İyi okumalaar
Pars,
evet evet Parstı.
Elini uzattı bana doğru. "Ben Pars, okula yeni geldim. Sınıfta tek boş yer burasıymış."
Eline bakıp kararsızca elimi uzatıp gülümsedim. "İpek." çantamı yanına bırakıp hırkamı çıkardım ve sıranın üzerine bıraktım.
O sırada Defne'ye bir soru yönelttim. "Ateş gelmeyecek mi?" Ateş, ben ve Defne çok yakın arkadaştık. O sırada Ateş kolunu omzuma atıp çantasını sıraya bıraktı. "Geldim güzellik"
"Hoş geldin Ateş böceği."
İçeriye biyaloji hocası girmesiyle ağzıma fermuar çekiyormuş gibi yapıp yerime geçtim."Sen," Pars'ı gösterdi. "Yeni misin oğlum?"
Pars pek umursamadan 'Evet hocam.' Dedi.
"Kendini tanıtır mısın bize?"
"Pars Güven, **** Lisesinden geldim."
"Eminim seninle iyi anlaşacağız Pars." Bu süre içinde birkaç kız hayranlıkla Pars'a bakmaya başlamışlardı bile.
Hemen hemen tüm dersler böyle geçmişti ve artık Pars ile oturuyordum.
*
Okul çıkışı yine her zaman ki gibi Ateş, ben ve Defne birlikte eve gidiyorduk.
"Sonunda bir sıra arkadaşın oldu İpek böceği " Ateş tek oturduğum için benimle dalga geçerdi.
"Artık dalga geçmeye malzemen kalmadı Ateş böceği."
"Hepiniz böceksiniz, ben neden sadece Deff'im?" Diyen Defne'ye sırıttım. "Sen benim hamam böceğimsin!!"
Ateş gülmemek için dudaklarını sıkıyordu. "Sen de Deff böceği olursun, olmaz mı?"
"Ama o saçma." Deyip dudak büktü Defne.
"Ya bakın, ben diyorum size hamam böceği olsun." Defne kollarını bağlayıp küçük bir çocuk edasıyla yürümeye devam etti.
Ateş bizim apartmanın çaprazında oturduğu için önce bizi eve bırakır, sonra kendisi giderdi.
"Görüşürüz kızlar."
"Görüşürüz." El sallayıp binaya girdik ve merdivenleri çıkmaya başladık.
Anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım ve ayakkabılarımızı alıp içeriye girdik. "Deff benim uykum var, uyusak mı biraz."
Gerçekten yorgundum ve uykum vardı.
"Çok iyi olur." Montlarımızı asıp yukarıya çıktık. Dolabımdan pijamalarımı alıp banyoda giydikten sonra okul kıyafetlerimi dolaba yerleştirdim ve yatağıma yattım.
Defne çoktan uzanıp gözlerini kapatmıştı.
Ben de kendimi yavaş yavaş uykunun huzurlu kollarına bırakırken kapının çalmasıyla büyü bozuldu ve yatağımdan inip paytak adımlarla merdivenleri inmeye başladım.
Kapının önüne geldiğimde dürbünden baktım.
Gelen Parstı. Ne işi vardı ki burada?
Fazla bekletmeden ağzıma girmek üzere olan saçlarımı yüzümden uzaklaştırıp kapıyı açtım.
"Ben Pars, yeni yan komşunuz." Gülüp elini uzattı. Bende gülümseyip elini sıktım. "Hayatıma balıklama dalan hem sıra arkadaşım hem de yan komşum... hımm."
Gülerek cevap verdi. "Şaka bir yana rahatsız ettim kusura bakma, yeni taşındım evde yemek yoktu çıkıp biraz alışveriş yaptım fakat tuz almamışım sizde varsa biraz verebilir misin?" Başımı salladım.
"Kapıyı kapatıp hemen gelsem sorun olur mu?" Gülümseyip başını olumsuzca salladı.
Kapıyı kapatıp küçük bir kaba biraz tuz koyup kapağını kapattım ve kapıyı açıp gülümseyerek
verdim."Teşekkürler.""Bir şey değil. Bir şeye ihtiyacın olursa kapıyı tıklaman yeterli."
Hafifçe gülümseyip evine girdi.Kapıyı kapatıp merdivenleri çıktım ve telefonumu elime alıp saate baktım. Okuldan geleli 1 saat kadar olmuştu.
Üst kattaki mini mutfağa gidip kendime çikolatalı süt yaptım ve terasa çıkıp içmeye başladım.
Ayak sesi duyduğumda kafamı çevirdim. Defne uyanmıştı. "Günaydın piremses." Paytak adımlarla yanıma gelip koltuğa oturdu. "Günaydın İpek böceği."
"Sana da yapayım mı?" Sütümü gösterdiğimde olumsuzca başını salladı. "Yok kanka bir şeyler atıştırcam."
"Mini mutfağımın mini dolabında istediğin kadar atıştırmalık var bana da bir şeyler getir." Onaylayıp gitti.
"Ketçaplı mı yoksa baharatlı mı?" Elinde iki cips, bir de bisküvi vardı. "BahÇaplıı" iki paket varsa karıştırıp yerdik.
"O zaman şu paketi tut, ben de içine dökeyim." Dediğini yaptım ve cipsleri yemeye başladık. "Deff yarın biyoloji sınavı var. Ne yapacağız?"
"Ben onu tamamen unutmuşum İpek böceğim."
"Neyse ben bu konuları biraz biliyorum. Bakarız bir çaresine."
*
Saat gece 2'ye geliyordu. Defne uyumuştu fakat ben bir türlü uyuyamıyordum. Üzerimi giyip sahile gitmeye karar verdim.
Dolabımdan bugünki kıyafetlerimi çıkarıp giydim ve anahtarımla telefonumu aldıktan sonra aşağıya indim.
Askılıktan hırkamı alıp giydim. Çıktıktan sonra kapıyı kilitledim ve merdivenlerden inmeye başladım.
Demir kapıyı açıp dışarıya çıktım. Ne zaman uyku tutmasa ya parka ya da sahile gider bir süre oturur oradaki anılarımı hatırlar, yaşadığım şeyleri düşünürdüm.
Kulaklığımı almış mıyım diye ceplerimi kontrol ettim. Neyse ki hırkamın cebine koymuşum. Kulaklığımı takıp müzik listemden bir şarkı seçip yürümeye devam ettim.
Sahile geldiğimde bir kayaya oturdum ve kulaklıklarımı çıkarıp usulca taşlara çarpan dalgaların eşsiz sesini dinledim bir süre.
Sonra yanıma biri oturdu. "Sana bu saatte burada ne işin var diye sormayacağım... Senin de geçmişten kalan hiç unutamadığın acıların, pişmanlıkların var değil mi"
Selaam umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağının Sekizinci Rengi
Teen FictionHiç görmediğimiz bir rengi hayal edebilir miydik? Hayır! Hayal gücümüz ne kadar geniş olursa olsun bu imkansız bir şeydir. Hayatı Gökkuşağının sekizinci rengine benzetiyorum, bilinmezliklerle dolu... Ne zaman ne yaşayacağımızı bilemeyiz, tıpkı gökk...