Selim'den :
"- Kuzen?"
"- Kuzen iyi misin?"
Başımı kaldırıp Aras'ın yüzüne baktım
"Tam 1 haftadır Eylül ortalıkta yok, sence nasıl ola bilirim? İki dakika başı gelib, nasılsın iyimisin diye boş boş sorular sormayın bana"
"- Ya kuzen ne bağırıyorsun? Günlerdir bu odaya kapattın kendini, merak ediyoruz seni"
"Etmeyin abi, beni merak falan etmeyin"
"- Peki kuzen, sen de böyle yaparsan o zaman Eylülü kim kurtaracak? Söylermisin?"
"Aras çık dışarı!"
"- iyi ne halin varsa gör"
Aras çıktıktan sonra kafamı pencereye doğru çevirdim, gelen giden yoktu. Telefonumu elime alıb karakolu aradım, ilk çalışta açdılar.
"- Merhaba Selim bey, nasılsınız?"
"Neden her kes bana bu soruyu soruyor? Koyucam hepinize bir tane o zaman görüceksiniz. Neyse, varmı bir haber?"
"- Malesef Selim bey, hiç bir haber yok"
"Ne demek yok lan? Nasıl polissiniz siz? Bir işi beceremiyorsunuz"
"- Selim be-"
Allah'ın salakları bir işi yapamıyorlar. Bi de polis olacaklar! Beyinsizler!
Bu sırada telefonum çaldı, arayan kişiyi gördüğümde biraz şaşırsamda daha sonra şaşkınlığımı bir kenara atıb telefonu açdım.
"Efendim?"
"- Selim, görmeyeli nasılsın?"
"Sana ne Kıvanç?"
"- Bir şey mi oldu yoksa? Yani sesin sinirli gibi geliyor da"
"Yok bir şey kıvanç, sonra konuşuruz kapatmam lazım"
Konuşmasına bile izin vermeden telefonu suratına kapattım bu halimde birde Kıvançı çekemem. Lan bir dakika, bir dakika yoksa... yoksa Eylül'ün yok olmasında bu Kıvanç'ın bir parmağı var mı? Yani ola bilirmi? Bu kadarına cesaret ede bilirmi? Nasıl emin olucağım peki?
Eğer bu işin altından da sen çıkarsan, seni kimse elimden alamaz Kıvanç Soylu! Ölümün benim ellerimden olur!
Eylül'den :
Gözlerimi açınca karşımda sırıtan bir Kıvanç beklemiyordum, lan bu ne cüret? Ben öfkeyle ona bakarken konuşmaya başladı salak!
"- Günaydın prenses, nasılsın dün iyi uyuya bildinmi?"
Ne saçmalıyor bu yine? Hafif gülümseyib cevab verdim.
"Dün söylediklerimde gayet ciddiydim Kıvanç, belliki hafife almışsın"
Bir anda suratı şekilden şekile girerken sonda bir kah-kaha attı, kafası güzel herhalde.
"- Beni korkutmaya çalışıyorsun, ama yapamazsın her yerde adamlarım var, ben istemediğim sürece hiç bir yere gidemezsin"
"Sadece sen öyle sanıyorsun! Neyse şimdi çık odadan, daha fazla o çirkin yüzünü görmeye tahammülüm yok!"
"- Benim evimde kimse bana atarlanamaz"
Ona umrumda değilsin bakışı atıb kafamı diğer yana çevirdim
Biraz sonra yanımdan kalktı ve odadan çıktı. Sonunda lan, sonunda kurtuldum, o gider gitmez hemen ayağa kalkıb odayı bir kez daha kontrol ettim
Kap-Kara siyah bir oda, ve bir pencere bile yok, nasıl kurtulucağım burdan? Hadi Eylül, düşün çalıştır saksıyı burdan çıkmanın bir yolu olmalı
Ve bu sırada aklıma gelen fikirle sırıtmam bir oldu, kapıya doğru yürüdüm ve kolundan tuttum ama açılmadı çünkü kilitliydi, olsun bu pilanımı engellemez aksine işime yarar :D
Kapıyı 2-3 kere tıklattım ve bakarmısınız diye bağırdım, çünkü kapının arkasında Kıvançın adamlarının olduğunu biliyordum
"- Buyurun Eylül hanım?"
"Şey, benim çok acil lavaboya gitmem lazım, kapıyı açarmısınız?"
"- Üzgünüm Eylül hanım, ama Kıvanç beyin kesin talimatı var, açamayız"
"Merak etmeyin siz, ben kimseye bir şey söylemem hele Kıvança asla!"
"- Eylül hanım beni çok zor durumda bırakıyorsunuz ama"
"Bir şey olmaz bak, gerçekten biz kimseye söylemezsek kimsenin haberi olmaz değil mi?"
"- Ama Eylül hanım.....peki tamam"
Kapı açıldıktan sonra odadan çıkıb hemen lavaboya gittim. Lavaboya geldiğimde etrafa bakındım ve tamda istediğim şeyler vardı. Şampuan rafına doğru ilerleyib bana lazım olan malzemeleri alıp ve tişörtümün altında sakladım, aynada yansımama baktım, hiç bir şey bilinmiyordu.
Daha sonra odaya geri döndüm, benim için kapıyı açan adam hala orda duruyordu ve ona bir teşekkür borçluyum eğer o kapıyı açmasaydı ben bunları yapamazdım.
"Şey, adın neydi senin?"
"- Cengiz, efendim"
"Sağol Cengiz ya, bana ne kadar yardımcı oldun bilemezsin. Hakkını nasıl öderim bilmiyorum"
Gülümseyerek cevab verdi
"- Ne demek efendim, sizde beni zor durumda bırakmadığınız için teşekkür ederim"
Gülümseyib odaya geçtim ve Cengizde arkamdan kapıyı kilitledi. Aldığım malzemeleri nerede saklayacağımı düşünürken çok güzel bir yer buldum ve gidip orada sakladım. Evet işte bu kadar! Bunları burada kimse bulamaz!
Daha sonra gidip yerde oturdum ve başımı duvara yasladım, işte bu kadar, pilanımızın ilk kısmı tamamdır. Sıra ikinci kısımda ama şimdi olmaz daha odaya geleli 1 saat bile olmadı. Biraz bekleyeyim bir kaç saar geçsin, daha sonra yaparım.
----
Ve beklediğim an geldi, az önce banyodan aldığım malzemeleri sakladığım yerden alıp hazırlıklara başladım. Önce bir kabın içine bol bol şampuan dökdüm daha sonra sabundan bir parça kesib içine attım ve birazda tutkal koydum yada yok ya biraz çok az, en iyisi bol-bol koyayım :)
Hepsi hazır olduktan sonra 32 diş sırıttım. Daha sonra hazırladığım karışımı kapının önüne dökdüm. Zaten biraz sonra Kıvanç gelir ve ben de kurtulurum. Kıvançın geleceğine adım gibi eminim çünkü her gün bu saatlerde odama geliyor salak
Karşımı iyice yaydıktan sonra geçib yerimde oturub beklemeye başladım. Bu sırada kapının kilidinin açılma sesini duydum veee....
Kıvanç kapıyı açar açmaz kayarak yerle bir oldu. :D Kıvanç yerde debelenirken ben ise ona zavallıymış gibi bakıyordum.
"- Eylül, bunu sana çok kötü ödeticem"
"Bu daha başlangıç"
Dedikten sonra kapıyı onun üzerine kilitleyib odadan çıktım. Odanın dışında kimse yoktu, çıkışın nerde olduğunu bilmiyordum. Ama ilerideki odanın penceresinden kaça bilirim hem öyle daha kolay olur, ama inşallah çık yüksek değildir.
Odaya girdiğimde hemen pencere tarafa yöneldim ve gidib pencereden aşağı baktım çok da yüksek değildi o yüzden hemen aşağı atladım. Yere düşdükten sonra ayağa kalktım üstüm başım toz olmuşdu ama hiç bir yerim acımamıştı.
Daha sonra arkama bakmadan koşmaya başladım ormanlık alandı ama şansıma yol yakındı, zaten yola çıkar çıkmaz biraz bekledim, ileriden taksinin geldiğini görünce hemen durdurup bindim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atarlı Prenses
Genç Kurgu→Atarından asla vazgeçmeyeceksin değil mi? ←Sensin Atarlı →Tamam , Atarlı Prensesim.. ←O , zaman sende Ayarsız Prens'sin →Ayarsız mı? ←Evet , oğlum senin ayarın yok ki , bozuk telefonlar gibisin. →Aşk olsun Eylül.. ←Oldu zaten.. →Ne?.. ←Ben sana aş...