mutfağa gitmişti abimin tek derdi yemek. Zaten odasından yemek vakitleri haricinde çıkmazdı çıktığı zamanlarda ise sevgilisiyle buluşur, dışarda sigara içer annemin gözünde hâlâ melekk.

Ben mutfağa girmeden direk odama gitmiştim annemle abimin sevgi gösterilerini izleyecek mecalim yok. Telefonumu elime aldım Emre'den cevapsız arama var şuan arayamam çünkü abim odama kapıyı çalmadan girdiği için evde rahat konuşamazdım.

Kapı çalmıştı bu sefer yüzde doksan dokuz ihtimalle babam gelmişti. Telefonumu şarja takıp dışarı çıkmıştım. Annem sofrayı kurmuştu bile. Anlaşılan bugün erken yiyecektik yemeği.
Sofrada okul muhabbetleri açılınca afiyet olsun diyerek ayrılmıştım yanlarından. Bugün yeni aldığım kitapı okuyacaktım en azından uykum gelene kadar okumalıydım. Şuan yirminci sayfadayım ve göz kapaklarım kapanmış vaziyette kitap ayracını kaldığım sayfaya bırakınca telefonumu şarjdan çekip alarmı kurmuştum.
Evet şuan yatabilirim.

Bir türlü uykum gelmiyordu. Aslında kafamdaki sorulara cevap veremediğim için bütün bunlar. Orta okulda öğretmenimiz gece uyuyamazsanız koyunları sayın demişti bakalım ne kadar işe yarayacak ?

Bir koyun iki koyun ........ dörtyüz koyun
Ve... Saat çalıyor.
İlk defa annem odama gelmeden kalkmıştım ilk işim Yasemin'e mesaj atmak oluyordu.
"Onbeş dakikada sizin oradayım hazırlan"
Zaten mesajımı görmeyecek benimki de akıl.

On dakikada hazırdım annemden harçlığımı aldım yanağına bir buse kondurup merdivenleri ikişer üçer atlayıp inmiştim aşağı.
Yasemin her zaman olduğu gibi beş dakika bekletmişti beni.
- Günaydın.
- Günaydın. Yine beş dakika geç kaldın farkında mısın?
- Tamam ya özür dilerim bir daha olmayacak söz.
-Alıştım artık sorun değil.

Yasemin'e Emre'yle sevgili olduğumuzu o yokken neler konuştuğumuzu noktasından virgülüne kadar anlatmıştım. Okul yolu dedikodularımız sayesinde uzun gelmiyordu artık.
Bu arada Betül gelmişti aklıma ikiz kardeşine cenaze yapılmıştı. İlk işim okulda onun yanına gitmek olacaktı. Okul merdivenlerini ikişer ikişer çıkmıştık Yasemin'le. İlk iki dersimiz beden olduğu için sıraya çantasını bırakan aşağı iniyordu Yasemin bana gel işareti yapıp aşağı inmişti.

Gördüğüm kadarıyla sınıfta Betül'den başkası yoktu. Kafasını masanın üzerine koyup kapüşonlu hırkasıyla başını kapatmıştı. Önce beden öğretmenimizin yanına inip Betül' le sınıfta oturacağımı söylemeliyim hocamız iyi biriydi anlayışla karşılayacağını tahmin ediyordum çok şükür tahminimde yanılmamıştım.

Sınıfa usulca girdim. Öğretmen masasına oturdum.
Betüle seslenmiştim:
-Betül nasılsın?
Önce kapüşonu kafasından çıkardı daha sonra:
-Sence nasılım?
Ortalığı yumuşatmak amacıyla:
-Baban ile kardeşin iyiler mi?
Betül'ün gözleri dolmuştu bana uzun uzun baktıktan sonra.

" Babam ve kardeşim iyi olsalar da diğer kardeşim iyi değil , anlıyormusun beni ? O hayatta değil artık ,ve ben onu bir daha asla göremeyeceğim " demişti . Ve gözlerinden akan yaşlar masanın üzerinde duran kardeşinin fotoğrafına damlıyordu .

Artık susamazdım ona karşı , madem bu konuyu ben açtım o zaman onun kendisini iyi hissetmesini sağlayacak birşeyler söylemeliydim.
Aynı şekilde bende onun gözlerine bakmıştım , yüzümde çoktan matem havası olmuştu bile .
" Betül, yakınını kaybeden sadece sen değilsin bir düşün istersen , annesi ile babası gözleri önünde katledilen onca çocuk var. Üstelik onlar daha çocuk ve senin yanında sarılabileceğin bir annen , sabahları harçlık alabileceğin bir baban var . Ama onlar hem yetim hem öksüz , vücudu yara içinde kalmış herşeyden habersiz anne babalarına bakıyorlar ..." ben daha sözümü bitirmeden Betül araya girmişti .

" Herkes kendisinden sorumlu Elif. Ben kendi acılarımla ilgilenirim " demişti .
Ve tamamen yanlış düşünüyordu. Bunu ona canını yakmadan anlatmam lazım

"Madem herkes kendisinden sorumlu , peki o zaman babanın kaza yaptığı gün neden bütün okul perişan oldu ? Bi söylesene Betül ,o gün müdür annenle seni hastaneye götürmeseydi ,yada bütün öğrenciler kendi acılarıymış gibi ağlamasalardı onlara karşı kin gütmeyecekmiydin ? Biz o gün * nasıl olsa herkes kendi acısından sorumlu *deyip derse devam etseydik hoşuna gidecekmiydi ?
Bak kardeşim , yetimi yetim diye ezersek , fakiri fakir diye dışlarsak yoksullarımıza sahip çıkmayıp onlara bir tekmede biz atarsak , İNSANIZ diye ortada dolaşmamızın bir anlamı kalmaz ." Demiştim.

O sıra , Betül yutkunmuştu ,onun konuşacak halinin kalmadığını anlamıştım dokunsan ağlayacak sözü vardır ya , tamda o durumdaydı .

Duvardan tarafta oturduğu için öğretmen masasına uzaktı sırası .
Yerimden kalktım onun yanına oturdum, zaten kendimi zor tutuyorum, birde onun gözündeki yaşları gördükçede hiç dayanamamış bende ağlamıştım.
Betülle hem birbirimize sarılıyoruz hem ağlıyoruz.

Betülü artık yalnız bırakamazdım. Ona kardeşinin yokluğunu hatırlatmamam lazımdı ,
Ben ona kardeşini unut demiyorum sadece kardeşine yakışır abla ol
Allaha isyan ederek eline birşey geçmez .

Betülde kardeşim sayılırdı artık .
Zil çalmıştı , betülün gözyaşlarını elimle silmiştim , üzgün olduğu için doğru kararlar veremiyordu .
Bir kez daha göz göze gelmiştik betül ile ,
" elif beni yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim ." demişti .
Bende aynı samimiyetle istifimi bozmaksızın ,
" ben sadece insanlık görevimi yaptım ,unuttun betül biz kardeşiz" dedikten sonra betül azda olsa tebessüm edebilmişti sonunda.
....
Koridordan" kanka" diye sesler geliyordu kulağıma . Ayrıca bu ses yaseminin sesiydi .
Kapıyı açma şekli , deprem öncesi uyarılarda bile o biçim kapı açılmamıştır diyebilirim.

" Elif kanka koş koş ! "

Betüle birazdan geleceğim beni bekle . Dedikten sonra yaseminin yanına gittim.

Soluk soluğa kalmıştı acaba hangi haberle buraya koşma gereği duydu.
- ne oldu niye koşuyosun ?
- kanka emre ...
- ne olmuş emreye ? Cevap versene .
- bana mesaj attı " Ben sizin okulun önündeyim Elifide al gel " diye
- ya ne zaman gelmiş ? Okula gitmemiş mi ?
- bilmiyorum . Soru sorma hadi koş bizi bekliyor.

Biz topukları yağlamıştık taki ben durana kadar .
Daha yüzümün gözümün ne halde olduğunu bilmiyordum ayrıca daha beş dakika önce seller sular gibi ağlamıştım .
Yasemin yanında ona eşlik eden beni görmeyince on adım önümde durup bana bakmıştı - Ya niye durdun koşsana ??
- şey
- ney ?
Yasemin bu seferde benim yanıma koşmuştu . Aynı soruyu tekrar sordu
- ney dedim ?
- ya saçım başım dağınık bu şekilde gidemem .
- saçmalama elif saçların gayet düzgün. Dedikten sonra sağ eliyle saçımı oradan oraya savurmuştu.

Sağol ya içine ettin saçlarımın .

kolumdan tuttuğu gibi beni sürüklemişti." güzelsin güzel " demeyi unutmadı tabi.
Ama bir sorun vardı . Kapıdaki bekçi bizi dışarı izin kağıdı olmadan çıkarmaz ,üstelik hocalara yakalanırsak displinlik oluruz .
Çıkış kapısına iyice yaklaşmıştık ,emre karşıdan bize doğru geliyordu .
Önce tebessüm etmişti daha sonra elindeki telefonu cebine koyarak eliyle gelin işareti yaptı ..

Biz yaseminle kapıya yönelmiştik. Tam son adımımızı atacakken ,arkadan bir ses

DURUNNN !!!

Yasemin koluma girmişti, ve hafifçe kulağıma
" bu sefer hapı yuttuk kanka" diye ekledi .
Yavaş yavaş arkamızı döndük

.....

SENSİZLİĞİ DİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin