2

444 53 8
                                    

Aradan yaklaşık bir ay geçmişti ve LYS sınavı çoktan bitmişti. Onlar dil bölümü öğrencileri oldukları için sadece ingilizceyi içeren LYS' ye girmişlerdi. Sera ailesine sınavın günü hakkında yalan söylemiş, o günü Bedia'larda geçirmek istediğini söyleyerek evden ayrılmıştı. Bedia ise babasını onu ve Sera' yı sınavları yapılacak okullara bırakmak konusunda ikna etmişti ve sınav biter bitmez de Sera yı evine bırakmıştı.
Sonuçlar açıklandığında, tercihlerin ikisini de Bedia halletmişti. Puanları yüksekti ve tam olarak istediği bölüm olmasa da, İstanbuldaki üniversitede okuma şansına sahip olmasına rağmen Bedia sırf aynı yerde olabilmek için tercihleri İzmir yönünde yapmıştı.
Tek bir farkla
Kendisi için Mütercim-Tercümanlık, arkadaşı için ise öğretmenlik gelmediği için İngiliz dili ve edebiyatı bölümünü yazmıştı. Yaz boyunca azar azar Sera'nın eşyalarını Bedia'nın evine taşımışlardı. Sonunda öğrencilerin okula giriş yapma günü geldiğinde de, tam planlandığı gibi, evden kaçmışlardı. Zor olmuştu. Gerçekten de olacaklardan ve yakalanmaktan ikisi de ölesiye korkuyorlardı. Son derece toleranssız bir ailesi olan Bedia, öğrenmeleri üzerine okul hayatına son verileceğini bilse de umursamadı. Bir daha bu şehre dönmeyeceklerini bilerek gitmişlerdi. Sera zaten dönemezdi. Bedia ise asla ailesine ya da herhangi bir şeye bağımlı olan biri olmamıştı. Sadece Sera ve karam-süt ikilisi. Başka kimseye ne güveni vardı, ne de sevgisi.
Olmaması gerektiğini bilecek kadar zekiydi.
Kaçmalarında onlara yardımcı olan bir kız vardı. O, Bedianın kaldığı özel yurdun sahibinin yeğeniydi ve onu öyle çaresiz görünce neler olduğunu sormuş, öğrenince de ona yardım etmek istemişti.
Bu tabiki biraz abartılı bir olay olmuştu.
Derin, ondan liseden beri hoşlanan arkadaşına durumu anlatmıştı.
Çocuk da koşulsuz kabul etmiş, sadece yeri ve zamanı bilmek istemişti. Bu durumun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorlardı. Bu yüzden o da birkaç arkadaşına söylemişti ve aynı günün akşamı, 5 araba, İzmir'den Urfa'ya Serayı almaya gitmişti.
Gece saat ikiye vururken, Bedia Sera'yı aramış ve onu almaya geldiğinin haberini vermişti.
Sera, ona dendiği gibi sokağın aşağısına gitmişti. "Siyah bir adabadayım." demişti Bedia ama Sera ard arda beş araba görünce ne yapacağını şaşırmıştı. Herhangi bir tepki vermeden, babasının sesini duyunca, hemen ilk arabaya binmiş ve "Sür! Hemen sür!" diye bağırmıştı.

Şehrin En Tatlı ÇocuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin