Hayat bize bazen türlü türlü oyunlar oynar. Bu bazen iyidir, bazen ise kötü. Sanırım hayat bana sürekli kötü oyunlar oynuyordu fakat arkadaşlarım, bu dünyada ailemden sonra başıma gelen en güzel şeydi.
Oturmuş Parsı dinliyor ve gözlerimden düşen yaşlara hakim olamıyordum. "Ben küçükken konuşmakta ve yürümekte zorluk çekiyormuşum. Annem her ne kadar bunu babama belli etmemeye çalışsa da bir gün babam bunu fark etmiş ve 'Güven holding'in sahibinin çocuğu engelli dedirtmem ben' diyerek annem her ne kadar yalvarsa da beni yetimhaneye vermiş."
Bir süre durdu. Dönüp ona baktığımda onun da gözlerinden yaşlar geliyordu. Yanına biraz daha yaklaşıp destek olurcasına başımı omzuna yaslayıp gülümsemeye çalıştım. "Yetimhanede geçen 5 yılım gerçekten kötüydü."
"Peki ya sonra?" Gülümsemeye çalıştı. "Şimdilik orası bende kalsın." Sonra sözlerine devam etti. "Peki ya sen... anlatmak ister misin?"
"Zaten canın sıkkın, bir de ben daha fazla moralini bozmak istemem." Yüzüme gelen saçlarımı eliyle çekti. "Sen de canın sıkkınken beni dinlemedin mi?" Olumluca başımı sallayıp anlatmaya başladım.
"Hayatımda her şey çok güzeldi. Ta ki 11 yaşıma kadar. Ailemi bir trafik kazasında kaybettim ama ben bunun bir kaza olduğuna inanmıyorum. Sanki biri tarafından kasıtlı yapılmış gibiydi. Geçen yıla kadar teyzemlerde kalmış sonra ise ailemden bana kalan bu eve taşındım. Bu süre içinde bana en çok Defne ve Ateş destek oldu." Parsa baktığımda gözleri dolmuştu.
"Sonra kapıma bir albüm bırakıldı. İçinde ailemle olan fotoğraflar vardı fakat hepsi habersiz çekilmişti. Artık yoruldum, her şeyden, herkesten. Çok uzaklara gidip kafa dinlemek istiyorum."dedim.
"Hayat hiç ummadığımız zaman bizi sırtımızdan vuruyor, param parça oluyoruz ama yeniden kalkıp yeniden başlamak zorundayız." Olumlu anlamda başımı salladım.
"Ben sanırım yeniden başlamayı başardım, peki ya sen?"
"Annem babamdan boşanıp beni bulduğunda sanırım ben de başladım." Annesini bulması beni gülümsetti. "Peki ya şimdi annenle mi yaşıyorsun?" Başını olumsuzca salladı. "Abim ve kardeşim ile yaşıyor şu an. Aslında dördümüz yaşıyorduk ama ben ayrı eve çıkmak istedim."
"Şimdi ailemden birini bulsam yanından ayrılmazdım." Bu dediğim onu burukça gülümsetmişti. "O işler öyle olmuyor küçük hanım."
*
İlk ders başlamış, hoca sıra arkadaşımızla grup olacağımız bir ödev veriyordu. "Çocuklar konunuz hayat. Çok geniş kapsamlı bir konu olduğu için hayat ile ilgili istediğiniz şeyi yazabilirsiniz."
"Hocam kendimiz mi yazacağız?" Ön sıralardan bir kızın konuşmasıyla hoca konuşmasına devam etti."Bir A4 kağıdına arkadaşınız ile yazacaksınız. Bunu yarıyıl tatili ödevi olarak veriyorum çünkü haftaya hiçbirinizin gelmeyeceğini biliyorum."
Hayat... sanırım Pars ile yapabileceğimiz en kolay ödevdi.
Okul bitiminde eve geldiğimizde teyzemi arayacağım sırada onun beni aradığını görüp gülümseyerek telefonu açtım. Buradan taşındıkları için pek sık görüşemiyorduk. "Teyzelerin en güzeli nasılsın?"
"İyiyim kızım, birkaç gündür aramıyorsun merak ettim sen nasılsın?"
"İyiyim bende, bu sıralar dersler falan biraz yoğun geçiyor ondan arayamadım kusura bakma."
"Yok kızım ne kusuru. Ben sana küçük bir haber vereceğim."
"Nedir o!?" Diye heyecanla sordum.
"Biliyorsun taşındığımız için birkaç aydır görüşemiyoruz, Meriçte seni orada yalnız bırakmamak adına 2. Dönem sizin okula gelecek." Meriç... benden bir yaş büyük olan fakat okula geç yazıldığı için benim gibi 11'e giden kuzenim.
"Teyze bu... çok güzel bir haber fakat ben düzeninizin bozul-" teyzem sözümü kesti.
"İpekçiğim düzenin falan bozulduğu yok tatlım, Meriç taşındığımızdan beri seni düşünüp duruyor." Küçükken de böyleydi zaten, her zaman beni koruyup kollamaya çalışır, yanımda olurdu.
"Peki geldiğinde nerede kalacak?"
"Yakın bir arkadaşı varmış onda kalacak canım."
"Anladım teyze görüşürüz."
"Görüşürüz canım." Demek Meriç bizim okula geliyordu.
Telefonumu da alıp heyecanla terasa çıktım. Defne çikolata yiyordu. "Deff sana bir haberim var." Merakla bana döndü. Yanına oturdum. "Meriç 2. Dönem buraya geliyor, hem dee bizim OKULAA!"
"Nasıl yaa kızım çok güzel bir haber bu!!!"
"Bence de, yakın bir arkadaşında kalacakmış."
*
"Başarılar çocuklar."
Bugün edebiyat sınavı vardı. Ve Parsa kopya veriyordum. Sıranın altından parmak işaretleriyle anlaşıyorduk.
Defne ön sıradan 'İpeek silgii!' Diye sessizce bağırdığında bütün sınıfın gözleri bize dönse de pek umursamamıştık.
Defne silgiyi geri verdiğinde ise silginin üstünde küçük bir kağıt vardı.
1?
10?
11?
19?
Herkese selam, okul açılmadan -eheheh yarın okul var- bölümü atayım dedim.
Siz de bu dönem daha çok çalışacaksınız değil mi!? Evet bende. Sdfghhfdg
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağının Sekizinci Rengi
Teen FictionHiç görmediğimiz bir rengi hayal edebilir miydik? Hayır! Hayal gücümüz ne kadar geniş olursa olsun bu imkansız bir şeydir. Hayatı Gökkuşağının sekizinci rengine benzetiyorum, bilinmezliklerle dolu... Ne zaman ne yaşayacağımızı bilemeyiz, tıpkı gökk...