"Bu ne zaman oldu?" Herkesin suratında bir hüzün vardı. "Şimdi o it sürüsü rahat rahat dolaşacak mı?" Kan emenler, öldürülen arkadaşlarının intikamı için plan yapmaya başlamıştı bile. "Berk'in intikamını ben bizzat alacağım!" Uzun boylu kan emen, kendine hakim olamadan konuşuyordu. Başka bir kan emen lafa girdi. "Bunu nasıl yapacaksın?" Diğer kan emen sinsice güldü. "Nasıl mı ? Onlar ancak sürü halindeyken saldırırlar. Hem, çakal dostlarımızdan da yardım alabiliriz." Başka bir kan emen, düşünceli bir şekilde konuştu. "Çakallar da kurtlara benzer. Ya bizim yanımızda savaşmayı istemezlerse?" Planı ortaya atan Vampir gülerek konuştu. "Aralarında bir fark vardır. İşte o fark, kurdu kurt, çakalı çakar yapar. Çakal, menfaati için her şeyi yapar. Kurtların alfasını, yok ettiğimizde, sürü güçsüz kalacak." Kan emenlerin planı, kafalarına yattığında, altı kan emen, buluşma yerinden ayrılırken "Ufuk! Çakalların bölgesine git ve onlara durumu açıkla. Eğer bunu kabul ederlerse, kavuşacakları zenginlikten bahset." Kan emen, görevini hızla yerine getirmek için, bölgenin doğusuna doğru yol aldı.
Bu sırada Çakal kabilesinin yaşadığı yerde, evlerinin üzerinde bir çakal resmi olan bayraklar vardı. Türklerden farklı bir dil konuşan çakal insanlarının, Türkçesi biraz garipti. Kan emenin bölgeye girmesiyle, insan formundaki çakalların, bir kaç tanesi çakala dönüştüler. Kurtlar kadar büyük olmasalar bile, normal bir çakaldan kat kat büyük ve güçlüydüler. Dönüşen iki çakalın ortasında, yaşlı bir adam kan emenin yanına doğru geliyordu. "Kimsin?" Kan emen kendini tanıttı. "Adım Ufuk. Ben bir Vampirim. Kurtlarla aranızın son zamanlarda kötü olduğunu duydum. Çakal biraz durup düşündü. "Yohtir öyle bir şey!" Kan emen, çakalların korktuğunu anladı. "Korkmanıza gerek yok! Sizinle güçlerimizi birleştirmek istiyoruz." İnsan formundaki çakal, yanındakileri başka bir dil ile bir şeyler söyledi. Yanlarına gelen çakallar konunun ne olduğunu merak ettiler. "Sizin bu bölgedeki faaliyetleriniz kurtlar tarafından engelleniyor. Aynı tarihi insanların yazdığı zamanda olduğu gibi. Siz buranın asıl sahiplerisiniz." Çakalların lideri öfkeyle bağırdı. "Yok öyle bir şey! Biz Kurtlarla kardeşik." Kan emen öfkesini belli etmeden konuşmaya devam etti. "Neden kurtlar, rahat rahat gezerken, siz bu iğrenç köyde sıkışıp kaldınız? Neden sizlere üreme sınırı koyuyorlar? Ben söyleyeyim, Çakal nüfusu şuan bile kurtlardan daha fazla. Sizi onlar kontrol ediyor. Size verdikleri azcık bir besinle yetinmenizi sağlıyorlar. Onları yıkıp, bizimle beraber olun. Size para ve istediğiniz her şeyde bunun yanında gelsin. Görüyorum, hepiniz burada tarımla geçiniyorsunuz, avlanmaya kalktığınızda ise, kurtlar tarafından baskıya uğruyorsunuz, size getireceğim para ile tarım yapmanıza gerek kalmayacak. İstediğiniz gibi insanları avlayacaksınız." Çakalların yaşlı ve bilgin lideri, Kan emenin oyununu anlamıştı. "Kurtlar bizim ürememize sınır koymuyor. Bizim şuan tok olmamızın nedeni onlardır." Yaşlı lider, duruma karşı çıksa da, sürüsünün genç ve kanı kaynayan üyeleri, kan emenin dediğine gelmeye başlamışlardı. "En son insanın tadını ne zaman aldın ihtiyar?" İhtiyar çakal cevap vermedi. "Ya bu gençler! Hiçbir insanın kanının kokusunu, onu parçalamanın zevkine vardılar mı? İnsan öldürmemek için okula gitmiyorlar, güçlerini bastırıyorlar. Sizler bir meslek sahibi olamıyorsunuz. Gücünüzü kontrol etmek zorundasınız. Ama kurtlar? Onlar okula gidiyor, meslek sahibi oluyor ve rahat rahat yaşıyorlar." Genç çakalların hepsinden uğultular çıkmaya başladı. İnsan formundaki çakallar bağırdı. "Kurtlarla savaşalım!" İhtiyar bağırarak hepsini susturdu. "Ben lideriniz isem, kurtlarla savaşmanız yasaktır! Bin yıldır, bu coğrafyada dönüşebilen ayrı soylardan insanlarız. Şuana kadar aramızda bazı çatışmalar çıksa da kurtlar bu iğrenç kan emen yaratıklara yaptıklarının hiçbirini bize yapmadı." Ufuk, sinirlenmeye başlasa da genç çakalların kendisini desteklediğini anladı. "Madem bize katılmıyorsunuz, o zaman silinip gidin." Çakalların hepsi bağırmaya başladı. "Kan emeni dinleyelim! Kan emenler bizim iyiliğimizi istiyor!" İhtiyar çakal tekrar bağırarak genç çakalları susturmak istedi. Ancak, gençlerden biri bir anda dönüşüp üzerine atlayıp, ihtiyarı oracıkta yere yıktı. Henüz can çekişen ihtiyarı, kan emenin önüne fırlattı. Başka bir insan formundaki çakal, "Onun kanıyla beslen gardaş! Bu bizim bir hediyemizdir. O ihtiyarın kanı seni güçlü kılacak."
Bu sırada, toy kurtlardan ikisi dönüşmüş bir şekilde, ormandaki kan emen kokusunu izlerken, alfaları Oğuz ve Furkan, kendi aralarında konuşuyordu. "İzler, çakal bölgesine gidiyor anda" Oğuz durup düşündü. "Çakallar, onun hakkından gelmiştir, ancak yine bir bakmak gerek belki çakallara sorun yaratır." Furkan daha başka şeyler düşünürken Oğuz koşmaya başladı. Bu sırada, Oğuz'un önünü kesen bir kurt gözleriyle ona bakıyordu. Bu sırada, çakalların sahte ulumaları her tarafa yayılmaya başladı. Oğuz ve Furkan, arkalarından gelen kuzenlerine bakıp, ileriye doğru atıldılar. Bir kaç adımda, devasa kurtlara dönüştüler. Hızla çakal bölgesine doğru giderlerken, çakalların köylerini kurdukları ovanın üstündeki tepelere gelmişlerdi. Çakal köyündeki izdihamı gördüklerinde, kafaları karıştı. Oğuz, diğer kuzenlerine de haber vermek için uludu.
Çakallar, kendi çaplarında kutlama yaparken, kurt seslerini duyup, korkuyla kuyruklarını kıstırdılar. Dönüşmemiş olanlar, "Kurtlar yakınımızdalar!" Vampirin bakışları korkusunu belli ediyordu. Arkadaşı Berke gruplarındaki en iyi vampirdi. Asla insan kanıyla beslenmezdi, buna rağmen ona acımayan bu vahşi kurtlar, kendisini de öldüreceklerdi. Ulumalar devam ederken, çakallar sızlamaya başlamıştı. Ufuk içinden tekrar etmeye başladı. Yaptıkları yanlışa çakalları da sokmuşlardı. "Düzlükte kurt ulusa, evde itin bağrı sızlar..." Çakalların durumunu gören kan emen, bunu içinden bir kaç kez tekrar etti. Bu sırada köyün girişinde bir toz bulutu oluştu ve ulumalar daha da korkunç olmaya başladı. Yanında üç kurtla, alfa Oğuz çakal köyüne doğru ilerliyordu. İnsan formuna tekrar dönmüştü. Altında sadece yazlık bir şort vardı. Üzerinde bir şey yoktu. Çakallar kendilerine gelenleri görünce, teker teker dönüştüler. Yaklaşık yüz çakal dönüşmüşken, on tanesi dönüşmeden, kurtlara doğru yürüdüler. Bu sırada kan emen, sürünün en arkasından geliyordu. Oğuz'un göğü delen gür sesi yankılandı. "Çakal ulusu, yoksa bir ihanetin eşiğinde midir?" Kendi liderlerini öldüren, genç çakal öne çıkıp konuşmak için hazırlandı. "Çakallar değil, kurtlar ihanetin içinde Oğuz kardeş!" Oğuz öfkeyle haykırdı. "Sen ne dersin be! Burada bir kan emen var, bu köyü yerle bir etmeden onu bize verin!" Yüz çakal, korksa da belli etmeyerek hırlıyordu. "Oğuz geri dön! Buradan sağ çıkmanıza imkan yok." Oğuz yay kaşlarını çattı. Az sonra, tepelerden kurt ulumaları tekrar yükseldi. Çakalların içini tekrar bir korku kaplıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt Uluduğu Zaman (TAMAMLANDI)
Hombres LoboKurt uluduğu vakit, sefer vakti demektir. Ataları kurt olan yüce soy ve en güçlü Kurt Adam kavimi olan Türkler, bozkıra yeni bir huzur getirmek için gizlendikleri yerden dışarıya çıktılar. Uluyan bozkurtlar onlara yol gösterdi. Onların soyunu yüce k...