FINAL

267 25 10
                                    

"Deniz hadi ama sababa kadar burada duramayız!"

Sena'nın homurtularını duydum ve yavaşça perdeyi araladım. Beyaz tül etekli , belinden sıkmalı ve göğüs kısmı beyaz taşlarla süslü olan gelinliğimle kabinin içinden kızlara bir bakış fırlattım. Zeynep gözlerini kocaman açmış ve bir eli ağzına gitmişti. Sena nefesini tutmuş ve gözlerini aynı şekilde açmış bana bakıyordu. Eteğimi tuttum ve kendi etrafımda bir tur döndüm. Mağazadaki diğer hanımlardan da hayranlık nidaları yükseldiğinde emin olmuşçasına gülümsedim. Günlerdir şehirde gezmediğimiz mağaza kalmamıştı. Ve sonunda aradığımı bulmuştum.

"Kızım.." Diye konuştu Zeynep. "Bu gelinlik mükemmelin de ötesinde birşey ,  ne yaptın ya sen?" Küçük bir kahkaha attım. Ve sırıtarak Sena'ya döndüm.

"Sen ne diyorsun anniş?" Anniş kelimesi kalbimi delip geçse ve o eksiklik içimi cayır cayır yaksa da belli etmedim ve gülümsemeye devam ettim.

"İşte bu benim kızım, derim." Gülümseyerek ikisi de ayağa kalktı ve ellerimden tuttular. Gözyaşlarımdan birisi yanağımdan aşağı doğru süzüldüğünde hızlıca kabine geri döndüm. Biraz zorlanarak da olsa gelinliği çıkardım ve kendi kıyafetlerimi giydim. Bu süre içinde içimdeki dalga artıyor ve artıyordu. İlaçlarımı almam gerekliydi. Lise 1 de geçirdiğim o krizden beri düzenli olarak ilaç kullanmam gerekiyordu. Şu anda üniversiteyi bitirmiştim ama malesef hayatımın sonuna kadar peşimdeydi bu hastalık..

Kabinden fırladığımda Zeynep bir elinde su şişesi, diğer elinde de bir kutu ilaçla bekliyordu. İlaçları hızla alıp içtim. Ellerim titriyordu. Kızlar koluma girdi ve Sena mağaza görevlisine gelinlik için geri döneceğimizi söyledi. Hızla orayı terk ettik.

Gözyaşlarım hızını artırıyorken başım da dönmeye başlamıştı ve vücudumu taşıyamaz hale geldim. Kendimi o tanıdık kollarda hissettiğimde içimdeki çığlık atma duygusu o kadar güçlendi ki kendimi engelleyemedim.

Annemi istiyordum. Bana sarılmasını , saçlarımı öpmesini ve herşeyin yoluna gireceğini söylemesini istiyordum. Babamında buruk bir gülüşle yanımda durup bana destek olmasını. İçinden acı çekse de belli etmemeye çalışmasını. Buna ihtiyacım vardı. Aileme ihtiyacım vardı.

Vücudumun yavaşladığını ve sakinleştiğini hissettiğimde sıkıca kapattığım gözlerimi araladım. vücudum kasılmaktan ağrımıştı. Arka koltukta Berk'e sımsıkı kenetlenmiş halde buldum kendimi. Kızlar da ön koltukta korkuyla bana bakıyorlardı. İlk defa kriz geçirdiğimi görmüşlerdi. Haklılardı. Yavaşça gülümsedim. Yerimde doğruldum ve sırayla hepsine baktım. Berk artık alışkın olduğundan kendime geldiğimi anlamıştı ve rahatlamış biçimde derin bir nefes verdi. Kızlar ise biraz daha tedirgindi. Şaşkınlardı. Derin bir nefes alıp verdim.

"Kızlar ben iyiyim , hadi gidelim." Arabanın kapısını açtım ve temiz havayı içime çektim. Nisan ayının ortalarıydı ve Mayıs ayının 12sinde düğünümüz olacaktı. Çocukluğumdan beri tek hayalim kır düğünü yapmak olduğu için bu tarihi uygun görmüştük. Zeynep ve Sena mağazaya gelinliği almaya giderken Berk ve ben de yandaki kafeye oturduk. Berk elimi tutmuştu. Yanımda olduğunu bilmek o kadar güven vericiydi ki. Masaya oturduğumuzda kahvelerimizi sipariş ettik ve sessizlik içinde oturduk. Yorgun hissediyordum. Çok yorgun. 10 sene içinde yaklaşık 25 yıl yaşlanmış gibiydim.

Derin bir nefes aldım. Kahve bardağının kenarlarında parmağımı dolaştırarak o günü hatırlamaya çalıştım. Gerçi hala dün gibi aklımdaydı , nasıl unutabilirdim ki ?

------

Bavuluma son tişörtümü de koyduktan sonra fermuarı kapattım. Koca çantayı tek başıma çekiştirerek odadan çıktığımda Berk telefonla konuşuyordu. Beni görünce "Tamam yardımınız için teşekkürler , iyi günler." diyerek telefonu kapattı.

WONDERWALLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin