Selam! Size güzel haberlerle geldiim! Toplamda üç bölüm hazır halde duruyor. Şu oy ve yorumları artık bir 300 falan yapsak da bende mutlu olsam hıı:))İyi okumalar ballar ♡
28. BÖLÜM: "İntihar ve Gözyaşı."
İnsanlar sadece konuşmayı bilirdi; bencil derlerdi işlerine gelmediğinde. O kendisinden başka hiç kimseyi düşünmez ki zaten, senin ne hissettiğini önemsemez. Ama bilmezlerdi; birinin gelip tüm iyi niyetini, tüm sevgini de senden alıp heba ettiğini. Senin geriye kalan herkese kör kalıp, her sese sağır kesildiğini. Kafanın içindeki sesler seni kafayı yeme raddesine getirirken diğerleri sadece konuşmayı bilirdi. Görmedikleri yerden eleştirir, fikrinin dahi olmadığı hayatlar üzerine sadece yorum yaparlardı. Çünkü asıl bencil kendileriydi; insanoğlu kendisinin eksik kaldığı yerden karşısındakine saldırırdı ve bunu etrafındakilerin anlayamayacağını sanırdı.
İşte asıl acınası olan şey de buydu, insanlar senin kusurlarını ortaya serdiğini düşünürken aslında kendi acizliklerini sergilediklerinden bir haberdi...
Duyduklarından sonra Cesar, yanındaki kadını da kendisiyle birlikte getirdiği için çoktan pişman olmuştu bile. Evet, onu evinde bir başına bırakamazdı ama buraya getirmesinden çok daha akıllıca olacağının yeni farkına varmıştı. Araz başını içinde olduğu durumdan nefret eder gibi birkaç kere sallayıp çıkışa doğru yöneldi. O sırada Elly ayılmış, tüm salonu inleten bir sesle çığlık çığlığa bağırmaya başlamıştı.
"Gelmeyeceksiniz!" diye bağırıyordu, nefesi kesik kesik çıkarken. "Bir kişi bile arkamdan gelmeyecek, duydunuz mu beni?!" Kadın bağıra çağıra salonu terk ederken Samira, bir işaretle Cesar'a kadının peşinden gideceğini anlatmış, adam bunun daha az tehlikeli olacağını düşünmüş olmalı ki kızı onaylayarak kendisi de Araz'ın peşine takılmıştı.
"Bir tek o kalmıştı elimde." derken hıçkırdı Elly. "Bir tek babam vardı benim, kimsem yoktu başka. Nasıl yapar bunu, nasıl alır elimden benim babamı?"
Salona girmeden evvel kocası olacak adamla bekledikleri odaya daldı kadın. Karşısında duran aynaya baktı bir müddet; siyah ağırlıklı olan makyajı akmıştı. Yüzü gözü siyahlar içerisindeydi, tıpkı yüreği gibi. Bir kez daha içini çekti o an, uzanıp makyaj masasının üzerindeki makası eline almadan hemen önce.
"Böyle olmamalıydı." diye mırıldandı hıçkıra hıçkıra ağlarken. "Bu hikâyenin sonu bu bitmemeliydi."
Elindeki makası pırlantalarla döşenmiş, son derece gösterişli ve şık olan gelinliğine geçirip kesti. Bir kez daha, bir kez daha ve birçok kez daha parçalamak adına batıp çıktı makas gelinliğe. Kadının parmaklarının arasında duran metal yavaşça kayıp giderken, Elly gözyaşları içerisinde karşısındaki aynaya baktı bir kez daha.
"Nasıl kıydın?" Kirpiklerini kırpıştırmasına dahi gerek kalmadan dolu dolu olan gözlerinden boşalan yaşlar yanağına, oradan da gelinliğine akıp gitti kadının. "Çocukluğuna, aşkına, sen bana nasıl ihanet edebildin Araz, nasıl?!" Kaldırdığı ellerini saçlarına çıkardı. Acımasız elleri önce kafasındaki duvağı sökercesine çıkarıp fırlattı, sonrada parmaklarını saçlarının arasına geçirip var gücüyle çekiştirmeye başladı. "Nasıl yaparsın bunu bana Araz, nasıl! Nasıl, nasıl, nasıl!"
Gözleri anlık bir şekilde odanın sonundaki balkon kapısına takıldı. Elly'nin bu hayatta bir babası, bir de gözünü açtığı andan itibaren sevdiği adamdan başka kimsesi olmamıştı. Annesini kendisi çok daha küçük yaşlardayken kaybetmiş, onu bu yaşa babası bir başına getirmişti. On sekizine girdiği gün böbrek yetmezliğinden kaynaklanan rahatsızlığına babası iki böbreğini birden verip, kendisini ömür boyu diyalize mahkûm ederek son vermişti. Kadın o gün yemin etmişti; ne olursa olsun babasının hiçbir zaman sözünden çıkmayacağına ve isteği her ne olursa olsun kendi isteklerinin hep bir adım önünde olacağına. Hiçbir zaman ondan bir şey beklememişti adam, aksine her zaman mutlu olacağı şeyleri ona sunmuş, ona hem anne hem de baba olabilmek adına her şeyi yapmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHR-İ VİRAN
Roman pour AdolescentsYasak olanın verdiği haz mıydı; bizi günaha iten? Ya da aşk mıydı; yasak olmasına rağmen günahını göze aldıracak kadar gözümüzü kör eden? Adamın gözleri miydi kızın aklını bulandıran? Yoksa kendisine sunduğu yüreği miydi onu eşsiz kılan? Evcil bir...