5:Gidenler,kalanlar...

770 18 5
                                    

Okulun ilk haftası oldukça yorucu geçmişti.Emre'den ayrılmamın şoku,Emir'in okulu bırakması üzerine İzel'in üzüntüsü...

İyi bir haftasonu tatili geçirmem ve yeni taşındığımız bu şehri keşfetmem gerekiyordu.Öğlene kadar uyuduğum cumartesi gününün öğleden sonrasını kitap okumaya ayırdım.Buraya taşındığımızdan beri bir kez olsun kapağını açmamıştım kitabın.

Okuduğum kitapta da tıpkı benim gibi sevgilisinden ayrılan bir kızın hikayesi vardı.Fakat kız bu kitabın sonunda mutlu oluyordu.Benim sonum ise hiç mutlu olacak gibi durmuyordu.

...

Pazar günü İzel ve Deniz ile buluşmaya karar vermiştik.Bu yüzden sabahın erken saatlerinde kalkıp dolabımı açtım ve ne giyeceğime karar vermeye çalıştım.Dolaptaki kıyafetlerime bakınca çok uzun bir süredir kendime giymeye yeni bir şeyler almadığımı farkettim.Belki bugün buluştuğumuzda bir mağazaya uğrardık ve bende kendime bir şeyler bakardım.Son bir kez daha kıyafetlere bakıp giymem gereken şeye karar verdim.Dar mavi bir kot,beyaz kısa kollu tişört.Bundan daha iyisi olamazdı herhalde.Kıyafetimi tamamlayacak küpe bulmak için takı kutumu açtım.Kutuyu açmamla Emre'nin bana hediye ettiği kolyeyi görmem bir oldu.

Altın renkli kalp şeklindeki bir kolye.Ah ne kadar çok severdim bu kolyeyi.Takmadığım tek bir gün yoktu.Benden ayrıldığı gün boynumdan çıkarmış ve onu bu kutuya geri koymuştum.Bu kolyeyi verdiğği an aklıma geldi de

Bir kafedeydik.Gonca,Emre,Burak ve ben.Herkesin örnek aldığı ayrılmaz dörtlüydük.Emre beni kafenin önüne çağırmıştı.

"Begüm sana bir şey vermek istiyorum"

"Nedir?"

"Aç kendin bak" deyip hediye paketini uzatmıştı.Bu kolyeye gördüğüm an resmen bağlanmıştım.

"Çok teşekkür ederim ,çok beğendim" deyip ona sarılmıştım.

"Bana bir söz vermeni istiyorum Begüm.Biz ayrılana kadar bu kolyeyi boynundan hiç çıkarmayacaksın" dedi.Bunun üzerine:

"Sana söz veriyorum Emre biz ayrılana kadar bu kolyeyi biz ayrılına kadar çıkarmıyacağım."

"Bende sana söz veriyorum.Hiç ayrılmayacağız."

Bana verdiği ilk ve son söz buydu.Hoş ilk defa verdiği sözü tutmayı da başaramamıştı ya.

Aklımdan bu olaylar geçerken gözlerimden damlalar bir bir aşağıya kayıyordu.Benden bir söz istemiş,sonra kendisi bana verdiği sözü tutmayıp beni terketmişti.Beni bu kadar hüzne boğan bu kolyeyi daha fazla burada bulunduramazdım.Kolyeyi aldığım gibi camdan dışarı fırlattım.Daha fazla onun anılarını saklamak istemiyordum.Onun beni biraz daha üzmesine izin veremezdim.

Kutuyu kapatıp odadan çıkmadan önce son kez kendime baktım.Annemden para istemek için yanına gittiğimde babamın eşyalarını bir valize doldurduğunu gördüm.Her zaman ki gibi iş gezisine gidiyordu herhalde.Annemden para aldıktan sonra Deniz ve İzel'le buluşacağımız yere-bizim sokağın köşesine- doğru yola koyuldum.Sokağın köşesine vardığımda henüz gelmediklerini gördüm.Caddenin karşısında bir bank vardı.Orada oturup onları beklemenin hiçbir sakıncası olmayacağını düşündüm.

Bankta oturup Deniz ve İzel'i beklerken bizim iki üst sokağımızdan Orkun'un çıktığını gördüm.Aman Allah'ım ne kadar yakışıklı bir çocukmuş.Okulda ona hiç bu gözle bakmamıştım ve şuan bana doğru gelmekteydi.Tam ona doğru gidip naber diyecekken Deniz ve İzel birden yanımda belirdi.Orkun bizim yanımızdan geçti  ama geçerken sadece "Selam" demekle yetindi.

Deniz ve İzel ona sadece selam verip yollarına devam ettiler vee tabi bende.Oysa onunla konuşmak isiyordum.

Deniz bana dönüp:

"Evet seni nereye götürmemizi istersin " diye sordu.Hiç bir yeri bilmiyordum ki.Gerçi tek bir ihtiyacım vardı o da alışveriş yapmak.

"Sanırım kendime yeni bir şeyler alabileceğim ir mağazaya gitsek iyi olacak"Bunu söylemem üzerine ikisi birbirine bakıp gülüştüler ve:

"Hadi o zaman gidelim" diyip bana beni götürrdükleri yeri anlatmaya başladılar.

...

"Burası muhteşem bir yer."

"Biliyoruz,bu yüzden seni buraya getirdik."

Şimdiye kadar gördüğüm en büyük alışveriş mağazasındaydım.Her yer dükkan doluydu ve hepsini gezmek için yanıp tutuşuyordum.Deniz ve İzel sanki içimi okuyorlarmış gibi:

"Durduğun kabahat " dediler.

O dükkandan o dükkana,bu dükkandan şu dükkana derken yaklaşık 4 saat mağazaları gezmiştik.En sonunda açlıktan ölmek üzere olan ben:

"Burada yemek yemeye de bir yerler vardır umarım" dedim ve hep birlikte gülüşmeye başladık.

Hazır yemek satan bir dükkandan yemeklerimizi alıp yemeğe başladık.Yemek bittikten sonra artık evlere dağılma vakti gelmişti.Bugün  hem çok yorulmuş hem de çok eğlenmiştim.Tek isteğim eve gidip rahat bir uyku çekmekti.

Eve geldiğimde annem evde yoktu.Ayakkabılarımı çıkarıp ayakkabılığa koyarken ayakkabılığın ne kadar boş olduğunu farkettim.Odama doğru ilerlerken sanki evden bazı eşyalar alınmıştı.Sanki bir şey eksikti bu evde...

Odama çantamı koyduktan sonra salona geri döndün.Annemlerim evlilik fotoğraflarının hiçbiri komidin üstlerinde durmuyordu.Sonra annemin en favori düğün resmini gördüm.Yerdeydi.Camı kırılmış ve her yere dağılmıştı.Neler oluyordu burada böyle.

Annemlerin yatak odasına doğru ilerledim ve kapıyı açtım.Odaya girdiğimde annemin evde olduğunu ve ağladığını farkettim.Ne olduğuna ise yeni anlıyordum...

Babam iş gezisine gitmemişti,evi terketmişti...

SENDEN BAŞKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin