9. Bölüm

48 36 3
                                    

Gözlerimi aralamaya çalışıyordum. Ağrı bedenimi sarmıştı. Ne zamandır burada olduğumu bilmiyordum.

İçimdeki umut ışığını söndüren neydi bilmiyordum, ama yoktu. Emirden iz yoktu. Kapı açıldı. Koray içeriye adım attı. Kardeşim gibi sevdiğim adamın iyi olduğunu bilmek beni mutlu ediyordu. Kalbimin derinliklerinde hala sevdiğim insanlar vardı.

“Şeker, ah şükürler olsun uyandın...” Yanıma gelip anlıma bir öpücük kondurdu.

Tuhaf, rüyamda Emir de aynı şeyi yapmıştı. Kalbim cız etti.
“Ne kadar zamandır buradayım?” Duraksayıp en çok merak ettiğim soruyu sordum. “Beni nasıl buldun?” Yüzü karardı. Bakışlarını kaçırıp, elinle ensesini kaşıyıp etrafı inceledi. İçimde kötü bir his vardı.

“Ben bulmadım Deniz.. yani hastaneye giriş yaptıklarında bilgisayardan bildirim geldi ve...” Ne söyleyeceğine dikkat edermişçesine yavaş konuşuyordu. “Seni oradan geçen çöpçüler bulmuş..” Neydi bu şimdi? Yalan söylediği AP açık ortadaydı.

Onu iyi tanıyordum ve bu anlattıklarının gerçek olmadığına yemin edebilirdim. Beni çöpçüler bulsaydı özel hastaneye bırakmazlardı değil mi?  Neler oluyordu? Bir anda gözlerimi kapamadan gördüğüm şey geldi aklıma. Kalbim ağırlaşmıştı sanki. Derin nefes aldım. Neden yalan söylüyordu? Emir buralarda mıydı acaba? Paranoyakça mı davranıyordum?

“Bana bir bilgisayar bulabilir misin?” Hemen yüzüme bakıp derin soluk verdi başıyla onaylayıp odadan çıktı.
Beş dakika sonra geri gelmişti. Elinde bir MacBook vardı. Dikkatlice kucağıma bırakıp yan tarafımda duran koltuğa oturdu. Dirseklerini koltuğa dayayıp dikkatle bana baktı, ben ise ekrana dalmıştım. “Yalan söylersen öğreneceğimi biliyorsun değil mi?”

Parmaklarıyla şakaklarını okşadı. “Muhtemelen!” Parmaklarımı hızla klavyenin üzerinde oynatıp kodlar giriyordum. Ve o an ona psikolojik baskı yapmaya karar verdim.
“Rüyamda Emiri gördüm. Çok mutluyduk. Bana sımsıkı sarılıyordu.. Görmen lazımdı Koray.. çok mutluydum..” Göz ucuyla ona baktım yeri inceliyordu. “ Zemini beğendin mi bari?”

Başını kaldırıp gözlerimin içine baktı. “Kahretsin Deniz sana yalan söyledim tamam.. bana öyle bakma tamam... “ Derin bir nefes alıp verdim. Başımı çevirip ekrana bakarak konuştum.
“Anlat..” Ekranda beliren şeyle kalbim dört nala koşmaya başladı. Kamera kayıtlarına bakıyordum ve dikkatimi karalara bürünmüş biri çekti. Başını kaldırıp etrafta göz gezdirdi. Yüzü aynı.. Emir.. Gözlerim doldu. Kalbim hızla atıyordu. Hüzünlü değildim. Aksine anlayamadığım kadar mutluydum. “Anlatma ben öğrendim...”

Koray neye baktığıma bakıp kendini koltuğa geri bıraktı. “Ahh... kahretsin..” Sanırım ufak çaplı sinir krizi geçiriyordu..  “Ben o görüntüleri silmiştim.. yok olmuşlardı.. kahretsin..”  Yakınmaya başlamıştı sanki.
“Sana hiç mi bir şey öğretemedim Koray?” Bilgisayarı kenara itip kalkmaya çalıştım. Koray bana bakarak gözlerini devirdi.

“Nereye gittiğini sanıyorsun sen?”
“Planım var Koray ve sende bana yardım etmeye borçlusun..!” Kesinlikle borçluydu...

BİR HAFTA SONRA

İstanbul’un gece hayatını bilirsiniz.. Yakışıklı erkekler, seksi kadınlar.. hormonlar tavan..  tek gecelik ilişkiler, yaşanamamış aşklar.. sakın bana öyle bakmayın kendimi kast etmiyorum.

Korayla OPİUM  adında bir gece kulübünün otoparkında bekliyorduk. Saat neredeyse gece yarısı oluyordu ve yakında ava çıkacaktım. EMİR AVI.

“Bu adama neden bu kadar taktın ?”  Takmamıştım.. Hastaydım.. Hadi ama sanki siz hiç hasta olmadınız birine. Sanki bilerek isteyerek atmadınız kendinizi ateşe. Sanki bilerek kıskandırmak istemediniz.. Evet duyuyor gibiyim itiraf edin.

En GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin