3. BÖLÜM:"Demek buradasın karıcığım!"
O kalın erkeksi ses bahçeyi doldurmuş genç kızın korkuyla sıçramasına neden olmuştu.
Samira Araz'ın sesiyle ne yapacağını şaşırırken hızla hemen burnun ucunda duran adamdan uzaklaştı. Bal sarısı gözleri sinirle parlıyor onu her zamankinden daha korkutucu gösteriyordu.
"E..Evet buradayım."
Yine de Araz' dan korkmuyordu. Tek korkusu babasıydı. Onun duyması demek ikisinin de ağır bir cezaya çarptırılması demekti.
"Yarın evimize gidiyoruz. Hazırlan demeye gelmiştim. Fakat meşgulsünüz herhalde."
Gözleri ikisinin arasında gidip gelirken Samira kocası olacak adamın bu kadar sakin olmasına şaşırmadan edemiyordu. Bu durumda bahçenin görevlileri bile yakalasa ortalığı ayağa kaldırmıştı.
"Gidiyor muyuz?"
Samira duyduklarına inanamıyordu. Hani bekleyeceklerdi?
Araz ağır adımlarla yanlarına gelirken karşısındaki dostunu süzüyordu bir yandan. Toplantı için burada kalmış annesiyle Elly' i önden göndermişti. Fakat Arap Şeyh kızının alışması için bir kaç günlüğüne onu ileride kalacakları eve göndermek istiyordu. Sonuçta ilk defa saray dışına çıktığı yetmiyormuş gibi birde ülke değiştirip orada yaşayacaktı. Hemde Arabistan gibi kurallı bir ülkeden, gününü gün eden Kanada gibi bir ülkeye.
"Evet. Erken uyusan iyi edersin. Sabah erkenden çıkıyoruz."
Samira başını sallayarak son kez gece karası gözleri olan adama baktı. Adlandırıramadığı bir şey barındırıyordu üzerinde ve bu şey Samira' nın hiç şüphesiz ilgisini çekmişti.
Yanlarından ayrılarak odasına girdiği an rahat bir nefes veren genç kız o adamın kim olduğunu, Araz'ın neden sessiz kaldığını deli gibi merak ediyordu.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye sordu Araz sinirlerinin aksine sakin bir tonda.
"Onu incitme. Onun hiçbir suçu yok. Bunu sende en az benim kadar iyi biliyorsun."
Genç adamın kara gözleri sinirle bakarken odağında doğrudan Araz vardı.
"Sanane lan! Seni ne ilgilendiriyor karıma ne yapacağım!" diyen Araz kaç yıllık dostuna biraz daha yaklaşmıştı.
"Araz. Seni tanıyorum. Sinirlerine hâkim olamayan hastalıklı ruhun tekisin." deyip bu sefer tek adımla dibinde duran o olmuştu.
"Ve seni uyarıyorum. Eğer ona ufacık bir zarar verirsen başına hiç iyi şeyler gelmez." Diye fısıldadı gecenin sessizliğine inat gür çıkan sesiyle.
"Cesar!" dedi Araz tüm bahçeyi sallayan bir ses tonuyla.
"Kiminle konuştuğunun, nasıl konuştuğunun farkındasındır umarım! Aksi takdirde olacaklardan kendimi sorumlu hissetmem!" deyip oradan ayrılarak saraya girdi.
Normal şartlarda kendisine böyle bağıracak olsa Araz' la dostluğu bile umruna gelmez ona dünyayı dar ederdi fakat şu an gerçekten stres altında olduğunu bildiğinden ses etmiyordu. Yine de bu demek olmuyordu ki bunu onun burnundan getirmeyecek.
Araz ise tam anlamıyla sinirden kuduruyordu. Ne sanıyordu bu adam kendisini? Ne haddineydi onun Samira hakkında akıl vermek.
"Bana Samira' yı çağırın hemen!" diye bağıran Araz' la hizmetliler koşar adım Samira' nın odasına dalmışlardı. Evet. Kapıyı bile çalmadan girdikleri için Samira şaşkın bir şekilde kendilerine bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHR-İ VİRAN
Novela JuvenilYasak olanın verdiği haz mıydı; bizi günaha iten? Ya da aşk mıydı; yasak olmasına rağmen günahını göze aldıracak kadar gözümüzü kör eden? Adamın gözleri miydi kızın aklını bulandıran? Yoksa kendisine sunduğu yüreği miydi onu eşsiz kılan? Evcil bir...