Oğuz ve kandaşları, karşılarında duran, iğrenç soğuk yaratığa bakıyorlardı. Onlara göre kan emenler, Türk soyunun yüz karasıydı. Kuzey gür sesiyle bağırdı. "Senin soyunu acundan sileceğiz!" Soğuk yaratık, aynı kendisi gibi soğuk olan sesiyle konuştu. "Benden uzak dur köpek! Sizinle savaşmayı istemiyorum." Kuzey, yay kaşlarını çatıp bağırdı. "Oğuz!" Oğuz, koca gövdesiyle soğuk yaratığın üzerine atıldı. Kan emen onu bir çuval gibi yere serdiğinde, inleyerek savruldu. Kan emen aynı hızla, Oğuz'un babası ve amcasının olduğu yöne fırladı. Saniyeler içinde, onların yanında bitivermişti. Kuzey, ateşlediği pompalı silahıyla, Kan emenin göğüs kafesini parçaladı. Geriye doğru fırlayan kan emen, kısa bir süre içinde iyileşti. Yeni bir saldırı yapmaya hazırlanırken, iki toy kurt çamlıktan atılıverdi. Kan emen, soğuk bedeniyle onları da yerden yere savurmaya devam etti. Kurtların, henüz genç ve dikkatsiz olmaları onlar için büyük bir avantajdı. Soğuk yaratık, karşısındaki dört genç kurt adamı ustalıkla yeniyordu. Durumun gidişatını anlayan, Kuzey ve kardeşi ateş etmeye devam ettiler. Ancak toy kurtların direnmesi uzun sürmedi. Kısa bir süre içersin de hepsi kendini farklı köşelerde bulmuşlardı. Bu sırada çamlığın arkasında kükremeler ve çığlıklar duyuldu. Oğuz, sese kulak verdiğinde, başka bir kan emenin daha geldiğini anladı. Bu sırada nasıl olduğunu anlayamadan, kafasında sanki başka biri konuşuyordu. Sesleri analiz ettiğinde anladı. Küçük Mete, dönüşmüştü. Karşısında bir kan emen vardı ve aile bireylerine saldırıyordu. Oğuz durumu anlar anlamaz, var gücüyle babası ve amcasına doğru ilerleyen kan emenin ardına düştü. Kan emen onu fark edip, elinin tersiyle vurdu. Havada koca bedeniyle uçan Oğuz, kendini bir çam ağacının sert gövdesinde buldu. Onun inlemesiyle çamlıkta sessizlik başladı. Oğuz, tekrar doğrulduğunda, arkasındaki ağaç yıkılmıştı. Ağacın yere düşüş sesini bile bastıran kükremesiyle tekrar kan emene atıldı. Kan emen onun gelişini görüp, pençesini havaya kaldırdı. Tam bu sırada, acı bir çığlığın ardından gelen, kırılmış mermer sesi ve onun ardından ardı kesilmeden gelen, kurt ulumaları, soğuk yaratığın kalbinde bir korku oluşturdu. Çamlığın sağ tarafına baktığında, iki kurdun daha geldiğini gördü. Üsteli, bozca olanın ağzında bir kadın eli vardı. Kan emen bağırdı. "Hayır!" Kurtların çatışma alanına inmesiyle kan emen kendi etrafında üç yüz altmış derece dönerek, kendini korumaya çalışıyordu. Altı kurt, aynı anda üzerine çullandı. Kan emen, ağaçtan ağaca atlayarak, canını bir süre daha korumayı başarırken, son çıktığı ağaçtan, Kuzey ve kardeşine doğru atıldı. İndiğinde, elinde Oğuz'un amcasının kafasıyla başka bir ağacın tepesine çıkmıştı. Küçük Mete'nin uluması önce homurtulara, daha sonra inlemelere başlamıştı. Oğuz ve diğer toy kurtlar, kan emeni büyük bir hırsla kovalarken, küçük Mete, başsız olarak, bir kaç saniye daha hareket eden babasının cesedinin önünde uluyordu. Diğer toy kurtlar, ağaçların üzerinden zıplayarak kaçan kan emenin peşindeyken, Kuzey, bir insan olmasına rağmen son derece hızlı bir şekilde, ağaçlara tırmanmaya başladı. Kan emen, bir daldan diğerine atlarken, Kuzey'in silahından çıkan kurşunların, dalı parçalaması sonucu yere yığıldı. Toy kurtlar hemen etrafını sardıkları soğuk yaratığın, ruhu korkuyla titriyordu. Kuzey, toy kurtları yararak kan emenin yanına geldi. Silahını doğrulttuğunda, tüm toy kurtların hırıltıları yükseldi. Ancak, kan emen korkuya kapılmış bir şekilde kendini Kuzey'in önüne attı. Birkaç saniye sonra, Kuzey'in bedeni kanlar içinde yere yığıldı. O andan itibaren, tüm toy kurtlar, göğü delen kükremeleriyle, kan emeni çığlıklar içinde parçaladılar. Her bir parçasını, bin parçaya böldüler. Bir süre sonra, parçalar havada kül olup yok olurken, insan formuna geçen Oğuz, babasının yanına koştu. "Oğuz! kan emenin zehri vücuduma yayılacak. Tek bir yolu var, bunu biliyorsun." Oğuz acı haykırışlarla Gök tanrıya yakardı. "Baba! Gök Tanrının üzerine ant içiyorum ki, hiçbir kan emen, rahat etmeyecek! Sözümden ve davamdan döner isem, gök girsin, kızıl çıksın!" Babası, kan revan içinde son cümlelerini kurdu. "Oğuz, bu senin kanında var, Savaş, Yağmala, İstila et, Yok et! Çünkü sen Türksün, bu senin kanında var! Tanrı yar ve yardımcın olsun!"
Oğuz'un babası uçmağa vardıktan sonra, toy kurtlar arasındaki alfa olma savaşı son buldu. Tek ve gerçek alfa olan, Oğuz'u tanıdılar, ona biat ettiler. Artık gerçek düşmanları olan, Kan emen, soğuk yaratıklarla savaşacaklardı. Oğuz ve sürüsü, o günden sonra etrafta göğü inleten sesleriyle uludular. Tüm insanları bir korku kaplarken, sadece Türk olanların tüyleri diken diken oldu. Oğuz, dört katlı binayı dörde böldü. En alt kata, dönüşemeyen kadınları ve çocukları koydurdu. İkinci kata kabilesinin, genç kızlarını koydurdu. Üçüncü kata kendisi ve dönüşen kandaşlarını, dördüncü kata ise, yaşı gelmiş, bilgin kişileri koydurdu. Evin etrafına gümüşten tuzaklar, sarımsaktan bitkiler ektirdi. Hiçbir kan emenin bir daha yaklaşmaması için, her türlü tedbiri aldırdı. Alfalığını herkes kabul etmişken, kendisine göre kurallar koyarak, sürüsünü güçlendirdi. Onlar gibi dönüşen, ancak kendilerinden uzakta yaşayan, uzun boylu, kalıplı diğer bir kuzenleri olan Tarığı da yanlarına aldı. Yedi toy kurt, sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar kan emenlerle nasıl dövüşmeleri gerektiğini, ihtiyarlardan dinledi. Günler geçtikçe, kuvvetleri arttı. Artık her birinin gücü, bir kan emene denk geldiğinde, civarda tek bir kan emen bırakmamak için adımlar attılar. Tüm bu gelişmeler yaşanırken, okul belası başlarını sardı. Hepsinin eğitimlerine devam etmeleri gerekti. Ancak, onların insanlarla böylesine dar bir yerde bulunması doğru değildi. Her an bir öfkelenmede ortaya bir facia çıkabilirdi. Tüm bunları göz önünde bulunduran Oğuz, yine de sürüsü ve kendisinin okula gitmelerinde karar kıldı. Bu sayede, etrafta son zamanlarda yayılan lise çağındaki kızları, tavlayıp daha sonra kanlarını emen bir vampirin olup olmadığını öğreneceklerdi. Ayrıca bazı söylentilere göre, bir kaç hocanın da bir kan emen tarafından ısırıldığı konuşuluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt Uluduğu Zaman (TAMAMLANDI)
WerewolfKurt uluduğu vakit, sefer vakti demektir. Ataları kurt olan yüce soy ve en güçlü Kurt Adam kavimi olan Türkler, bozkıra yeni bir huzur getirmek için gizlendikleri yerden dışarıya çıktılar. Uluyan bozkurtlar onlara yol gösterdi. Onların soyunu yüce k...