Bölüm 6: İnanç

3K 300 16
                                    

"Eflâtun Hoca ile ilgili bir durum var," dedi adam.

Fettah, gözleri az ileride fotoğraf çeken Yazgı'da derin derin iç geçirdi: "Hallet, Abicim."

Bu Eflâtun Hoca mevzuu canını sıkıyordu. Özkan Yurda, Yeşiltepe Spor Kulübü'nün ikinci başkanı, aynı zamanda da en az kendisi kadar yetkili ismiydi. Maddi, manevi her konuda sonsuz yetki ve söz sahibiydi. En çapraşık meseleleri bile gayet kolay çözerken, her nedense konu Kulübün kondisyonerine geldiğinde, illâki Fettah'ın başına sarmaya çabalıyordu. Şu anda da aynı şeyi yapmaktaydı: "Biliyorsun, bir buçuk seneye yakındır bizimle çalışıyor. Hocalar, sporcular çok memnun. Sözleşmesini tam gün üstünden yenileyelim diyoruz, devre arasında."

"İyi düşünmüşsünüz," dedi genç adam. 

Yılın Spor Ödüllerinin verileceği Çağlar Medya Kompleksi içinde yer alan Kongre Merkezinin lobisindeydiler. Davetliler yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Program öncesi verilen kokteylde bir şeyler atıştırıyor, yanındaki çekici kadın arkadaşıyla sohbet ediyor, diğer yandan da kız kardeşini izliyordu ortanca Altıner. Doğrusu ya; iş çekecek havada değildi. Fakat ne mümkün, Özkan almış sazı eline bırakmıyordu.

"Hoca, sözleşmedeki bir maddeye takıldı. İnatla çıkarılmasını istiyor," diye devam etti inatla. "Maddeye göre, çalıştığı kulüp dışında başka yerlerden iş alamaz. Ancak, özel takip ettiği müşterileri varmış, onları bırakmak istemiyormuş."

İçinden savurduğu küfrün diline vurmaması için epey gayretlenen Fettah: "E haklı hoca. Çıkarın gitsin." dedi.

"Fakat Kulübün menfaatleri..."

"O kadar idraki vardır her halde. Bize zarar verecek bir şey yapacağını sanmam."

"Ya yaparsa?"

"Onu da o zaman düşünürüz." 

Bıkkınlıkla iç geçirdi ve sıkıntısını açığa vurmaktan çekinmedi artık Kulüp Başkanı: "Hayır anlamıyorum. İşe alırken bana sordun, neredeyse imzalı taahhütname alacaktın. Bizimle maçlara çıksın, deplasmana gelsin istediniz, tamam dedik. Ayrı bir film. Hocanın her meselesini bana sormanın ne âlemi var. Sen de en az benim kadar yetkilisin. Bu titizliği gerçekten anlamıyorum."

"Ben de sendeki bu rahatlığı anlamıyorum!" diye mukabele etti Özkan. Geri adım atmaya niyeti yoktu. Sonuçta erkek futbol takımının, ihtiyaç halinde Kulüpteki diğer -ki yine çoğunlukla erkek- sporcuların kondisyonerliğini yürüten bir kadındı.  Ezkaza bir terslik olsa, kim nasıl hesap verirdi? Kadın işinde o kadar iyiydi ve takımı öyle motive etmişti ki, ondan kimse vaz geçemiyor, o yeni yetme oğlanlar bile saygıyla üstüne titriyordu. Yine de bu sorumluluğu tek başına yükleneceği anlamına gelmiyordu. 

Dostça omzuna vurdu arkadaşının Fettah: "Bak Abicim," dedi, "sana ne kadar güvendiğimi biliyorsun. Milyon dolarlara imza atıyorsun da, bir hocayla mı başa çıkamıyorsun?"

"Hayır da..."

Özkan tam neden rahatsızlık duyduğunu açıklamak üzereydi ki; Fettah az ilerisinde cereyan eden olayın verdiği bariz endişeyle: "Geliyorum şimdi," dedi ve epeydir  etrafını aldıkları uzun ayaklı kokteyl masasından neredeyse fırlayarak uzaklaştı. Geride kalan ikisi kadın üç kişiyse genç adamın lobinin ortasında diz çökmüş sarışın fotoğrafçıya doğru hızlı adımlarla yaklaşmasını ve aynı hızda önünde diz çökmesini hayretle izlemekten başka şey yapamamıştı. 

****

Akşam 20.00 gibi başlayan kokteyl gittikçe ihtişam kazanıyordu. Yazgı, bir saatten fazladır ayakta, davetlilerin poz poz fotoğrafını çekmekteydi. İstisnai görüntüler elde etmek için şekilden şekle gireceğini iyi bildiğinden rahat giyinmeyi tercih etmişti. Rahat ve şık... Gece için dekoltesi ölçülü, falso vermeyen, pudra rengi saten bir gömlek ile likralı, hareket kolaylığı sağlayan dar kesim siyah bir pantolon tercih etmişti. Ayağında da yine pudra rengi babetleri vardı. Saçlarını işini engellemesin diye gevşek bir topuzla arkasında toplamıştı. 

HERKES İÇİN AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin