"Bak eminsin dimi cevaplardan?" Dedi saatlerdir başımda dikilen Defne.
"Hıhıı" dedim başımı sıradan kaldırmadan.
Zil çaldığında yanımda oturan Parsa baktım. O da benim gibi kafasını sıraya koymuş bir şeyler düşünüyor gibiydi.
15 dakika sonra hoca hala gelmemiş, biz de kaçma kararı almıştık.
Pars, ben, Defne ve Ateş hep birlikte çantalarımızı alıp okulun duvarının önünde durmuş bakıyorduk.
"Buradan nasıl atlayabiliriz millet?" Dedim koca duvarı göstererek. Pars duvardaki bazı kırık yerleri göstererek "bunlara basarak çıkalım, önden Ateş ya da ben çıkarız kızlar inerken yardımcı oluruz." Dedi. onayladığımızda önce Pars çıktı çantasını yere atıp kendi de atladı. "Hadi gelin" dedi.
Defneye baktığımda biraz kararsız göründüğünden önce ben duvarın üstüne çıktım. Pars diğer tarafta bekliyordu. Çantamı yere atıp bende indim. Geri kalanlar da indikten sonra çantalarımızı da alıp bir cafeye gitmeye karar verdik.
"İpek böceği, verdiğin kopyalar doğruydu değil mi?" dedi Ateş. Sabahtan beri Defne'nin sorduğu yetmiyormuş gibi.
"Daha kaç kere soracaksınız ben bir kere bile sormadım." dedi Pars.
"Siz kopya mı çektiniz!?" diyen Defneye sırıttım. "Evet bebeğim, seni Parsla aldatıyorum." Pars ve Ateş gülerken Defne sinirlenmişti. "Öyle olsun İpek böceği." dedi kollarını bağlayarak.
"Yavrum biz de seninle kopya çekeriz." Diyen Ateşe Pars ile güldük.
Cafeye vardığımızda hepimiz kahve istemiştik. Sağ tarafıma döndüğümde Melislerin grubu bize bakıyordu.
"Deff, Melisler burda ve bize bakıyor." Kafasını kaldırıp baktığında Pars da fark etmiş olacak ki 'Melis kim?' Diye sordu.
"Yakın bir arkadaşımızın ölümüne sebep olan kişi." Dedi Defne.
"Bakıyorum da grubunuza yeni biri eklenmiş." Dedi Melis
"Seni ilgilendirdiğini sanmıyorum, siktir git." Dediğim şeyle sırıttı. Bu kızı öldürecek kadar nefret ettiğimizi biliyordu ve hala yanımızdan ayrılmıyordu.
Gözleriyle Parsı gösterdi. "Hımm sevdim bunu." Göz kırptı ve kıvırta kıvırta masasına geçti. "Eğer seni onun yakınında bile görürsem bu defa bırak komalık etmeyi, öldürürüm!!" Diye soğuk sesimle bağırdım.
Masasına oturduğunda bu tarafa bakmamaya çalışarak arkadaşlarıyla ilgileniyormuş gibi yaptı. Kahvemden bir yudum alıp Parsa döndüm. Bir şey söylemek ister gibiydi. "Ipek, az önce konuşan sen miydin?" Dedi olayı dağıtmak istercesine. "Maalesef böyleleri anca bu şekilde anlayabiliyor." Ateş ve Defne bu olayı benden daha zor atlatmışlardı ve şimdi o olayı hatırlamak onlar için çok kötü olmuştu.
*
1 hafta sonraÖğle arası bizim grup -Ateş, Pars, Ben ve Defne.- kantinde sıra bekliyorduk.
bizimkiler Pars ile baya iyi anlaşmıştı ve Pars'ın birkaç arkadaşının bu okula geleceğini öğrenmiştik. Sanırım 3 kişi gelecekti. 1 kız, diğer ikisi erkek.
"Bir hamburger, bir ayran." Yiyeceklerimi aldıktan sonra rasgele bir masaya oturdum. Bizimkiler de gelince yemeklerimizi yemeye başladık. "Şu Melis tam olarak kim?"
"Şöyle ki kardeşim, o kız Rüzgar ve biz eskiden çok yakın arkadaştık sonra rüzgarı sevdiğini falan söyledi. Biz de baştan onaylamadık ama sonra Rüzgar'ın da onu sevdiğini anlayıp onayladık. Sonra... o-onu kötü yola soktu ve Rüzgar onun yüzünden her şeyden, herkesten vazgeçti. En kötüsü de kendinden. Şimdi ise bize bulaşmak için seni kullanıyor sanırım." Pars'ın sorusunu Ateş cevaplamıştı.
"Bilmiyor ki Rüzgar'ın acısını çok kötü çıkaracağız ondan." Defneyi onayladım.
"Peki kötü yol dediğiniz nedir?"
"Akrep, akrebe gitti, hem de Sırf o orospu için O çok tehlikeli biridir." Dedi Defne.
"Haftaya karneleri alıyoruz. Tatilde bir planınız var mı?" Diye sordum konuyu dağıtmak için.
"Her zaman ki gibi evdeyim." Dedi Ateş
"Annem eve çağırmazsa sizdeyim ben." Diyen Defneye sırıttım.
"Bir arkadaşım gelecek bende evde olurum." Dedi Pars.
Okul bitmiş birlikte eve gidiyorduk. "Sen nerede oturuyorsun Pars?" Dedi Ateş. Pars ilk defa okul çıkışı bizimleydi. "İpek'in yan komşusuyum." dediğinde Ateş biraz şaşırmıştı. "Demek öyle. İpek böceği hiç söylemedin bana." Masum görünmeye çalışarak cevap verdim. "Bilmem hiç konu açılmadı ya ondandır."
"Son hafta okula gelecek misiniz?" diye sorduğumda Pars, işleri olduğunu söyledi. Defne ve Ateş ise gitmeyeceğini söyledi.
Ateşe görüşürüz deyip apartmana girdik. "Pars, sen ailenle mi yaşıyorsun?" Defne'nin sorusuyla Pars cevap verdi. "Yok, tek yaşıyorum." defne onaylayan mırıltılar çıkardı.
Görüşürüz dedikten sonra evlerimize girdik. "Deff annen arıyor." diye bağırdım. "Ben onu aramayı unutmuşum yaa." dedi ve telefonu açtı. O sırada Meriç'in beni aradığını fark ettim.
"Meriç Bey, sen arar mıydın beni?"
"İki gün aramadım diye tavır mı yapıyorsun bana zilli?"
"Buraya geliyormuşsun?"
"Onun için aradım ben de seni. Haftaya orada olacağım."
"Gerçekten düze-"
"İpek düzenin falan bozulduğu yok tamam mı güzelim?"
"Peki, görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz."
Umarım beğenmişsinizdir canlar. Bölümler biraz geç geliyor biliyorum fakat derslerim yoğun olduğundan wattpad'e giremiyorum :(
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya yazabilirsiniz.
Kendinize iyi bakın bir sonraki bölümde görüşmek üzere :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağının Sekizinci Rengi
Teen FictionHiç görmediğimiz bir rengi hayal edebilir miydik? Hayır! Hayal gücümüz ne kadar geniş olursa olsun bu imkansız bir şeydir. Hayatı Gökkuşağının sekizinci rengine benzetiyorum, bilinmezliklerle dolu... Ne zaman ne yaşayacağımızı bilemeyiz, tıpkı gökk...