Ne derler bilirsiniz.. aşk tutuklu kalmak gibi bir şey.. Uzun zaman sonra kalbinizi hızla çarptıran başka ne olabilir ? Fazla bağlanmıştım. Bir ilişkide asla yapılmaması gereken şeylerden biri.. Kör gibi önümü bile göremezken yürümeyi bırakıp koşmaya başlamıştım ve hayat bana acı bir şekilde ceza vermişti. Peki şimdi ne yapmalıydım? Tekrar koşmak isteyen kalbime nasıl yürü diyebilirdim? Hele bide ilk önce ısınma turu attırdıysam..
Emir gözlerimin içine bakıyordu. Bir an yere yığılıp kalmaktan çok korktum. Ayaklarım zor tutuyordu. Etrafa baktım insanlar bize bakıyordu. Gözlerim Korayı aradı. Başıyla git dermişçesine hareket etti. İnsanların arasından yol açarak çıkışa doğru yürümeye başladım. Buz mavisi arkamdan geliyordu. Çıkış kapısını neredeyse tekmeleyerek açtım. Koşar adımlarla otoparka gidip arabaya bindim. Çalıştırıp yola çıktım. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Dikiz aynasına baktım Emir beni takip ediyordu. Gaza biraz daha basıp arabaya yüklendim.
Arkamdan geliyordu. Selektör yapıp önüme geçmeye çalışıyordu. Kırmızı yanan trafik ışığını es geçerek dört beş arabanın korna sesleri duyuldu ve bir tanesi ile son anda geçiştik. Yoluma devam ettim. Kahretsin .. Emir de son sürat arkamdan geliyordu. Bu yolu iyi biliyordum on veya on beş kilometre ötede yol ayrımı vardı ve ben ana yoldan ayrılacaktım. Tabi ki son anda. Arkamdan beni takip eden Range Rover a dikkat çevirmeden olabildiğince hızlı gitmeye çalışıyordum. Yol ayrımına az kalmıştı ve dikiz aynasına baktığımda arkamda kimseyi göremiyordum. Beni sollamaya çalışıyordu. Önüme geçip yavaşladı. Ani fren yapıp durdum. On metre önümde durup arabadan indi. Yandan arabalar geçip korna öttürüyorlardı. Yanıma gelip arabanın kapısını açtı.
“Kafayı mı yedin sen öldürmek mi istiyorsun kendini?” deyip beni dışarı sürükledi. Kolumu çekiştirip onu durdurmaya çalıştım. “Kahretsin Deniz bir kere de zorluk çıkartma..” Beni sırtına atıp kendi arabasına doğru yürümeye başladı.
“Bırak beni buz mavisi...” Bir an durdu ama sonra yürümeye devam etti. Birden neden böyle söylediğimi bilmiyordum. Aklımdan çok kez geçirmiştim ama sesle söyleyince kendimi eski günlerde gibi hissetmiştim. Benim ona buz mavisi onun ise bana bal rengi dediği günler. Kalbim acıdı. Sırtında tepinmeye çalıştım ama çok sıkı tutuyordu. Arabanın kapısını açıp beni yerleştirdi ve emniyet kemerini taktı. Bir an nereye kadar kaçacağımı düşündüm. Oturduğum yerde derin bir nefes alıp ellerimi dizlerimin üzerinde birleştirdim.
Arabaya binip çalıştırdıktan sonra benim arabamı geride bırakıp yol aldık.
Nereye doğru gittiğimizi bilmiyordum. Neden bu arabada olduğumu da bilmiyordum. Emire baktım fark etmeden inceliyordum onu. Beni sevmediğini söyleyip giden adam beni kurtarmıştı ve beni kıskanmıştı. Kafam allak bullak olmuştu. Bilmediğim bir yola girmiştik. Dağınık ve tenha bir yoldu. Normalde olsa korku içimi kaplardı. Ama şu anda hissettiklerimi ifade edemiyordum.
“Durdur arabayı.” Beni dinlemeyip sürmeye devam etti. Kızgındım. Kırgındım. Öfkeden deliye dönecektim bunu çok iyi hissediyordum. Derin nefes aldım. “Kahrolası arabayı durdur dedim sana...” Ani fren yapıp arabayı durdurdu. Kapıyı açıp topuklularımın izin verdiği kadar hızla geldiğimiz yöne doğru yürümeye başladım.
“Gitme.. Deniz.. Dur..” Benden ne istiyordu. Hiç bir şey olmamış gibi dönüp onunla yoluma devam etmemi mi bekliyordu. Kafayı yemiş olmalıydı.
“Kahretsin.. Deniz.. Bir gecede her şeyi değiştirecek hiç bir şey yok bu hayatta...”
Durdum. Kalbim sızladı. Belki bilirsiniz. Ağlamayacağınızı söylersiniz ama tam göğsünüzün ortasında bir acı belirir.. derin nefes alırsınız ama yine de gözleriniz dolar.. öyle bir şey bu.
Ona doğru yürüdüm. Hızla ellerimle ittim hafif geriye sendeledi ama ayaktaydı.
“Değişti ama.. değil mi? Sabah uyandığımda yoktun..” Gözlerimden yaşlar akıyordu. Artık kendimi tutmayacaktım.. Hiç bir şeyi yıkıp yakmamıştım ama artık kendimi tutmayacaktım. “Bir gecede değişen sendin.. şimdi karşıma geçmiş bana bunları mı söylüyorsun?”
Yüzünü inceledim. Asla taviz vermeyen Emirin yüzünde tanımlayamadığım bir ifade vardı. Tam arkamı dönmüştüm ki bir şey söyledi.
“Bir telefon.. kahrolası bir arama..” Yere bakıyordu. Şu an o kadar masum görünüyordu ki. Ne söylediğine dikkat etmeye çalıştım. “Bin arabaya burası güvenli değil.”
“Seninle hiç bir yere gitmiyorum.. ne söyleyeceksen şimdi söyle..”
“Hiç mi güvenmiyorsun bana?”
Kırılmıştı, ama benim kalbimin yanında kırgınlık hiç bir şeydi. “Her neyse bin hadi burada olmaz.” Beni delirtmek için yemin mi etmişti bu? Derin nefes alıp. Arabaya binip kapısını hızla çarptım. Şoför koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı. Gaza basıp yol aldığımızda sessizliği bozup sinirle konuştu.
“Bu arada bir daha başka bir erkeği öpme.. tabi katil olmamı istemiyorsan.” Kaşlarını çatıp başını yola çevirdi. Ben ise şok olmuş bir ifadeyle ona bakıyordum.
***
Büyük bir evin önünde durduğumuzda telefonuma baktım. 03:04 gösteriyordu. Olduğum yerde rahatsızca kıpırdandım.“Merak etme seni yemem.” Ona doğru bakıp arabadan indim.
“Neredeyiz?” Burasını bilmiyordum. Daha önce gelmemiştim. Gecenin karanlığında ağaçların gölgesinde kalan evin kapısını açıp içeri girmem için işaret etti.
İçerisi neredeyse boştu. Beyaz çarşafla örtülü bir büyük koltuk ve kahve masası dışında yere kadar inen perdeler vardı.
“Burası bir arkadaşımın evi.. biraz boş ama dolap dolu eğer açsan yemek yiyebilirsin.” Gerçekten bunları söylemiş miydi?
“Sence bir şeyler yiyecek durumda mıyım? Hadi anlat.. başlattın bitir.”
Başıyla onaylayıp koltuğun örtüsünü çekti. “Otur!” Derin nefes alıp sesle verdikten sonra koltuğa oturdum. Karşıma geçip kahve masasına oturdu.
“Sen uyurken telefonum çaldı.. tanımadığım bir numara arıyordu açtığımda Ali telefondaydı.”..
1 YIL ÖNCE “O GECE”
Emirden..
Telefonu elime alıp açtım. “Sonunun iyi olmayacağını söylemiştim kardeşim..”
“Ne istiyorsun kahrolası p*ç herif?”
Pis bir kahkaha atıp konuşmaya devam etti. “Deniz çok güzel bir kız.. Yada Ada mı desem?”Başıma bıçak saplanmışçasına bir his vardı. Kalbim hızla atıyordu. Denize bunları nasıl açıklayacağımı bilmiyordum. Ona kimsenin zarar vermeyeceğini söylemiştim, ama şimdi benim yüzümden çok kötü şeyler olacaktı.
“Ne istiyorsun?” İğrenircesine konuşuyordum.
“Her şeyini.. sahip olduğun her şeyi bana verip ortalıktan yok olmanı istiyorum..”
“Tamam..”
“O kadar kolay değil.. Emir.. Bir şeyler planlamaya kalkma çünkü sonu bu olur.” Camdan sızan ince kırmızı ışığı takip ettim huzurla uyuyan Denizin anlın da duran ışık derin nefes almama nenden oldu Ne yapacağımı bilmiyordum. Korku içimi kaplamıştı, kaybetme korkusu.
“Sakın bir şey planlama.. anında ölür tabi bu senin için fazla kolay olurdu.. Ne tuhaf ki onu bütün servetinden daha çok seviyorsun. Aptal..” Son sözünü tıslayarak söylemişti.
“Şimdi o evden uzaklaşsan iyi edersin” Ne kadar istemesem de Denize son bir kere baktım. Onu asla bırakmayacaktım. Olacaklardan korumaya çalışıyordum, ve sonunda yine yanında olacağıma kendime binlerce yemin ediyordum.
Ona yaklaşıp yüzüne düşen bir saç telini geriye atıp anlından öptüm. Geri dönüp kapıya doğru gidecektim ki arkama bakıp komodinine doğru yürüdüm üzerinde duran parfümünü alıp ceketimin cebine koydum.
Yavaşça kapıyı açıp odadan, sonrada evden uzaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Güzeli
RomanceDeniz Demirel.. 21 yaşında hayatın onu olabildiğince ezdiği bir genç kız.. Aşık olduğu adam tarafından kandırıldığını düşünürken yasta geçen bir seneden sonra tekrar hayata dönüyor. Sebebi ise sevdiği adamdan başkası değil. Emir Aksoy.. hayatında s...