İçimde bir umut

493 27 1
                                    

Arkadaşlar bölüme oy ve yorum neredeyse hiç gelmiyor. Bende emeğimin karşılığını alamadığımı düşündüğümden yazmak istemiyorum. Okul kapandığı için günlük bölümlere döneceğiz artık. bunu bir geçiş bölmü olarak düşünün lütfen , iyi okumalaaar ♡

Saçlarını okşarken ikimiz de sessizleştik. Eğilip saçlarına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra kokusunu içime çektim. Gülümseyerek bana baktı ve çenemden öptü. Çenemden öpmesi hoşuma gidiyordu. Onun dilinde seni seviyorum demekti bu. Başlarda garip gelse de artık bu benim de hoşuma gidiyordu. Son iki aydır sınav haftasının stresi yüzünden ikimiz de uykusuzduk. Ve sanırım Deniz kilo vermişti çünkü yüz hatları onu ilk gördüğüm günkü gibi keskindi.

Onu ilk gördüğüm günden bahsetmişmiydim?

Kısa boylu, incecikti. Gözleri küçüktü ve kahverengiye çalan ela gözleri vardı. Kahküllü , omuzlarında biten kısa saçları vardı. Ve açık söylemek gerekirse çevremde ondan daha güzel kızlar vardı.  Mesela Göksu..

Uzun boylu düzgün fizikli sarışın ve mavi gözlüydü. Fakat Denizde beni çeken şeyler daha farklıydı. Nebileyim.

Göksu'nun tek amacı beni etkilemeye çalışıp yapmacık olmakken Deniz böyle değildi. Saf bir sevgisi vardı içinde. Saftı. Kolayca kandırabilirdiniz.

Herşey çok güzeldi. Sürekli konuşuyorduk ve yapmacıklığa gerek duymadan olduğu gibi davranarak mutlu ediyordu beni.

Fakat bir sorun vardı.

Ediz.

Onu reddetmek zorunda kaldığım gün. Sanırım hayatımın en kötü günüydü.

Tamam. Bunları düşünmemem gerek. Ama elimde değil. Hala geçmişteki aptallıklarım yüzünden kendimi affedemiyorum.

Ona bunu nasıl yapabildim , nasıl bu kadar korkak olabildim aklım almıyor.

Huzursuzca yerimde kıpırdandım. Bana bakan sevgilime tekrar odaklanabildiğimde kaşlarını çatıp bana baktığını fark ettim.

Belli etmemeye çalışarak gülümsedim ve burnuna bir öpücük kondurdum.

Ayağa kalktı ve odasına ilerledi. Kapıyı kapattığında gürültüden dolayı hafifçe yerimde sıçradım. Anlamıştı sanırım. Kolay olmayacaktı. Hemde hiç.

Kapı ve pencereleri iki kere kontrol ettikten sonra ışıkları kapattım ve odama girdim. pijamalarımı giydikten sonra meleğimin odasına girdim.

Yorganın altındaydı. Lanet olsun yine ağlıyordu, benim yüzümden. Ağlaması neredeyse fiziksel sayılabilecek bir acı çekmeme sebep oldu. Kapıyı yavaşça kapattım ve odama geri döndüm. Onu üzmüştüm.

Benim yüzümden ağlıyordu. Onu nasıl üzebilmiştim? Nasıl bu kadar öküz olabiliyorum?

Sinirli bir hırlamayla karışık duvara bir yumruk geçirdim.

Yatağa kendimi bıraktığımda tek hissettiğim kendime olan nefretimdi. Onu bu kadar üzmekten nefret ediyordum.

Bu kadar düşüncesiz olmaktan nefret ediyordum.

Şu anda onun yanında olmam gerekirdi. Kollarımı beline sarmam ,  cennet kokusunu içime çekmem ve saçlarına öpücükler kondururken uyuyakalmam...

Hayır. Hala hiçbirşey engel değildi. Asıl kendimi şuanda affettirmem lazımdı. Hızla yataktan kalktım ve Deniz'in odasına girdim. Kapıyı hızlıca açmamdan olacak ki kafasını yastıktan kaldırıp kırmızı gözlerle bana baktı.

İki adımda yatağın yanına ulaştım ve yorganı kaldırdım. Tek hamlede yatağın içine girdim ve yorganı tekrar üzerimize çektim. Şaşkınlıkla bana bakıyordu. Omuzlarımı silktiğimde gülümseyerek bana doğru sokuldu. Gözyaşları bu sefer mutluluktan akıyordu. Burnunu çektiğinde fısıldadım.

"Yılın ilk gecesi , birlikte geçirdiğimiz ilk yılbaşı gecesi ve benim seninle küs bir şekilde ayrı yatmaya hiç niyetim yok. Kusura bakma meleğim."

Gözlerini elinin tersiyle sildikten sonra bana baktı. Gözlerindeki güveni , saf sevgiyi görebiliyordum.

Burnunu öptüğümde hafifçe kıkırdadı elini göğsüme yaslayarak çeneme yaklaştı. Öpmeden önce çatlamış sesiyle konuştu.

"Biraz daha geç kalsaydınız , birdaha yanına gelecek birini bulamayabilirdiniz bayım. "

Kaşlarımı çatarak ona baktım. Ne demek istemişti? Yavru köpek bakışlarını takınıp gülümsedi ve arkasını dönüp uyumaya başladı.

Kollarımı beline sarıp onu kendime çektim.

Hiçbirşey söylemeden gözlerimi kapattım. bu gün gerçekten yorulmuştum.

Dudağımda , çenemde , burnumda...Kısacası yüzümün heryerinde hissettiğim öpücüklerle yüzümü hafifce buruşturdum. Gözlerimi kırpıştırarak açtım. Sabah olmuştu.  Ve benim şapşal sevgilim beni öperek uyandırıyordu. Öhm. Biri mutluluk mu dediiii??

Sırıtarak bana bakıyordu. Gülümsedim ve dudaklarına uzun bir öpücük bıraktım. İç geçirdikten sonra üstümden atlayarak yataktan indi ve birşeyler mırıldanarak banyoya yöneldi. Ne dediğine anlam veremedim. Kollarımı başımın altına koyarak bir şarkı nırıldanmaya başladım. Bu sırada Deniz'in telefonu titredi. Sessizce banyodan gelen seslere odaklandım. Duş alıyordu , daha çıkmazdı.

Telefonu yavaşça elime aldım. Merak duygumla başa çıkmam gerekiyordu evet ama elimde değil. Sonuçta zamanında çok rahatsız edilmiştik ve başımıza ne geldiyse onu koruyamamamdandı.

Telefonun şifreli olduğunu görünce ufak bir küfür patlattım. Telefonu yerine bıraktığımda duyduğum sesle kafamı kapıya çevirdim.

"Küfür etme sevgilim çok ayıp."

Deniz, kapı pervazında ,kollarını bağlamış ve tek kaşını kaldırarak bana bakıyordu. Kollarını bağlaması belki fakat tek kaşını kaldırarak bana bakması ciddi anlamda bittim demektir. Evet , sevgilim sinirlenince çok acımasız birisi oluyor. Gülümseyerek ayağa kalktım ve yanına yaklaştım. Dudağına doğru uzandığımda geri çekildi ve eliyle odadan dışarıyı işaret ederek adeta kükredi

"Defol Berk. Hemen!"

Seslice yutkunduktan sonra hızla odama geçtim. Sinirliydi ve şuanda sevimlilik yapmaya çalışmam onu sadece daha fazla sinirlendirirdi. Sinirinin geçmesini beklemem lazımdı. Oflayarak yatağa kendimi attım ve tavanı izlemeye başladım.

Bu sefer kendi telefonumun titremesiyle yataktan kalktım.

Arayan Emre'ydi.

"Kardeşim. Yeni yılın kutlu olsun. Nasılsınız bakalıım" Neşeli sesini duymak beni gülümsetmişti. Emre benim herşeyimdi. Çevremdeki herkesten en çok güvendiğimdi. Hiç sahip olamadığım erkek kardeşimdi. Mutluluğu , mutluluğumdu.

Garip bir bağla bağlıydık birbirimize. Normal insanlar tartıştığımızı düşünürken biz sadece sınav konularının nereye kadar çıkacağını konuşuyo olabilirdik mesela.

sırıtarak cevap verdim.

"İyi diyelim iyi olalım kardeşim. Sen nasılsın?"

"Noldu lan yine ne yaptın da kavga ettiniz?"

Evet ağzınız açık kaldı dimi? Biliyorum. Ama böyleyiz işte. cevap verme süremden bile anlar mutsuz olduğumu.

"Hiç sorma. Telefonuna mesaj gelmişti. Deniz de duştayd-"

"Sende bakıyım derken yakalandın dimi kardeşim. Aferim tebrikler. Bu sefer boku yemişsin. Deniz affetmez."

Elimi enseme götürdüm.

"Ya aslında aklımda bir fikir var.."

"Hayır kardeşim seni kurtarmaya gelemem , yaşamayı seviyorum ve Denizin gazabına uğramak istemiyorum."

Oflayarak yatağa küçük bir tekme attım.

"Bırak sağı solu tekmelemeyi , git kahvaltı felan bişey hazırla da affetsin seni. Hadi görüşürüz"

dedi ve yüzüme kapattı. Sağolsun.

Kaderime boyun eğerek mutfağa kahvaltı hazırlamak üzere yol aldım...

WONDERWALLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin