4. Bölüm

84 54 2
                                    

"Sen ciddi misin?" Ufak bir kahkaha attım. Koray bana iyi geliyordu. Benim için yaptıklarını asla unutamazdım. "Koluna 'Bana bunu bir şeker yaptırdı..' mı yazdırdın?" Gülmemi durduramıyordum. Dövmecinin önünde neredeyse yere yatacaktım.
"Doğruları yazdılar sayın Şeker hanım." Göğsüne hafifçe vurdum. Elimi tutup beni kendine doğru çekti. Beline sarılıp onunla dalga geçmeye karar verdim.
"Koray seninle evlenmek istiyorum." Ne değeceğini çok merak ediyordum. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Ah.. Şeker bir bilsen senin için nasıl yanıp tutuştuğumu.." Oyunumu devam ettirmesi komikti.
"Dövmeli beyim benimle nasıl konuşuyorsunuz böyle..." Koray bir kahkaha patlattı. Onunla iyileşmeye başlamıştım buna tamamen emin olmaya başlamıştım. Basımı öpüp "Geçecek." Diye mırıldandı.
Küçükken  kurtardığım çocuk belirdi gözlerimin önünde. Sokakta soğukta donmaya bırakılmış halde. Bir çocuğun böyle yaşamasına göz yuman kalpsiz insanlardan nefret ediyordum. Belki 'de ikimizi bu kadar yakın kılan şey buydu. Kardeş gibi büyümemiz. Öz ağabeyimden daha merhametli olması beni üzmüyor değildi, ama zaten umursamadığım bir insanla kıyaslayamazdım onu.
Koray arabayı evin önüne park ettikten sonra arkamdan gelip içeri girdi. Yüzümdeki şaşkın ifadeyi
görmüştü ki duraksadı.
"Ne oldu?" Bir şey demedim. Kapının sol tarafında duran saksıya baktım. Yeri değiştirilmişti. Muhtemelen kapı da açıktı. Hafifçe ittirerek içeri girdim. Koray da arkamdan geliyordu.
Her şey dağılmıştı. Çekmeceler sonuna kadar açılmış, masa tersine dönmüş. Normalde duvarda asılı duran televizyon yere çakılmıştı. Uzun lafın kısası her şey her yerdeydi
Dönüp Koraya baktım.  "Sanırım birisi evime girmiş." .

***
"Kahretsin." Etrafı mahvetmişlerdi ve en kötüsü de polise bile gidemememdi.
"Önemli bir şeylerin varsa al ve gidelim buradan." Koray'ın sesi ciddi ve sertti.
Ne olursa olsun bu evden gidemezdim. Fazla anım vardı. Emirle..
"Hiç bir yere gitmiyorum Koray. Burası benim evim ve kaçmaktan sıkıldım" Bir anda üst katta ki odam geldi aklıma. Orasını da dağıtmış olabilirler miydi? Kalbim yanıyordu. Koşarak ikinci kata çıktım. Koridor olmadığı kadar uzun gelmişti bana. Kapıyı açıp içeri baktım. Oda yerle bir olmuştu sanki.
Yastıkların tüyleri her tarafa dağılmış. Yorgan ve çarşaf parçalara ayrılmıştı. Ayna paramparça bir halde yerdeydi.
Ayaklarım beni tutmuyordu. Yere yığıldım. Ayna gibi bin bir parçaya ayrılmıştım.
Gözyaşlarım akıyordu. Kendimi durduramıyordum. Koray gelip beni yerden aldı. Kucağında neredeyse baygındım sanki.
"Ne dersen de burası güvenli değil. Gidiyoruz."
İtiraz edemedim. Burada kalmak için bir sebebim kalmamıştı. Gücüm çekilmiş gibi hissediyordum.
"Kimliğimi ve pasaportumu almam lazım." Koray tamam der gibi başını salladı. Yavaşça beni yere bıraktı. Kırık komodinin çekmecesini açtım. Boştu. Pasaportum ve kimliğim yoktu. Sanırım bu yüzden herkes kimliklerini yanında taşıyordu. Kahretsin. Peki hırsızlar benim kimliğimi ne yapacaklardı ki?
Beynim dondu. Aklıma gelen şey midemi bulandırıyordu. Paramparça olmuş hayatım tamamen yıkılıyordu.
"Buradan gitmeliyiz hemen." Korayı kolundan tutup dışarı sürüklemeye çalıştım. Merdivenlerden koşarak indik.
"Sen bin arabana git iki dakika sonra seni ararım. Şimdi git." Yüzündeki ifadeyi iyi biliyordum. Korku yüzüne vuruyordu. Benim de öyle göründüğüme emindim.  "Hemen geleceğim." Duraksadı. Ama vakit kaybetmememizin farkına varmıştı sanırım. Başınla onaylayıp dışarı çıktı. Kanepenin önündeki sehpa kalıntılarını bir kenara iterek halıyı kaldırdım.
Parkenin bir parçasını kaldırdım. Yer altındaki kutuyu çıkarıp açtım. İçindeki silahı alıp kutuyu tekrar yerine koydum ve halıyı üzerine çektim.
Dışarı çıkıp arabama doğru koşmaya başladım. Bir silahın patlama sesiyle yerimde kala kaldım. Arkamı döndüğümde Alinin bana doğru silah doğrulttuğunu  gördüm.

En GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin