1.Bölüm- Ata Mirası

254 20 12
                                    

            Bozkırda öğle vaktiydi. Dört atlı, toprağı titreterek rüzgar gibi ilerliyordu. Karşılarında onlara doğru gelmekte olan, altı atlı vardı. Pusatlarını kınına geri sokan, altı kişi, dört atlının yanına gelince atlarından indiler. Ayaklarını yere vurarak selam verdiler. "Oğuz Kağan! Doğuşlu kağan, sizi selamlıyorum!" Dört atlının ortasında duran Oğuz Ata, atından indi. "Güçlü kurt'u selamlarım!" Dört adam Oğuz Ata'nın yüzüne bakarak, "Kağanım, civarda doğaüstü ancak, yapay olan yaratıklar gezermiş. Bizi emretmişsiniz, buyurun Oğuz Kağan, emrinizdeyiz!" Oğuz Kağan, gür sesiyle, "İtbarak denen köpek soyuyla savaşırım. Onları büyük hezimete de uğratırım, ancak takviyeye ihtiyaç olabilir. Bende bu ihtiyacımı, kandaşlarım sayesinde gidermek isterim. Sizler Gök Tanrının size bahşettiği bu gücü doğru yolda kullanmak ister misiniz?" Adamlar ayaklarını tekrar yere vurarak, "Buyruk senindir kağan!" dediler hep bir ağızdan. Oğuz Ata göğe baktı, "Bizler gökte kartal, bozkırda Gökbörü oluruz. Bizler Türk'üz. Biz birken diriyiz, adamlarını al ve kuzeye git. İtbaraklar'ın orada önünü kes. Bizden hızlılar ama kaçamayacaklar!" Adamların lideri tekrar ayağını yere vurdu. "Buyruk senindir kağan!" Adamlar arkasını dönüp bir iki adım attıktan sonra ileri doğru zıplayıp, yere indiklerinde, dört ayaklarının üzerinde birer kurda dönüştüler. Bir buçuk, alp boyunda olan devasa kurtlar mükemmel bir hızla kuzeye gittiler."

"Mete uyan Mete!" On altı yaşındaki genç gördüğü rüyadan sonra ter içinde uyandı. Onu uyandıran, kuzeni Furkan ile yüz yüze geldi. "Yine aynı rüyayı gördüm Furkan!" Furkan umursamaz bir tavırla, "Dayıma göre tüm bunların bir anlamı var. Benzer rüyaları bende görüyorum. Mesela en son gördüğüm rüyada, büyük bir kurda dönüşüp bozkırda atların içinden hızla geçiyordum. Daha sonra teni mermer kadar soğuk olan ve aynı zamanda sert bir adama çarpıyordum." Mete kuzeninin sözünü kesti. "Mermer gibi sert ve soğuk adam! Onu bende görüyorum Furkan!" İkili konuşmalarını bitirdikten sonra, sadece kendi aile üyelerinin barındığı, müstakil altı katlı binanın önüne çıktılar. Karşılarında uzun çam ağaçları ile çevrelenmiş tek beton kısım olan, araçlarını koydukları yerde durup birer sigara yaktılar. "Bu rüyalar, geçen yaz ananemin köyünde kaldığım zamanlar başladı Furkan." Furkan, Mete'ye cevap vermeden sigarasından içti. "Köyde, domuz cesedinin kokusundan bahsetmiştin değil mi?" Mete, başını onaylarcasına salladı. Furkan konuşmaya devam etti. "Peki domuz nasıl ölmüştü Mete?" Mete zihnini biraz zorladıktan sonra, "Sanırım zehirlenmiş olmalı, çünkü silahla vurulmadığını bütün köylüler kanıtlamıştı. Girdiği bağların birinde yediği bir şey yüzünden ölmüştür." Sigara izmaritlerini attıklarında, yaşları, on beş, on dört, on üç, arasında seyir eden, dört kuzenleri daha yanlarına geldi. Mehmet, on beş yaşında, yeşil gözlü bir altmış altı boylarındaydı. Metin, on dört yaşında esmer, uzun saçlı kara gözlü, bir altmış boylarındaydı. Diğer ikisi de on üç yaşındaydılar. Birin amcasının oğlu olan, Mete ile aynı ismi taşıyan, bir yetmiş iki boyundaki siyah saçlı siyah gözlü, esmer ve beyaz ten arasında gidip gelen, küçük Mete idi. Diğeri, Mete'nin başka bir halasının oğlu olan, en küçükleri, bir altmış beş boylarında esmer siyah saçlı kara gözlü olan, Mustafaydı. Hepsi birleştiğinde, çamlığa daldılar. Her zamanki gibi gezintiye çıkacaklardı. Uzun ağaçların arasında bir süre ilerdiler. Güneş ışığı her yeri aydınlatırken, bir anda karanlık çöktü. Fırtınalı bir yağmur başladı. O güne kadar hiç görmedikleri bir olay yaşanırken, çamlığın tepesinde, bir bozkurt gördüler. Kurt onlara uzun uzun baktıktan sonra sanki birini çağırırmış gibi uluyordu. Her ulumasından sonra, çocuklara bakıyordu. Kurt oradan ayrıldığında, çocuklar koşarak evlerinin önüne geri döndüler. Döndükleri zaman, karşılarında, Mete'nin babasını gördüler. Mete babasının yanına gelerek, "Sesleri duydun mu?" Babası, dalga geçer gibi bir tavırla, "Ne sesi?" deyip güldü. Çocuklar daha da çok korkmuşlardı. Onlar binadan içeri tekrar girerken, hala gülen adamın erkek kardeşi yanına geldi. "Ağabey, sanırım vakit geldi. Ama bir terslik var, bazılarının yaşı daha çok küçük, Gökbörü onlara neden gözükür?" Kuzey, kardeşi Murat'a bakıp, "Uzun süredir kan emenlerin haberini alıyorum, Gök Tanrının işine karışılmaz Murat! Gökbörü geldiyse, bir bildiği vardır. Civarda belli bir tehlike var. Yaz gelmeden, çocukların değişmesi gerek."

Çocukların hepsi, Furkan'ın odasında toplanmış, olanları konuşuyorlardı. Mete, uzun saçlarını geriye attı. Amcasının oğlu olan, kendisinden üç yaş küçük diğer Mete'yi yanına çağırdı. Aslında Furkan ile daha yakın olsalar da, amcasının oğluyla her zaman bir ağabey kardeş bağı vardı aralarında. Küçük Mete'nin hiçbir konuda ona karşı bir saygısızlığı yoktu. Furkan ile bazı şeylerde ters düşseler de, küçük Mete ile bu hiç olmazdı. "Mete, söyle bakalım, hiç rüyanda farklı bir şeyler gördün mü?" Küçük Mete, ağabeyi olarak tanıdığı kuzenine cevap vermeden önce düşündü. Cevap verirken tüyleri diken diken olmuştu. İki kuzenin tamamen aynı rüyaları görüyor olması, ve halalarının oğullarının ise daha farklı rüyalar görmeleri, Mete'yi düşündürdü.

Akşam olduğu zaman, herkes dairelerine çekilmişti. Kuzey, oğlunun yanına gelip, "Bugün neler gördüğünü biliyorum. Bak evlat, bunların hepsi belli bir amaç doğrultusunda gerçekleşiyor. O rüyanda gördüğün, Oğuz Kağan'ın yanındaki adamlar, senin atandır. Bizler, Gökbörü'nün soyundan geliriz. Gökbörü'den türedik. Kurda dönüşüp, şekil değiştirmek bizim kanımızda vardır. Gördüğün yabancı filmlerdeki gibi ısırık ya da başka bir türlü dönüşenler sadece acizdirler. Biz, Oğuz Ata ile atalarımızın konuştuğundan beri, altı nesilde bir dönüşüm yaşarız. Ben ve amcan, şekil değiştiremeyiz, ama soyumuzdan gelen asil güç, bizi insanlardan güçlü kılar, bir kan emen karşısında yinede dayanıklı oluruz. Sizin bugün çamlıkta gördüğünüz kurt, Ata Gökbörüdür. O sizin dönüşmeniz için karşınıza çıktı. Şuan altı yerde altı Türk ailesi, sizin gördüğünüz vakitte, Gökbörüyü gördüler. Ve altıncı nesiller, tekrar dönüşüp, atalarının mirasını devralacaklar. Daha önceki kurt adamlar, öfkelendiği zaman kendilerine hakim olamayıp, dönüşür ve yakın çevrelerine zarar verirlerdi. Bu hala geçerlidir, ancak senin sigara içiyor olman, öfkeni dindiriyor. Bu yüzden ilk dönüşümünü, bir yıldır erteliyorsun. Sigarayı ne kadar arttırdığının farkındayım. Sen farkında olmasan da vücudun bir şeylerin normal olmadığının farkında ve daha çok sigara içmene neden oluyor. İlk dönüşüm gerçekleşene kadar, sigara içmeyi bırakmalısın. Daha sonra istediğin sıklıkla içebilirsin, çünkü vücudun kendini sürekli yenileyip, iyileştirir. Ve aynı zamanda sinirine iyi geldiği için hemen dönüşüp, bir aile katliamı yapmanı engelleyecektir. Furkan, senden iki yaş büyük ve daha önce dönüştü. Gökbörüyü bugün o görmedi. Sadece sesini duydu. Diğerlerinin dönüşümü de senin ardından gerçekleşecek, civarda çok kan emen gezdiği için, hormonlarınız değişiyor ve erken dönüşüm gerçekleşecek. Sen bu küçük sürünün lideri olacaksın. Sürüde senden sonra en güçlü gelen, amcanın oğlu Mete olacaktır. Çünkü oda ata kanından aldığı güçle dönüşecek. Halalarının oğulları ise, annelerinden aldığı tesadüf genler sayesinde dönüştüğü için, alfa olamazlar. Alfa olmanın başka bir yolu da mevcut alfayı öldürmektir. Bu yüzden, sizi kardeş gibi aynı yerde büyüttük. Sizden ayrı kalan bir kardeşiniz daha var. Ve oda dönüşmek için bekliyor. Ona yeterli bilgiyi verdik. İleride bir alfa çatışması yaşamadan, insan soyunu, kan emenlerden koruyacaksınız." Mete tam ağzını açıp konuşacakken, babası tekrar konuştu. "Unutmadan, bedeninde bulduğun bu kudreti sana veren, Gök Tanrıya dua etmeyi unutma!" Mete şaşkın bir şekilde, dininin değişmesi gerektiğini anladı. "Ata dinine dönmem gerekiyor yani?" Babası başıyla onayladı. "Zaten dönüştükten sonra hepiniz, ata dininize döneceksiniz."


Kurt Uluduğu Zaman (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin