Sabahın erken saatlerinde gözlerini açtı genç kız. Güneş doğmamış olmasına rağmen hava aydınlanmaya başlamış, salmıştı gökyüzüne kızıl rengini. Eşi benzeri olmayan o büyüleyici renk... Havada bulut olmayışı ayrı bir şey katıyordu bu güne.
Gökyüzünün mavisi ve kızılının karıştığı noktaya baktı bir süre. O kadar farklı renkler olmalarına rağmen bir ortak nokta bulmuş gibiydiler. İki farklı rengin bu kadar uyumlu olması daha çok ilgisini çekmeye başlamıştı nedense.
İki renk de tam kendisi gibi değildi. Belki de birleşmek için vazgeçmek gerekirdi. Ama bunu kimse bilemezdi değil mi? Yaşamadan kimse anlayamaz, kimse öğrenemezdi.
Biraz da fedakarlığı anlatıyordu, karşısındaki çoğu insanın dikkatini bile çekmemiş olan manzara. Bazı şeyleri arkamızda bırakmak gerekliydi bazen.
Öyle ki kendimizi bile değiştirmemiz gerekecekti. Hayatımızı baştan sona kadar etkilecek durumlar çıkacaktı karşımıza. Karar anı gelmeden de kimse anlayamadığı ve anlayamayacağı durumlar...
Akşam geç uyumasına rağmen bu kadar erken kalkmayı beklemiyordu genç kız. Düşünmekten uyumamıştı çünkü. Uyuymamıştı...
O adamlar neden onun peşindeydi? Ne istiyorlardı ondan? Amaçları neydi bilmiyordu ama iyi insanlar olmadıklarını da biliyordu. İyi insanlar olsalar saatlerce sokakta kovalamazlardı değil mi?
Başını elleri arasına alıp bir süre ovdu başını. Dün akşam düşünmekten başına ağrı girmişti. Başını iki yana doğru sallayıp kurtulmak istiyordu bütün bu düşüncelerden. Ama o kadar da kolay olmuyordu işte. İç sesi kendince konuşuyor ve daha çok karışıyordu aklı.
Bazen bütün bu olanların rüya olduğunu düşünse de göle girdiği zaman hissetmişti gerçek soğuğu. İçine akan enerjiyi hâlâ hissedebiliyordu.
Yataktan hızla kalkıp banyoya adımladı. Belki de soğuk bir duş onu kendine getirmeye yeterdi. Buna ihtiyaci vardı. Çünkü neyin dogru, neyin yanlış oldugunu ayırt etmekte zorluk çekiyordu. En azından iç sesi sussa çok iyi olurdu.
Soğuk suyun altında dakikalarca bekledi. Hem uykusunun gitmesine de yardımcı olmuştu su. Ama dün gece olduğu gibi bir enerji akışı olmamıştı. Bazı şeyleri açıklığa kavuşturması gerekiyordu. Bunun için de o göle tekrar gitmeliydi. Ayrıca orası hakkında birsürü araştırma da yapacaktı.
Artık vücudunun titremesine aldırmıyordu. Ne kadar titrese de seviyordu soğuğu. Soğuk her zaman ona yardım etmişti. Düşünmesini kolaylaştırıyordu. Uykusunu acıyor ve nedenini bilmese de hissedebiliyordu. Daha önce yaşayamadığı duyguları bile tattırıyordu. İyi geliyordu ona soğuk.
Sanki düşünceleri de suyla beraber akıp gidiyordu. Bedeni ağır bir yükün altından kurtulmuş gibi rahatlamıştı. Aklını toparlamasına yardımcı oluyordu. Onu rahatlatıyor ve ruhunu dinlendiriyordu. Bedeni uyuşuyor ve kendini rahatlığın kollarına bırakıyordu.
Bu düşüncelerden kapının çalınmasıyla ayrılmıştı. Israrla çalınan kapının sesi kulaklarına doluyordu. Huzurla kapattığı gözlerini aralayıp kapıya dikti o masmavi gözlerini. Kapının arkasında kim olduğunu tahmin etmek o kadar da zor değildi aslında.
Amy kapının arkasından seslenmeye başlayınca suyu kapattı ve küvetin içinden çıktı. Ne kadar suyun altında olduğunu bilmiyordu. Ama umursamıyorsu da. Su ona iyi geliyordu. Aslında ona iyi gelen tek şeylerdendi.
-Riley hadi geç kalıyoruz!
-Tamam geliyorum!
dedi genç kız ve kapıda asılı duran bornozlardan bir tanesini üzerine geçirip ipini bağlarken içerden Amy tekrar bağırdı. Tatlı sesi incelmiş ve alaycı bir ton kazanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel Güçler
FantasíaKorkuyordu. Ama korkusunun yersiz ve gereksiz olduğunu düşünmekten kendini alamıyordu. Etrafını rengarenk balıklar tarafından çevrilmişti. Eli ona izin almadan kalkıyordu. Zaten engellemeyi de düşünmüyordu. Önünde duran mavi balığın başına dokunmas...