GÜNÜMÜZ
Emire bakıyordum.. gözlerim doldu. İçimde oluşan boşluğu anlatamazdım. O kadar zamandır terkedildiğimi düşünürken aslında sadece korunuyormuşum.
“O gece evden ayrıldıktan sonra içimde bir şey koptu Deniz.. seni bırakmak istemiyordum, ama daha ağır basan şey seni kaybetmek olurdu buna emin ol..”
Buz mavisi gözlerini bana dikti. İçimi ısıtanın buz mavisi bir renk olması ne tuhaf?
“Peki..” Nasıl soracağımı bilmiyordum. Ne demeliydim? Neden döndün? Neden buradasın? Ne düşündüğümü anlamış gibi derin nefes aldı.
“Döndüm çünkü elimde senden hiç bir şey kalmadı..” Yüzü düştü. Anlamadım aslında ne dediğini. Elini ceketinin cebine attı, ve benim kaybettiğimi sandığım parfümü oturduğu sehpanın kenarına koydu.
Gerçekten almış mıydı yanına? Benim kokumu? Sırf beni sevdiği için?Sevdiğini söylemedi ki.. Kalbim acıdı. Ayağa kalktım. Topuklular ayaklarımı ağrıtmışlardı. Odada boş boş yürüyordum. Sırtım ona dönüktü. Göremesem de odada varlığını hissediyordum.
Hani olur ya siz uykuya dalmadan gözleriniz kapalıyken odaya giren biri. Hissedersiniz.. Ses olmaz, koku olmaz, sadece bir sezgi.
Kalbim hızla çarpıyordu. Arkamı dönmemle Emirin kas katı bedenine çarpmam bir oldu. Geriye doğru sendeledim ama beni belimden yakalayarak kendine çekti. Ne ara gelmişti yanıma? Derin nefes aldım. Kokusunu içime çektim.
Çok güzel kokuyordu.. Elma, turunçgiller ve çarpıcı karanfil kokusuna bayılıyordum. Olur ya bir parfümü koklarken hissettiğiniz baş dönmesi.. ve yine de o parfümü tekrar koklarsınız, çünkü derinden etkilemiştir sizi.
“Kokunu özledim Bal rengi.. Sana sarıldığımda kollarımı sana dolamayı seni hissetmeyi özledim.. Seni özledim.., her şeyini..”
Anlını anlıma dayamıştı. Gözleri kapalıydı. Bunu çok iyi biliyordum. Gözlerini açtığında burada olmayacağımdan korkuyordu. Ondan nefret etmemden korkuyordu. İçim acıdı. Ellerimi yavaşça yüzüne koydum.
“Özür dilerim..” Sesi boğuktu. Göz yaşlarımı tutamadım. Yanaklarımdan süzülürken Emir gözlerini açıp bana baktı. Tedirgin bir şekilde göz yaşlarımı sildi. Ona engel olmadım. İstemiyordum. Kendimi bırakmıştım artık. Tekrar ellerindeydim.
Aptal olduğumu düşünebilirsiniz.. çünkü öyleyim.
Benim yaptığım gibi yüzümü ellerinin arasına aldı. Yakınlaşıp göz kapaklarımdan öptü. Ellerim boynundaydı.
“Özür dilerim..”Aynı şeyi tekrarlıyordu. Yalvarıyordu. Yüzümü izliyordu. Cevap arıyordu.
“Özür dilerim.., özür dilerim.., özür dilerim.., özür dil”
Sözünü bitirmesine izin vermeden onu kendime çektim. Başım boynuna gömüldü. Kolları belimi daha sıkı sararken kalbim yerinde koşuyordu. Sıcak kollarının arasında olmak, onun yanında olmak hatta onun olmak.. sanırım bunları seviyordum.
Geri çekildim. Kollarını gevşetti ama bırakmadı. Bırakamadı. Eli saçıma gitti.
“Neden kestirdin?” Eskinden neredeyse belime kadar uzun olan, ama şimdi omuz hizasında küt kesim saçlarımdan bahsediyordu.
“Sözümü tuttum..” Kaşlarını çatıp yüzümü inceledim. Neden bahsettiğimi anlamıştı. Sonuçta bu onun yüzündendi.
1 YIL ÖNCE
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Güzeli
RomansaDeniz Demirel.. 21 yaşında hayatın onu olabildiğince ezdiği bir genç kız.. Aşık olduğu adam tarafından kandırıldığını düşünürken yasta geçen bir seneden sonra tekrar hayata dönüyor. Sebebi ise sevdiği adamdan başkası değil. Emir Aksoy.. hayatında s...