Korkuyordu. Ama korkusunun yersiz ve gereksiz olduğunu düşünmekten kendini alamıyordu. Etrafını rengarenk balıklar tarafından çevrilmişti. Eli ona izin almadan kalkıyordu. Zaten engellemeyi de düşünmüyordu.
Önünde duran mavi balığın başına dokunmas...
Hepsi yataklara karşılıklı oturup meraklı gözlerini Austin'e çevirdi. Ortamin kasvetli sessizliği bozulmak için çabalarken hiç ses gelmemesi daha da sinir bozucu oluyordu. Austin ise derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. Fakat nasıl anlatacağını bilmiyor gibiydi. Bu daha çok anlatılmaz yaşanır türdendi.
"Hepinizin bir aurası var. Bunu görebiliyorum. Yani size anlatmamda bir sakınca yok." dedi Austin. Tam ağzını açmış konuşacakken Riley bir soru yöneltti. Meraklı tavırları gün yüzüne çıkarken kimse bunu önemsemiyormuş gibi görünüyordu.
"Aura mı?" Sesinden de şaşkınlık içerisinde olduğu anlasılıyordu. Merakı hepsinin önüne geçiyordu ama. Daha önce ne olduğunu bizzat kendisi sahit olsa bile inanmak çok zor geliyordu.
"Bunu nasıl anlatacagımı bilmiyorum..."
"Anlat işte" dedi Riley sabırsız bir tavırla. Ne gibi bir açıklama yapacağını duymak, ona Chloe'nin kendi kendine kaşlarını yakmasından daha önemli geliyordu. Belki... Aynı zamanda sabırsızlıkla diğerleri de anlatacaklarını bekliyordu. Riley ormanda gördüğü şeylere ne kadar anlam vermeye çalışsa da olmuyordu. Yapamıyordu... Çok mantıksız geliyordu.
"Direk konuya dalıyorum o zaman"
"E bir zahmet" diye mırıldandı Riley. Bu gizemden sıkılmaya başlamıştı. Ortada saklanan bir şey varsa, ve özellikle de bu Riley'den saklanıyorsa kesinlikle ne olduğunu öğrenmeliydi. Yoksa içindeki merak duygusu her saniye bedenini ele geçirebilir ve ona sacma şeyler yaptırabilirdi.
"Sizde gördüğüm aura bir tür işaret gibi düşünün. Siz diğer insanlar gibi değilseniz"
Riley bunu biliyordu. En azından Austin'in normal bir insan olmadığını çok iyi biliyordu. Gördükleri saçma bir şakadan ibaret değildi. Bunu deneyimlemişti çünkü.
''Yani senin gibi mi? '' dedi Riley tekrar ağazını aralayarak. Dudaklarından dokulen kelimeler ne kadar ima yüklü olursa olsun Amy ve Ashley bunu anlamıyorlardı. Aslında, ne konusunda konuştuklarını bile çözememişlerdi.
"Evet" dedi Austin. "Dediğim gibi. Sizin özel güçleriniz var. Bunlar genellikle 4 element üzerine yoğunlaşmış. Asıl konuya gelecek olursak sizin bu güçlerinizi kontrol etmeyi öğretecek bir akademi var."
"Anlayamıyorum?" dedi Amy sitemkâr ve bıkkın bir şekilde. Riley ise dışarıya bıkkın bir nefes verip hızla konuşmaya başladı.
" Diyor ki hepimizin sihirli güçleri varmış ve bize bunları öğretmesi için başka bir okula transfer etmek istiyor." dedi Riley. O kadar hızlı konuşmuştu ki Amy ve Ashley'in bunları algılayabilmesi biraz zaman almıştı. Austin ise daha konuya giriş yapmamış olmasında rağmen bu kadar çabuk anlamasına şaşırmıştı. Aslında bu işini kolaylaştırdığı için memnundu. Bir süre ortalıkta sessizlik hüküm sürerken Riley daha fazla dayanamayıp konuştu Austin'e bakarak.
"Bu böyle olmayacak. Göster onlara." dedi Riley. Sesi bıkkın ve sinirli çıkmıştı. Austin ise Riley'ı başıyla onaylayıp elini açtı ve içindeki ateşe odaklandı. Elinin birkaç cm üstunde havada asılı bir şekilde yanan ateşe bakıyorlardı hepsi. Ashley ve Amy'nin gözleri hayranlık ve şaşkınlıkla açılmıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.