Karanlıkta pantolonunu giyen genç, yatakta oturup suratını asan kızın yanına tekrar oturdu. Dudağına bir öpücük kondurup konuşmaya başladı. "Hayır hayır üzülme, onu ikna edeceğiz. Bilge bunun için çabalıyor." Kız, ellerini oğlanın boynuna atıp, üzerine çıktı. Dudağından öperek, "Yanlış yolda ilerliyorsun. Senin alfa olman, bize büyük bir güç getirecek. İsyan etmenin tam zamanı. Mete ile konuşup, onu senin tarafına çekeceğim. Senden sonraki alfa olacak." Genç, kızı yatağa fırlatıp, üzerine çıktı. Pantolonunu aceleyle çıkarırken, kızın göğsünde dilini gezdiriyordu. Bu sırada dış kapının açılma sesi ile irkilip, hemen yataktan fırladılar. "Abla" diyen biri içeriye doğru geliyordu. Kız, yanındaki genci hemen dolabın içine soktu ve yorganın altına girdi. Işığı açıp odaya giren Küçük Mete idi. "Uyuyor muydun?" Kız yorganı üstüne çekip, çıplaklığını gizlerken konuştu. "Uyumak üzereydim canım. Ne oldu? Sen gelmezdin bu saatte?" Mete sıkıntısını belli eden bir şekilde iç çekti. "Sürüde karışıklık var. Bilge ve Furkan ağabeyim aile içi evliliği destekleyerek, dönüşen bireyleri savunuyor. Oğuz ağabeyim buna karşı çıkmakta. Bende onu desteklemekteyim." Kız küstah bir şekilde konuştu. "Onu desteklemesen şaşardım zaten." Mete sıkkın bir ifadeyle ablasına baktı. "Sen ne dersin bu işe? Sürüyü çok karıştıracak gibi. Metin yine bizim tarafımızda olacaktır. Ama oylama ile yapılacak olursa büyük ihtimalle Furkan ağabeyimin baskısıyla kabul edilecek." Kızın istediği oluyordu. Kardeşi ondan yardım isteyecekti. Onun fikrini değiştirebilirdi. Çünkü şuan kafası karışıktı. Ancak, Mete'nin çocukluğundan beri, Oğuz'u her yerde desteklemesi de vardı. "Furkan ağabeyini dinlemelisin Mete. Yoksa yok olup gideceğiz ve altı nesile kalmadan kurt soyu bitecek. Belkide alfanın değişmesi gerekiyordur. Şimdiye kadar fazla bir şey yapamadı. Sadece birkaç kan emen öldürmek, bizim görevimiz değil. Bizim en büyük görevimiz, kurt ulusunu devam ettirmek." Mete'nin kafası iyice karışmıştı. Aslında, çocukluğundan beri Mehmet'in ablasına karşı bir aşk duyardı. Onun güzelliği zaten dillerdeydi. Ama halasının kızı ile evlenmek, Oğuzun bütün öfkesini ona püskürtmesi olurdu. Ama eğer bu iş gerçekleşirse, Oğuzdan sonra seçme hakkı kendisine gelecekti. Çocukluk aşkıyla belki de evlenecekti. Aslında kafasını karıştıran buydu ve bunu kimseye açamazdı. "Akrabalar arası evlilik, Türk töresinde yok! Bu olmayacak. Oğuz ağabeyim ne derse onu yapacağım. Benim içime doğan kötü bir histe Furkan ağabeyin, alfalık için hala umutlu olması. Metin ve ben dışındakiler, onun alfa olmasını isterken, bilginler ve dönüşemeyen büyüklerde onun alfa olmasını istiyor. Amcamın ve babamın ölmesiyle, sürüde kana verilen önem ortadan kalktı gibi." Kızın suratına bir gülümseye yayılmıştı. "Durum ortadayken tarafını doğru seç. Furkan'a yakın olursan, kendini kurtarmış olursun. Emin ol, o daha güçlü bir savaşçı." Mete odadan çıktığında, mutafa baktığında, Mehmet'in ablasını gördü. "Oo küçük bey, ablanı mı ziyarete geldin?" Mete biraz heyecanlanarak konuştu. "Evet. Yani bir konu hakkında konuşmam gerekiyordu. Şu evlilik meselesi, bildiğin gibi sabahtan beri dillerden düşmedi." Mete mutfağa girerek, kıza yaklaştı. "Sen bu durumda olsan, nasıl bir karar verirdin?" Kız güldü. "Senin açından bakarsak, evliliklerin sana zararı olur. Oğuzun bir oğlu olursa, alfalık sırası ona geçecek. Ancak olmazsa ondan sonraki alfa sen olacaksın. Bu durumdan mı düşünüyorsun?" Mete bunu aklına hiç getirmemişti. "Hayır. Beni ilgilendiren kısım, Türk töresi. Türk töresinde böyle bir şey yasak." Kız alaycı bir sesle, "Türk töresi mi? Ben bizi kurt sanırdım. Bak atalarımız Kurtluğu ve Türklüğü aynı anda yürütmüşler, ama şu zamanda bu imkansız. Çakallarla olanı hepimiz öğrendik. Onlar bu ihaneti neye güvenerek yaptı sanıyorsun, bizim sayımızın az olmasına. Oğuz, yakın bir zamanda, bütün çakalları yok etmek için harekete geçecekmiş. Bunu yaparsa, yenilen biz olacağız. Sayıları oldukça fazla." Mete cevap vermeden mutfaktan çıktı. Bu sırada, kendi katlarının kapısını açan Furkan'ı gördü. "Oo Mete! Neredeydin?" Mete umursamaz bir tavırla bakarken, "Ablamın ziyaretine gittim. Sen nereden geliyorsun?" Furkan biraz panikleyerek de olsa durumu toparladı. "Dışarıda geziyordum. Biliyorsun, şu meseleler hakkında biz sizden daha çok kafa yoruyoruz." Mete, elindeki anahtarla kapıyı açmak üzere olan Furkan'ın elinden anahtarı aldı. "Senin kafa yormana gerek yok Furkan ağabey, gerekli şeyleri ben ve Oğuz agam yapıyoruz!" Furkan, küçük Mete'nin kan bağına vurguladığını anlayarak geriye bir kaç adım attı. Kapıyı açan Mete, anahtarı kapının ağzından alıp cebine koydu. Arkasından gelen, anahtarı almak için el uzatan Furkan'a sert bir bakış attıktan sonra, "Bundan sonra, herkes vaktinde evde olacak." Furkan şaşkın ve sinirli gözlerle, kendisinden yaşça küçük olan Meteyi süzüyordu. "Sen bana emir mi veriyorsun Mete!" Mete anahtarı havaya fırlatıp kaptıktan sonra, "Bu diyeceğim senin zoruna gidebilir belki. Ama sana hiç güvenmiyorum!" Furkan bir kaç kez gülmeye çalışarak, "Mete bu yaptığın sürüyü böler! Sayımız azken, güçten daha fazla düşeriz!" Mete, Furkan'ın yakınana iyice geldi. "Sen beni tehdit mi ediyorsun yoksa? Sanırım unuttuğun bir şey var! Ben alfa kanı taşıyorum. Benim dediğimi yapmak zorundasın!" Furkan bağırmaya başladı. "Zaten bir alfa var seni aptal! Alfa varken neden senin dediğini yapayım? Yoksa o gözlerini alfa olmaya mı diktin?" Mete öfkeyle, Furkan'ın yakasına yapıştı. Kapının arkasındaki duvara onu sertçe çarptı. Duvarın bir kısmı içe göçerken, bir kısmı da yere düştü. Bu sese bütün kurtlar gelmişti. Oğuz, Mete ve Furkan'ı görünce ikisinin arasına girdi. Mete'yi arkasından tutup geriye doğru fırlattı. "Neyi paylaşamıyorsunuz?" Furkan yanlarından geçip, odasına giderken, "Alfa olmak isteyenler var Oğuz. Kendine dikkat etsen iyi olur." Oğuz odasına giren Furkan'ın arkasından ilerleyecek iken, Metin onu durdurdu. "Yapma Oğuz!" Oğuz öfkeyle arkasında duran Mete'ye baktı. "Bu ne diyor Mete! Yoksa en yakınımdan bana bir ihanet mi geliyor?" Mete ilk defa Oğuza karşı çıkıyordu. "Sen önünü göremiyorsun Ağabey! Sürüde senin kadar benimde söz hakkım varken ben susup, seni dinliyorum. Ama bu Furkan'a da söz geçiremiyor isem, bunun tek sorumlusu sensin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt Uluduğu Zaman (TAMAMLANDI)
Hombres LoboKurt uluduğu vakit, sefer vakti demektir. Ataları kurt olan yüce soy ve en güçlü Kurt Adam kavimi olan Türkler, bozkıra yeni bir huzur getirmek için gizlendikleri yerden dışarıya çıktılar. Uluyan bozkurtlar onlara yol gösterdi. Onların soyunu yüce k...