Oğuz öfkeli gözlerle, kardeşi olarak bildiği Mete'ye bakıyordu. "Sen ne dersin Mete?" Oğuz'un öfkeyle bağırması sonucu Furkan yanlarına geri geldi. "Demek, alfalık için kavga edeceksiniz!" Oğuz, sağında küstahça duran Furkan'ı yakasından çekip önüne getirdi. "Sen neyi amaçlıyorsun Furkan?" Furkan, küstah tavrına devam etti. "Alfa kim Oğuz? Kimin sözünü dinlememizi öneriyorsun?" Diyerek, ortamı daha da kızıştırdı. Mete Furkan'ın üzerine yürümeye başlayınca, Oğuz onu ileriye ittirdi. "Mete! Geri dur." Furkan, sinsi bir tavır takındı. "Mete'nin sözünü dinlemem için bana bir neden göster Oğuz!" Dedi. Mete öfkeden dönüşmek üzereydi. Furkan bunu fark edince, küstah tavrına devam etti. "Yani benim giriş çıkış saatimi alfa mı belirleyecek, yoksa sürünün üyeleri mi? Onun bu yaptığına ne deniyor Oğuz, biliyor musun?" Mete iyice köpürünce, Metin tarafından geriye doğru itiliyordu. Oğuzun kafası iyice karışmıştı, Furkan'ın dedikleri doğruysa, kardeş bildiği, ihanetinin söz konusu olamayacağı Mete'nin kendine rakip olarak çıkması ne olurdu? "Mete, kardeşim bu ne diyor?" Mete bağırarak konuşmaya devam etti. "Furkan'a güvenmem Oğuz! Çakalların yok olmasını da istemez, bu saatte nereden gelir? Bir kan emen ya da çakalla iş birliği yapmadığını nereden bileceğim? Bundan sonra, alfa girdiğinde herkes içeride olacak!" Diğer toy kurtlar, artık kızışmaya başlamıştı. Alfa olmayan birinin, bir kurda söz geçirmesi imkansızdı. Bu kurtların doğasına aykırıydı, alfa dışında kimseye boyun eğmemek, karşılarında ne olursa olsun, boyun eğmemek. Birde buna Türklük özellikleri katıldığında, kanı kaynayan Toy kurtların, emir dinlemesi beklenemezdi. Mehmet ve Mustafa tüm öfkeleriyle soluyorlardı. Furkan onlara bir göz attı. İkisi de biraz sakinleşti, onlar için Furkan'ın alfa olması hala bir umuttu. Mehmet daha fazla kendine hakim olamadı. "Mete! Sen kim oluyorsun? Yoksa Furkan'ın dediği gibi alfalık ateşine mi düştün?" Mete, Mehmet'in üzerine yürüdü. "Ben, sizler gibi, melez kandan değilim Mehmet! Ben saf atadan gelen kan ile doğdum. Benim kanımda olan bir şey için, karşıma hanginiz rakip çıkacaksınız peki?" Oğuz, Mete'nin sağ sol ile bu denli dalaşıp, kanını savunmasından rahatsız olmuştu. "Mete! Çok ileriye gidiyorsun..." Mete bağırarak, ağabeyinin sözünü kesti. "Oğuz! Artık daha fazla taviz yok. Benim alfalık gibi bir amacım yok. Bu sürü ve ailedeki herkesin, umursamadığı biriyim. Neden mi? Sorumlusu sensin çünkü, beni arka plana atıyorsun, ama buna bir şey demeyip senin yanında oluyorum. Çünkü senin ve Furkan gibi alfalık ile bir derdim yok. Zaten alfalık benim kanımda. Ben hakkım olan saygıyı istiyorum!" Furkan, küstah konuşmasına devam etti. "Alfa olmak için sadece kan yetmez küçük Mete..." Mete'nin kafasında, küçük kelimesi yankılar yaratmaya başladı. Furkan konuşmaya devam etti. "Alfalık kan ile olan iş değildir. Bu kutlu görevi doğru düzgün yapabilecek herkes alfa olmaya hak kazanır. Senin bu alfalık işinden anlayacağın yok zaten. Bırak ağabeyin senin yerine yapsın bu işi!" Oğuz, olanlar karşısında sustukça, kendi saygınlığının azaldığını fark etti. "İkinizde susun ve odalarınıza çekilin!" Diyerek bağırdı. Gür sesi, evin duvarlarını yıkacak gibi yankılandığında, merdivenlerden gelen sesleri işittiler. Alt katlarındaki kızlar yanlarına geliyordu. Kapı çalındığında, kapıyı Metin açtı. Kızlar direk içeri daldılar. Mehmet'in ablası, Mehmet'e baktı. Ortada bir şey yok gibiydi. Kızların hep bir ağızdan sorduğu sorular, Oğuz'un sinirini daha da arttırdı. "Çabuk geri dönün, bu bir emirdir!" Kendi aralarında konuşarak, sinirle aşağıya geri dönen kızlar kapıyı sertçe çarptılar. Oğuz, hala önünde duran Furkan ve Mete ikilisini süzüyordu. "Size ne dedim?" Furkan, küstah bir yüz ifadesiyle tekrar odasına dönerken, Mete hala öfkeyle Oğuz'a bakıyordu. Oğuzun dibine kadar geldi. "Yaptığın yanlışı yakında anlayacaksın. Ama çok geç olacak aga." O sabah, herkes toplantı ve kahvaltı ettikleri büyük odada beklerken, Oğuz ve Mete'nin gülerek, aynı anda odaya girmeleri, Furkan'ın moralini son derece bozmuştu. İçinden düşündü, "Bunlar nasıl yine böyle oldular? Artık bu iş çocuk oyuncağı değil. Oğuz... Artık büyümelisin." Kahvaltı salonuna girildiğinde, ne yapılacağı konuşulacaktı. "Furkan, çakalları ziyaret et. Bak bakalım son durumları nasıl, savaşa girmeden geri dön. Yakın zamanda, kadınları ve çocukları uzaklaştırmalarını söyle. Bir daha ki gelişimiz ile onları silip süpüreceğiz." Furkan panikle konuştu. "Bu konuya henüz karar verilmemişti Oğuz!" Oğuz, yay kaşlarını çattı. "Ne demek şimdi bu?" Furkan, karşısındaki sinirli bir yüz ifadesinden korkmazdı. "Çakalların üzerine böyle bir saldırıyı desteklemiyorum. Buna oylama ile karar vermemizi isterim." Oğuz ayağa kalktı. "Sen bana karşı geliyorsun yani?" Mehmet, rahat rahat otururken, ağzını gererek konuştu. "Furkan haklı Oğuz, alfalık bu kadar gündemdeyken, bu tür kararların ortak olmasını tercih ederim." Oğuz, ve Mete şaşkın gözlerle diğerlerini izliyordu. Oğuz öfkeyle Furkan'a geri döndü. Bu sırada, pek konuşmayan, olaylardan uzak duran Mustafa da lafa girdi. "Bende Mehmet gibi düşünürüm Oğuz!" Oğuz sürü içindeki baskın gücünü kaybettiğini anladı. Oylama yaparsa, onlara istediklerini verirdi. Bunun sonucu da, asla bir gerçek alfa olamazdı. Çok konuşmayan, Tarık'a baktı. Tarık, Oğuz'un koluna girerek, odanın dışına çıkardı. "Oğuz, dün yaşananlardan sonra, senin otoriter yapın sarsıldı. Artık sözünü geçirmen zor olacak. Ne yapıp edip, Furkan ve Mete'nin önünü almalısın. Daha ileri giderlerse, geri dönüşü olmayan olaylar yaşanacak." Oğuz, Tarık'ın yüzüne biraz baktı. Daha sonra hızla kapıyı açıp odaya girdi. "Bugün, çakallara saldıracağız. İtirazı olan var mı?" Furkan, Mehmet ve Mustafa ellerini kaldırdılar. İtirazları barizdi. Oğuz, ne yapacağını anlayamamıştı. Sonuçta oda genç ve tecrübesizdi. Furkan'a döndü. "Ne öneriyorsun?" Furkan hemen konuştu. "Öncelikle derim ki, ben bugün nabızlarını yoklayayım, bizim hakkımızda ne düşünürler öğreneyim. Daha sonra durumu izah ederiz ve bizimle beraber kan emen avlamalarını sağlarız. Ve unutmadan Oğuz, dün çakalların bir boşluğuna denk geldik. Sayıları oldukça kalabalık ve artık bir saldırıyı bekliyorlar. Yedi kurtla, o kadar çakalı nasıl yenmeyi planlıyorsun? Sürüyü güçlendirmemiz için yapman gerekeni biliyorsun. Öncelikle kendi ailemizi yaşatıp, daha sonra da diğer sürülerden adam çıkarmamız gerekiyor. Şuan, buraya bir çakal baskını yapılsa, dönüşümü olmayanlardan kaç tanesi hayatta kalır?" Oğuz, diğerlerini tarafına çekmeyi diliyle başaran Furkan'a bakıyordu. "Hiç biriniz, akraba evliliği yapamayacaksınız. Boşuna ümitlenmeyin böyle bir şey, ancak ben öldükten sonra olur. Ki ben öldükten sonra yerime geçecek alfa bellidir. Onun da benim kurallarımı yaşatacağından bir şüphem yoktur. Değil mi Mete?" Mete, öne çıktı. "Oğuz ağabeyimin akraba evliliği konusundaki düşünceleri, Türk töresinde kabul görülmediği için asla gerçekleşmeyecektir. Oğuz ağabeyimin kararları, ne vakit töreyle ayrı düşerse, işte o vakit karşı çıkarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt Uluduğu Zaman (TAMAMLANDI)
WerewolfKurt uluduğu vakit, sefer vakti demektir. Ataları kurt olan yüce soy ve en güçlü Kurt Adam kavimi olan Türkler, bozkıra yeni bir huzur getirmek için gizlendikleri yerden dışarıya çıktılar. Uluyan bozkurtlar onlara yol gösterdi. Onların soyunu yüce k...