Söz verdiğim gibi erkenden geldiim. Bundan sonra böyle olacak fakat lütfen sizde yorum yaparak bana destek olun. Hepsini tek tek okuyorum ve inanın bu benim için çok önemli ve de değerli.İyi Okumalar...
20. BÖLÜM: "M E Y U S."
Bazen sıkışır kalırdı insan. Cümlelerini toparlayamaz, düştüğü çukurdan kurtulmak adına çabalayamazdı. Sessizlik sığınağı olur da, bir daha kimseye bir şey açıklamak zorunda kalmazdı. Fakat Şeyh Amer onlarca ülkenin hükûmetinin bile karşısında saygıyla eğildiği bir ticaret lideriydi; Samira ona karşı sessiz kalamaz, sorularını cevapsız bırakamazdı. Suudi Arabistan'ın en ağır kuralları herkeste olduğu gibi, onun sarayında da geçerliydi. Eğer düşündüğü şey bir gerçekse, kurallardan asla taviz vermez hem kendi evladının, hem de evladı gibi gördüğü Cesar'ın canını düşünmeden aldırırdı.
Samira babasını takip ederek bakışları yerde bir şekilde ilerlemeye başladı. Gittikleri oda babasının çalışma odasıydı. Haftalar öncesinde Araz'ın gelişiyle birlikte genç kız hem ilk defa odasından dışarıya çıkmış, hem de babasının çalışma odasını görme fırsatı bulmuştu fakat Araz daha o ilk gün bakışlarıyla kursağında bırakmıştı Samira'nın mutluluğunu. Yıllarca bir odada beslediği umutları tek bir cümlesiyle söndürmüş, kendisine defalarca kez nefret kusmasına neden olmuştu; adama karşı bu kadar güçsüz kaldığı için. Cesar gelmişti gelmesine, ama Samira en büyük darbeyi ondan yemişti. Adam kıza karşı hissettikleri gerçekti ama olmayan güveniyle sarsmıştı aralarındaki ilişkiyi, belki de asla adamda görmek istediği güveni inşa edemeyecekti. Belki de her zaman bir kara kedi gibi girecekti aralarına bilemiyordu Samira.
Şeyh Amer koltuğuna yerleşti. Beyaz elbisesinden taşan kumaşlar aşağı doğru sarkıyor, kafasındaki sarığı tutan altın halkalar onu daha da gösterişli kılıyordu. Samira odanın girişinde kalakaldı öylece. Ne içeriye girebildi, ne de sesini çıkardı. Araz kızın arkasından gelmiş, Şeyh'in izni dâhilinde koltuğuna yerleşmişti bile fakat genç kız ne yapacağını bilmez bir şekilde dikiliyordu hala olduğu yerde.
"Seni dinliyorum." dedi Şeyh otoriter bir sesle. "Eğer her şey görüldüğü gibiyse..."
"Değil." diye kesti Araz adamın sözünü. Samira kısık bakışlarını sözde kocasının üzerine dikti. O an atmakta olan kalbinin paramparça olduğunu hissetti. Orada Cesar olsaydı diye düşündü elinde olmadan. Cesar'la evlenseydi; annesinin istediği gibi olsaydı her şey; belki de ne Araz ile Elly, ne de kendi ve Cesar yıpranmazdı bu kadar. Kendine yaptıklarını unutamazdı Samira, şu an kendisini savunacak olması bile zerre umurunda değildi.
"Cesar, kardeşi Linda ile yaşıyor Şeyh Amer. Samira'nın şehre ve yaşayış biçimimize alışması, ayak uydurması için bir süre onunla vakit geçirmesinde kocası olarak ben sakınca görmedim. Sizin de bu duruma bir şey diyeceğinizi düşünmedim çünkü az önce de dediğim gibi kızınızın üzerinde artık söz sahibi olan kişi benim." deyip göz ucuyla kıza baktı Araz. "Onun istekleriyle şekillendirdiğim sözlerimin üzerine söz koyacağınız aklımın ucundan dahi geçmedi, zaten siz onu bana emanet ettiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHR-İ VİRAN
Ficção AdolescenteYasak olanın verdiği haz mıydı; bizi günaha iten? Ya da aşk mıydı; yasak olmasına rağmen günahını göze aldıracak kadar gözümüzü kör eden? Adamın gözleri miydi kızın aklını bulandıran? Yoksa kendisine sunduğu yüreği miydi onu eşsiz kılan? Evcil bir...